Dereyi geçene kadar

Bizim ülkemizde olmadık her şey öylesine bir güzel olur ki, yapanlarda bu işlerin yapılmasına neden olanlar kadar şaşırır.

Ülke gündemi 7 haziran seçimlerine kilitlendi.

Çanakkale Deniz Zaferimizin üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen 100 yıl kutlamaları bile seçimlerin gölgesinde kaldı.

Şimdi Nevruz zamanı. Yeni ismiyle Bahar Bayramı. 5 bin yıllık Türk Bayramı olan Nevruz’da, geçtiğimiz yıllarda hiç olmadık olaylar oldu. Bayram kutlaması yaparken, insanlarımız öldü. Yaralandı.

Sonrasında, “bayram kutladık” diye sevindiler bazıları.

Bugün ise, birlik ve beraberlik ruhundan söz ediliyor. Kardeşlikten söz ediliyor. Yine de tedirginlik var. Toplumda huzur ve güven ortamına nifak sokmak isteyen bazı art niyetli, kötü niyetli insanlarımız mevcut. Bunları yok etmek öylesine kolay değil. Çünkü, medya dahil pek çok yandaş buluyorlar. Suçlu iken masummuş gibi kamuoyunun önüne çıkarılıyorlar.

Bu algı yönetimi ve zihniyetinden kurtulmadığımız sürece, daha bizler çok sıkıntı çekeriz.

Gelelim ikinci aşamadaki siyasi yapılanmaya.

Ülkemizde yaklaşık 3 yıldır Paralel Yapı söylemleri var. Bu söylemler 2013 yılı 17 ve 25 aralık operasyonylarıyla ayyuka çıktı. Paralel Yapının direkt olarak iktidarı, hükümeti ve demokratik yapılanmayı hedef aldığı söylemleri başladı.

Mahalli seçimlerde paralel yapının oy etkisinin olmadığı fakat para ve ekonomik gücünün belli bir miktarda olduğu görüldü. Piyasalardaki dalgalanmalar ise ekonomi yönetiminin senelerin tecrübeleriyle ve öngörüsüyle yıkıldı.

Şimdi 7 haziran seçimlerine yönelik Paralel Yapı hareketleriyle ilgili yapılan bazı çalışmalarda, Paralel Yapıyla beraber hareket edip, Paralel Yapıya küfürler yağdıran bazı aday adaylarının siyasi partilere dağıldıklarına dikkat çekiliyor. Hatta, sermaye gücünün, bazı iş adamları kuruluşlarının da desteklerini arkalarına almayı başaran bu paralel yapı çalışmasında Bursa’daki 235 AK Parti aday adayı arasında 23 ismin belirlendiği iddiaları da var.

Tabi, bu söylemler sadece iddia. Kişilerin gelecekleriyle ve topluma hizmet yolunda attıkları adımlarla ilgili yazılar yazarken çok dikkatli olmalıyız. Kimsenin önünün kesilmesi için başkalarının oyununa gelmeden, doğru bildiklerimizi, gördüklerimizi ve elimizdeki belgelere göre bu işleri ispatlayarak yazmamız gerekiyor.

Bugünlerde çok moda deyimler var. Dereyi geçene kadar A…’ya Dayı denilen bir toplumda yaşıyoruz.

Bu uyarıları da göz ardı etmemek lazım.

Paralel Yapı ile ilgili mücadele gerçekten önemli. Bu işe gönül rızasıyla girip, hizmet aşkına yardımda bulunanlar ile, bu topluluklara rantiye, daha fazla para kazanmak, toplumun parası puluyla kendilerine servet oluşturup, hazine mallarına göz dikerek bir takım projelerle kamuoyunun önüne çıkıp, halkı kandıranları iyice ayırt etmek gerekiyor.

Paralel Yapıya mensup oldukları için şirketlerini devir eden iş adamlarının da kimlerle paralel iş çevirdiklerinin iyice izlenmesi gerekiyor.

Bizler, basın mensupları olarak hafiye değiliz. Yargı mensubu değiliz. Ama, görünen köy kılavuz istemez. Çevremize baktığımızda bazı kişilerin Paralelm Yapı operasyonu başladıktan sonra, nasıl zengin olduklarını, paralel yapıya küfürler edip, onların sermaye gücüyle nasıl iş bark sahibi olduklarını, rantiyeye hizmet edebilmek için de bugün AK Parti saflarına geçip milletvekili aday adayı olduklarını görebiliyoruz.

Yani, o kadar da kör değiliz.

Tabi, bu işlerin birde arka planları var. Ekonomi güçlenecek. Kente turist gelecek. Döviz gelecek sözleriyle halkın kandırılmasına ön ayak olan kamu görevlileri de bunlara çanak tutmaya devam ettikleri süreçe, Paralel Yapı mücadelesi gerçekten zor ve dikenli bir yol gibi gözüküyor.