Çanakkale’nin yazdığı destan

Türk ulusu, dünyaya 600 yıl hükmettikten sonra “Hasta adam” damgasını yiyip, hasta yatağına mahkum edilmiş bir ülke konumunda iken, yeniden dirilişin temelleri atıldı yüz yıl önce Çanakkale’de.

Çanakkale Destanı olarak bizler, büyüklerimizden pek çok kahramanlık öyküsü dinledik. Çanakkale’ye, Gelibolu yarımadasına gittiğimizde ise, her karış toprağının nasıl şehit kanlarıyla sulandığını gördük. Denizden gelen gemilerle, Türk topraklarını işgal etmek isteyen düşmanlara karşı, ulusal kurtuluş savaşımızı nasıl verdiğimizin izleri hala o topraklarda gözle görülebiliyor.

O günleri hatırlamak istemesek bile, Çanakkale Boğazı’na yazdığımız yazı, buradan gelip geçen gemilerin dikkatlerini çekiyor. “Dur yolcu, bilmeden gelip geçtiğin bu topraklar, bir devrin battığı yerdir..”

Evet, bu yazı Türk Destanlarını bütün dünyaya anlatıyor.

Bu yazı, Türk askerinin her türlü zor şartlar altında, vatanını nasıl koruduğunu, dünya aleme göstermesinin nişanesidir.

Bu yazı, dünya tarihine altın harflerle yazdırılan “Çanakkale geçilmez” sözlerinin dağlara, taşlara işlenmiş nakış örneğidir.

Çanakkale, dünya tarihinin en önemli savaşlarına sahne olmuş bir yerdir. Burasının işgal edilmesi ve Türkiye’nin bütünüyle işgal edilip, Osmanlı’nın yok edilmesi, Türklerin yok edilmesi için çalışanlar, atalarımızın, annelerimizin, babalarımızın, ninelerinin bacılarımızın hep birlikte yardımlaşma ile gerçekleştirdiği bu savaştaki başarılarından dolayı pes edip gitmişlerdir.

Bizler bugün yaşıyorsak, hür ve bağımsız topraklar altında, kimsenin boyunduruğunda olmadan hayatımızı idame ettirebiliyorsak, Çanakkale’de yitirdiğimiz o atalarımız sayesindedir.

Bizler, bunu hiç unutmadık. Unutmayacağız.

18 Mart tarihi, ülkemizde sadece Çanakkale Deniz Zaferi’nin kutlanması olarak değil, bu ülke için canlarını kaybeden yüz binlerce şehidimiz için Şehitleri anma günü olarak da kutlanmaktadır.

İstiklal Marşımızda yazan, “vurulmuş tertemiz alnından uzanmış yatıyor, bir hilal uğruna yarab, ne güneşler batıyor” mısralarının en güzel izahı Çanakkale’deki süngü savaşlarında gösterilmiştir. Ben burada ne kadar o savaşı anlatsam. O bölgeyi sizlere tanıtmaya çalışsam. O bölgede yaşanılan olayları, hikayeleri, yazılan kahramanlık destanlarını yazmaya kalksam da, o günlerin heyecanını anlatmam mümkün değil. Bu yüzden, her Türk gencinin Çanakkale’ye gidip o siperleri görmesi, olayları dinlemesi, yerel halkla konuşup, Çanakkale ruhunu yaşaması gerekiyor.

Ki, bugünlerin kıymetini anlayabilsin.

Bizler, Bursalılar olarak Çanakkale’de en fazla şehit veren memleketiz. Ama, bugüne kadar Çanakkale’de Bursa şehitliğinin sadece adı vardı. Kireçtepe mevkisinde bulunan ve bölgeyi savunan 57. Alayla ilgili olarak pek çok kahramanlık destanı dinledik durduk.

Çanakkale’ye gittiğimizde ise, Kireçtepe’nin belli bölgesine kadar yol vardı. Bursalı askerlerimizin koruyup savaştıkları yerlere ise ulaşım yoktu.

Bizler, 2013 yılında Başbakanlık Tanıtım Fonu destekleri ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin sağladığı imkanlarla, “Çanakkale’de Yazılan Bursa Destanı” temalı çalıştay için bir kez daha Çanakkale’yi gezme imkanını bulduk. Bu gezimiz sırasında, Bursa Şehitliği’nin yapılması ve Kireçtepe’ye yeni yollar açılması gündeme geldi. Yeşil Bursam Derneği olarak halkımızın bu isteğini Büyükşehir Belediye Başkanımız Recep Altepe’ye ilettik. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ilettik.

Bursa Büyükşehir Belediyesi, Çanakkale Gelibolu’ya, Kireçtepe’ye 57. Alayda görevli Bursalı askerlerimiz için mükemmel bir şehitlik abidesi, anıtı yaptı. Anıt, 24 Nisan’da açılacak. Açılışa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımları bekleniyor.

Türkiye Cumhuriyeti kolay kurulmadı. Bu savaşlar kolay kazanılmadı. Bunun en büyük delili Çanakkale’dir. Geçmişi unutmamak, geleceğe güvenle bakmanın ana teminatı Çanakkale’dir. Çanakkale’deki Bursalı şehitlerimizin ruhlarını yeniden yad eden, yakınlarına huzur ve güven veren anıtı yapan başta Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe olmak üzere, emeği geçenlere binlerce teşekkürler. 100. Yıl sonra bile olsa özlemlerimiz gerçekleşti.