SON DAKİKA
Hava Durumu

Bursa’nın Geleceği Batı OSB’de…

2002 yılından itibaren yükselişe geçen Türkiye ekonomisi bu süreç içerisinde birçok kritik dönemeci başarıyla atlamayı başardı. Gerek sosyal değişim gerekse de ekonomik verilerin ele alındığı bir zeminde kısa bir değerlendirme yapacak olursak

Haber Giriş Tarihi: 20.02.2015 10:18
Haber Güncellenme Tarihi: 20.02.2015 10:18
Kaynak: Haber Merkezi
https://bursadameydan.com/

2002 yılından itibaren yükselişe geçen Türkiye ekonomisi bu süreç içerisinde birçok kritik dönemeci başarıyla atlamayı başardı.

Gerek sosyal değişim gerekse de ekonomik verilerin ele alındığı bir zeminde kısa bir değerlendirme yapacak olursak ülke olarak iyi bir aşama katettiğimizi söyleyebiliriz.

Her bakış açısının farklı değerlendirmeler yapabileceği gerçeğine rağmen bugün itibariyle geldiğimiz nokta da yeni bir Türkiye kimliği ile karşı karşıya olduğumuz tartışılmaz…

Yeni Türkiye kimliğini salt bir siyasi söylem olarak değil, aksine toplumsal bir yenilenme olarak görmekte fayda var. Zira yeni Türkiye çok yönlü ve hedef kitlesi bakımından önemli noktaları içinde barındıran bir kavram…

Sosyal, hukuksal, siyasal ve ekonomik anlamda revizyonların en üst düzeyde ele alındığı ve bu anlamda kamuoyunun desteğini almaya çalışan bir devlet anlayışını görmezden gelmek en iyi ifadeyle “haksızlık” olur.

2023 hedefleri başlığı altında oluşturan ve bu hedeflere varılması anlamında harcanan çabanın yegane sebebi şüphesiz toplum menfaatleridir. Yerel yönetimler başta olmak üzere ülke genelinde oluşturulmak istenen vizyon; dünya vitrininde güçlü, istikrarlı ve iradeli bir ülke olmaktır.

Bunun yolu da ekonomik bağımsızlık ve ekonomik istikrardan geçmektedir…

Ancak ekonomik bağımsızlık ve istikrar sadece belirlenen politikalarla değil, özel sektöründe işin içinde olduğu dinamik bir alt yapı ile gerçekleşir. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi devlet eliyle açılan fabrikalarla ve devlet tarafından finanse edilen sektörlerle dünya liginde başarılı olmamız mümkün değildir.

Özel sektörün başrol oyuncusu olduğu günümüz ekonomisin de dünya devletlerinin uyguladığı sistem, özel sektörü teşvik edici uygulamalardan (teşvik, vergi indirimi, destekler vb.) oluşuyor.

Ekonomisine yatırım yapan ülkelere bakacak olursanız bu ülkelerin öncelikli olarak yeni üretim ve sanayi alanları oluşturarak milli sermayelerine destek olduklarını görebilirsiniz. Devlet eliyle sağlanan bu olanaklardan biri olan yeni sanayi bölgeleri oluşturulması aşamasında dikkat edilen başlıca etkenlerden biri de; bu sanayi bölgelerinin oluşturulduğu lokasyonlar !

Kent merkezlerinin dışında oluşturulan ve gelecek yıllarda gerek lojistik gerekse de demografik olarak zorluk yaşanmayacak yerleri tercih eden ülkeler başta üreticiler üzere tüm sanayiciler için büyük önem arz eden bu konuya ehemmiyetle dikkat ediyorlar.

Peki başta Bursa olmak üzere Türkiye’de oluşturulması planlanan sanayi bölgelerinin tespiti aşamasında ne yapılması gerekiyor ?

Genelde şirketlerin kuruluş aşamalarında başvurulan fizibilite etüdü çalışmalarının aynı şekilde hatta daha da analitik olarak yeni sanayi bölgelerinin belirlenmesi aşamasında da uygulanması gerekiyor.

Bilindiği üzere fizibilite; bir yatırımın mevcut ekonomik, mali, coğrafi, teknik ve politik şartlarda yapılıp yapılamayacağını ortaya koyar. Fizibilite etüdü ise, yapılması düşünülen yatırımın hangi derecede ekonomik ve sosyal faydalar sağladığını gösteren çalışmadır.

Son dönemlerde öne çıkan ve Bursa ekonomisini doğrudan ilgilendiren konuların başında gelen yeni sanayi bölgesinin belirlenmesinde de fizibilite etüdünün mutlak suretle uygulanması gerekmektedir.

Aslına bakarsanız olası bir fizibilite etüdü raporunun sonucunu tahmin etmek çokta zor değil…

Çünkü Bursa batı yönlü büyüme gösteren bir kent. Baktığınızda da batı bölgesi ekonomik olarak büyümeye ve sanayileşmeye de fazlasıyla elverişli…

Geniş kullanım alanları, lojistik olanakları, merkezi kentlere yakınlığı (İstanbul, İzmir), işgücünün temini ve coğrafi koşullar dikkate alındığında Bursa’nın batı bölgesinin sanayileşme için en uygun olduğu bölge diyebiliriz.

Zira, kentin batısı dışında planlanabilecek bir sanayileşme 2023 vizyonu çerçevesinde beklenen reaksiyonu göstermekte zorluk yaşayabilir. Nihayetinde Bursa’nın yararına olabilecek kararı şüphesiz yine Bursalılar verecektir.

Ancak bu süreçte ortak akıl payesinden taviz verilmemeli ve özel sektörün görüşleri kesinlikle dikkate alınmalıdır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.