BÜYÜK BURSA DEPREMİ NE ZAMAN ?

Doğal güzellikleri, termal kaynakları ve coğrafi konumuyla ülkemizin en değerli kentleri arasında yer alan Bursa, her geçen gün büyük depreme yaklaşıyor.

Bilindiği üzere Bursa’nın en büyük depremleri arasında yer alan “Büyük Bursa Depremi” 28 Şubat 1855 tarihinde meydana gelmiş ve bu depremin resmi olarak kaydedilen büyüklüğü ise 7,5 civarında olarak açıklanmıştı. Oldukça ciddi sonuçlar doğuran bu deprem Kemalpaşa ilçesinde olmuş ve bütün Bursa’yı etkilemişti.

Öyle ki bu depremin komşu şehirlerde bile şiddetli yıkıma sebep olduğu yıllardır söylenir.

Yaklaşık 300 kişinin hayatını kaybettiği bu depremde binlerce ev ve işyerinin harabe olduğu ve bazı tarihsel anıtlar ve camilerinde yıkıldığı ifade edilir.

Büyük Bursa depreminde dikkat çeken bir ayrıntı ise depremin kış ayında olmasına rağmen büyük bir yangına sebep olduğu ve yangının şehir içine yayılarak kent merkezinde yaşayan birçok kişinin ölümüne neden olduğudur.

Elbette o dönemdeki yapıların durumu ile günümüzdeki yapıların kalitesi kıyaslanmaz. Ancak o dönemki yapılar ile yeni yapıların arasındaki farklardan ziyade riskin durumuna bakmak daha faydalı olacaktır.

Açıkcası şu dönemki yapıların daha risksiz olduğunu söylemek o kadar da kolay değil…

Özellikle kentin doğu kısmında bulunan yapıların birçoğu kaçak ve afet riski bakımında oturulamaz durumda ! Hızla artan göç ile beraber yoğun nüfus alan Yıldırım ve Osmangazi bölgelerinde bu durum fazlasıyla tehlikeli boyutlara ulaşmış vaziyette.

Bugün itibariyle Yıldırım bölgesinin nüfusu 700 bin kişiyi geçerken bu bölgedeki riskte her geçen büyümeye devam ediyor. Çünkü Yıldırım, deprem riski bakımından da fazlasıyla riskli bir ilçe. Ve hatta belirtmek gerekirse Bursa’yı etkileyen dinamik fayların en kuvvetlisi Yıldırım ilçesinden geçiyor.

7 Şubat tarihinde Bursa’da düzenlenen Kentsel Dönüşüm Zirvesi’nde konuşmacı olarak yer alan ve Türkiye’nin önde gelen deprem uzmanlarından biri kabul edilen Prof.Dr. Övgün Ahmet Ercan’da yaptığı sunum esnasında Yıldırım bölgesine özellikle dikkat çekmişti. Deprem riskinin doğuracağı sonuçları ve bu sonuçların yol açacağı durumların önemini bilen Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali’de örnek bir davranış sergileyerek Prof.Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın sunumunu sonuna kadar izlemiş ve notlar almıştı.

Düşünecek olursak, bir belediye başkanının ilçesindeki vatandaşları için birinci derecede hayati önem taşıyan deprem konusunda hassasiyetle davranması şüphesiz takdire açık bir konudur. Özellikle bilgi konusunda maalesef oldukça geride kalan halkımız için başta belediyeler olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşunun öncülük ederek yeni bir süreç başlatması gerekiyor.

Unutmayalım ki 1999 yılında yaşadığımız depremin hem ülkemize hem de vatandaşlarımıza bedeli çok ağır olmuştu.

Bedelin bu denli ağır olmasındaki sonuçların başında da deprem konusunda bilgisiz olmamız geliyordu. Emin olun birçok kişi güvenli yapı nedir ? Afet riski nedir ? Bu depreme kadar bilmiyordu !

İnsanlar bir ev olsun yeter zihniyetiyle yaşarken hayatları için bu denli önem taşıyan konuyu farkedemediler.

İşin aslı ülke olarak farketmekte fazlasıyla geç kaldık…

Geçmiş için bir şey yapmak mümkün olamaz belki ama gelecek bizlerin elinde. Daha bilgili ve daha bilinçli vatandaşlar ile olası bir depremin doğuracağı kötü sonuçları en aza indirgeyebiliriz.

Bu durumda da ilk görev kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarımıza düşüyor.

Bakalım bu süreçte sorumluluk hissiyle yola kimler çıkacak…