Nazım’ın şiirinden…
Çocuklara kıymayın efendiler…
Ne var ki yetişkinlerin, yönetenlerin tartışmalarından, uygulamalarından en fazla nasibini alan da onlar.
Tek başına eğitim sisteminin yıllardır başına gelenler bile yeter…
Tekerleme gibi yaşıyoruz her şeyi…
‘Şu köşe kış köşesi, şu köşe yaz köşesi, ortada şu şişesi’ derken, ‘tasarruf’ diye diye yaz saati uygulaması ile, onları karanlığa mahkum ettik…
Şarkıda olduğu gibi;
‘Hep karanlık hep karanlık Yeter artık yeter!’
***
Doluya koysan olmaz, boşa alsan hiç olmaz…
500 milyon lira tasarruf için bu çile…
Büyük devletiz biz…
Mültecilere harcadığımız paranın yanında devede kulak bu…
***
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi; “Geçtiğimiz yıl toplam 278.4 milyar kWh elektrik tükettik. Bu ortalamada 110 milyar TL’lik bir bedele karşılık geliyor. Tasarruf olarak ifade edilen rakam ise bu tutarın sadece yüzde 0,5’i. Bu kadar küçük bir tutar için ülkemizin yeniden bir tartışma girdabına sokulmasını doğru görmüyoruz. Türkiye’nin imajını da çocuklarımızı da olumsuz etkiliyor” diyor ve ekliyor; yaz saatinin kalıcı hale getirilmesinin ihracat sektörüne ciddi kayıplar yaşatacağını söylüyor.
Danıştay kararına uymalı…
Şu ana kadar gelişmelere göre, bir KHK ile Danıştay kararı geçersiz kılınacak…
Şayet Cumhurbaşkanı müdahale etmezse…
***
KHK niçin gerekli?
Terörle mücadelede etkin olabilmek, hızlı hareket edebilmek…
Şayet yaz saatiyle ilgili de KHK iye bypass yapılırsa, bunun ne anlamı olur, ne de karşılığı.
Sokaktan, halktan kopan yöneticilerin, masa başı işlemleri hep baş ağrıtmıştır.
Aslında bu işin ‘tasarruf’ olduğunu belirten yöneticiler, sokağa çıksalar, sabahın karanlığında öğrencileri görseler, onlarla, velilerinle konuşsalar, nasıl bir psikolojik çöküş yaşattıklarını anlarlar.
Kışı karanlıkta karşılamamak dileğiyle…