Farkındalık yaratmak, en büyük ilk adımdır…Kim korkar ‘Disleksi’den
Farkındalık yaratmak, en büyük ilk adımdır…Kim korkar ‘Disleksi’den
Zuhal Dizlek “Çocuklarımızın içindeki potansiyeli görmek ve onları doğru yöntemlerle desteklemek hepimizin sorumluluğu. Farkındalık yaratmak, en büyük ilk adımdır.”
Haber Giriş Tarihi: 22.09.2025 12:11
Haber Güncellenme Tarihi: 22.09.2025 12:14
Kaynak:
(HABER MERKEZİ)
RÖPORTAJ: Funda AVCI
Disleksi, çocuklar arasında sıklıkla karşılaşılan öğrenme güçlüklerinden biridir. Son yıllarda disleksi ile ilgili bilincin arttığı görülse de, ilaçla tedavisi olmayan bu öğrenme güçlüğünün anlaşılmasına yönelik çalışmalar giderek önem kazanmaktadır. Nitel araştırma yöntemlerinden yola çıkarak tasarlanan bu çalışmada disleksili çocukların sosyal deneyimlerinde yaşadıkları süreçleri anlamak ve disleksi ile ilgili farkındalık oluşturmak amaçlanmıştır. Unutmayın ve bilin her beş çocuktan birinde disleksi görünmektedir… Bizlerin ‘Disleksiyi’ tanımasını sağlayan Yerdeki Yıldızlar ‘Taare Zameen Par’ olmuştur. Filimde görselliğiyle ve anlatım gücüyle etkileyen disleksi sorunu yaşayan bir çocuğun hikayesi gerçekten izleyiciye derin hisler bırakmıştır.
GİZLİ DAHİ…
Aamir Khan, Amole Gupte ve Ram Madhvani'nin yaptığı bu dramadaki sahnelerin içerikleri betimsel analiz yöntemleriyle teorik çevrede yorumlanmıştır. Filmin sahnelerini başrolde yer alan iki kahraman Safary ve Aamir Khan’ın gerçekçi oynaması ise (ayrı bir yetenek derim…) çalışma sonuçlarında, öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların toplum içinde ve eğitim hayatlarında psikolojik olarak zorlayıcı süreçlerden geçtikleri, fakat doğru bir yaklaşım ile mutlu ve başarılı olabilecekleri ortaya koyulmaktadır. Bu doğrultuda bende sizlere bu güzel filimin etkisiyle… hem de önü müzedeki hafta Ekim ayına geçmemiz ile, ‘Ekim ayının ilk haftası Disleksi Haftası’ olması nedeniyle ‘Disleksi’ konusunda dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için Ankara’da yaşayan ve orada görev yapan çocukluk arkadaşım… şimdi ise Çocuk gelişimi, Yaratıcı Drama ve Hızlı okuma ve Anlama Eğitmeni dostum Zuhal DİZLEK ile anlamlı bir röportaj gerçekleştirdim. Disleksi öyle kokulanacak, üstünden gelinemeyecek çaresi olmayan …aman aman…amansız bir hastalık değildir. Çünkü Disleksi Bir Hastalık Değildir. Sadece bu konuda yeterli Bilgi, farkında olmak ve farkındalık yaratmanız yeterli buna karşılıkta ‘ KİM KORKAR DİSLEKSİ’DEN’ diyelim röportajımıza geçelim …Buyurun umarım beğenirsiniz.
Merhaba arkadaşım, uzun yıllar sonra seninle böyle bir farkındalık çalışmasında buluşmak benim için çok değerli. Öncelikle seni tanıyabilir miyiz?
Merhaba öncelikle ben de seninle yıllar sonra böyle bir konuyla bulaşmaktan büyük mutluluk duydum. Farkındalığınız ve desteğiniz için teşekkür ederim. Ben Zuhal DİZLEK. İstanbul üniversitesi Çocuk Gelişimi Mezunuyum.. Uzun yıllardır özel gereksinimli çocuklarla, özellikle de özgül öğrenme güçlüğü yaşayan bireylerle çalışıyorum. Amacım, toplumda disleksi ve benzeri farklılıkların bir “engel” değil, Öğrenme Farklılığı olduğunu anlatmak.
Toplumda “disleksi” denince genellikle korku ve endişe algısı oluşuyor. Özellikle annelerin yeterli bilgiye sahip olmadığını görüyoruz. Bazı aileler çocuklarını saklıyor ya da eğitim desteği almakta gecikiyor. Ailelerin bu farkındalığı kazanması için neler yapılmalı?
En büyük sorun bilgi eksikliği. Disleksi bir hastalık ya da zeka geriliği değildir. Nörogelişimsel bir Farklılıktır. Ailelerin ilk yapması gereken şey, önce durumu kabul etmek. Çocuklarını suçlamadan, utanmadan destek almak. Ne kadar erken destek alınırsa, o kadar sağlıklı bir gelişim süreci yaşanır.
Öğretmenlerin Rolü ve MEB Çalışmaları…
İlköğretim öğretmenlerinin bu konuda yeterli bilgiye sahip olduklarını düşünüyor musunuz? Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlere destek sağlıyor mu?
Öğretmenler çok kıymetli ama disleksiyle ilgili yeterli eğitimleri yok ya da konuya karşı biraz duyarsız kalıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı son yıllarda seminerler, hizmet içi eğitimler ve bazı destek materyalleri hazırladı. Öğretmenlerin MEBBİS sistemlerinde birçok konu ile ilgili olduğu gibi DİSLEKSİ ile ilgili de çok güzel hazırlanmış bir video ve dokümanlar mevcut. Ama yeterli mi değil. Öğretmenlerin daha sistemli, sürekli ve uygulamalı eğitimlerle desteklenmesi gerekiyor. Çünkü öğretmen, disleksiyi ne kadar erken fark ederse, çocuğun hem akademik hem de duygusal hayatı o kadar olumlu etkileniyor.
Disleksi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular…
Disleksi nedir?
Aslında Disleksi ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ başlığı içinde olan 4 ana farklılıktan biri ve ağırlıklı olarak okuma ve anlamada güçlük olarak tanımlandığı ve Özgül Öğrenme Güçlüğü tanısının %80 gibi bir çoğunluğunu kapsadığı için toplum tarafınan ve diğer eğitimciler akademisyenler tarafından da daha anlaşılır olabilmek adına Özgül Öğrenme Güçlüğü yerine Disleksi Tanımı kullanılıyor. Ama doğrusu Özgül Öğrenme Güçlüğü. Çok genel tanımı ile Özgül Öğrenme Güçlüğü ; Okuma, anlama, yazma, matematik öğrenme, ardıl işlem becerilerinin olmaması, motor koordinasyon sorunlarının yaşanması gibi akademik becerilerde görülen gelişimsel bir özel öğrenme güçlüğüdür. Amerika Psikiyatri Birliği’nin ( APA 2001 ) tanımına göre Özel Öğrenme Güçlüğü; zekası normal ya da normalin üstünde olan bireylerin, standart testlere göre yaş, zeka düzeyi ve aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda okuma, matematik ve yazılı anlatım düzeyinin beklenenin önemli ölçüde altında olmasıyla tanısı konulan bir bozukluktur.
Disleksi bir hastalık mıdır?
Hayır, ‘Disleksi ’bir hastalık değildir. Beynin bilgiyi işleme biçimindeki farklılıktır.
Belirtileri nelerdir?
Harfleri karıştırma, okuma-yazmada akıcılık sorunu, yönergeleri takipte güçlük, kısa süreli hafıza sorunları en yaygın belirtilerdir.
Neden olur?
Genetik veya çevresel faktörlerin sebep olduğu dil, okuma, yazma, matematik ve motor becerilerde GÜÇLÜKLERİN yaşanmasıdır.
Dikkat eksikliği ile farkı nedir?
Aslında ‘’Dikkat’’ etrafta ve aklımızda, bir çok akıp giden ‘şey’ varken istenen ‘şeye’ odaklanabilmektir. Disleksi ise özel olarak okuma-yazma ve dil işleme alanındaki güçlükle ilgilidir. Bazen birlikte görülebilir.
Çeşitleri nelerdir?
Okuma disleksisi, yazma disleksisi (disgrafi), matematik disleksisi (diskalkuli) gibi türleri vardır. 4 Ana Başlıkta Toplanmıştır. Disleksi, Diskalkuli, Disgrafi, Dispraksi…
DİSLEKSİ - OKUMA GÜÇLÜĞÜ
Disleksi; harfleri ve konuşma seslerini öğrenip tanısa da, harfleri birleştirmede güçlük yaşar doğru ve akıcı şekilde okuyamazlar. Kelimelerin sonuna hece ekleme-çıkarma ve satır atlama yapabilirler. Bütün bunlar birleştiğinde okuduğunu anlayamama, yavaş okuma, okumada zorlanma ve dolayısı ile akranlarından geri kalmasına sebep olur.
DİSGRAFİ - YAZMA GÜÇLÜĞÜ
Disgrafi; harfleri ve rakamları yazamama, birleştirememe, kelime ve hece temelini anlamada zorluk, temel dilbilgisi kurallarını anlamada ve uygulamada güçlük yaşanmasıdır. Cümleyi yazarken büyük harf- küçük harf kuralına uymama, ayrık yazma, ters yazma gibi sorunlar olarak kendini göstermektedir. Şekil ve sembolleri karıştırabilirler.
DİSKALKULİ - MATEMATİK GÜÇLÜĞÜ
Diskalkuli; matematik işlemlerini öğrenmede, hesaplamada, sayısal sembolleri tanımada ve kullanmada, basit işlemleri yapmakta ve problem çözmekte güçlük yaşanmasıdır.
Hafızadan dört işlem hesabı yapmakta güçlük, çarpım tablosunu ezberleyememe, saati öğrenememe durumudur.
DİSPRAKSİ - MOTOR BECERİLERİNDE GÜÇLÜK
Dispraksi; Motor hareketini tamamlayamama yetersizliğidir. Denge ve koordinasyon gerektiren hareketlerde zorluk, düğme ilikleme, fermuar açma- kapatma gibi becerilerde zorlanma, merdiven inip çıkarken zorlanma, kalem tutamama, düğüm atamama, ayakkabı bağlayamama gibi sorunlar olarak görülmektedir.
Geçer mi?
Doğum itibari ile başlar ve ömür boyu sürer. Genetik geçişlerin veya çevresel faktörlerin sebep olduğu nöroçeşitliliktir.Kişiden kişiye geçmez (bulaşıcı değildir.)…Çok iyi Eğitim ve sosyal yaşam desteği sayesinde, yaşadıkları güçlüklerle baş etmeyi öğrenebildikleri gibi bu güçlüklerin birçoğu ortadan da kalkabilmektedir.
Otizm türü müdür?
Hayır.. Otizm spektrum bozukluğu, doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk yıllarında fark edilen karmaşık bir nöro-gelişimsel farklılıktır. Otizmli bireylerin başkalarıyla iletişim kurma, etkileşimli oyunlar oynama, arkadaş edinme gibi sosyal becerilerinde akranlarına kıyasla belirgin yetersizlikler görülür. Otizmin bir diğer özelliği tekrarlı davranışlar, takıntılar ve sıra dışı ilgilerdir. Otizmli bireylerde sallanma, parmak ucunda koşuşturma gibi tekrarlı davranışlar görülür. Stres ya da sevinç gibi yoğun duygular yaşadıkları zamanlarda bu davranışlarda artış olur. Ayrıca otizmli bireyler her şeyin alışkın oldukları biçimde ve düzende olması konusunda da takıntılı ve ısrarcı olabilmektedir.
Disleksi otizm değildir. Özgül öğrenme güçlüğü de nörogelişmsel bir farklılıktır fakat bu bireylerde sosyalleşme, etkileşim kurma, takıntılı davranışlar gibi davranış sorunları mevcut değildir. Normal veya normal üstü zekaya sahip bireylerde oluşan nörogelişmsel farklılıktır.
Engelli sayılır mı?
Biz herhangi bir engel grubuna dahil değiliz. Yani Özgül Öğrenme Güçlüğü Engelli değildir. Bununla ilgili yıllardır birçok çalışma yapıldı bazı kurum ve kıymetli avukat sayın Burcu Akar Muratoğlu’nun desteği ile engelli ibaresi bizim Raporlarımızdan kaldırıldı.
18 yaşına kadar raporlarımız ÇÖZGER olarak alınmakta. (Çocuklar İçin Özel Gereksinim Raporu ) Özgül öğrenme güçlüğü tanısının da bu rapordaki karşılığı DSM -5 e göre Skolastik becerilerde bozukluk olarak kayıt altına alınmakta bu da çeşitliliklerine göre ( F81 ile –F81.9 arasında gelişimsel duruma göre adlandırılmaktadır)Resmî tanımlarda “özel öğrenme güçlüğü” olarak geçer ve destek eğitim hakkı vardır. Bu eğitim haklarımız da;
T.C Anayasası
* 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu
* Türk Ceza Kanunu
* 2017/78 Sayılı Kaynaştırma/Bütünleştirme Yoluyla Eğitim Uygulamamaları genelgesi
* Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hiz. Yönetmeliği
* 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu
* Destek Eğitim Odası Açılması Genelgesi
* Okul Öncesi Kaynaştırma Eğitiminin Yaygınlaştırılması Genelgesi
* 21.07.2012 R.G.28360 – Milli Eğitim Bakanlığı-Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği
* 26.07.2014 -29072 Sayılı MEB Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği
* 5378 Sayılı Engelliler Hakkında Kanun
* 573 No.lu Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
* Aileler için, 2010/2 No.lu genelge
* Özel Eğitim Okulları Yönetmeliği
* MEB Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği İle tüm yasal haklarımızı kullanma hakkımız mevcuttur ve korunmaktadır.
Ailelerin dikkat etmesi gerekenler nelerdir?
Yasal haklarını öğrenmeleri ve doğru zamanda ihtiyaca göre kullanmaları. Mutlaka uzmanlardan destek almalılar. Çocuk özelinde ise; Çocuğu suçlamamak, kıyaslamamak, güçlü yönlerini desteklemek ve profesyonel destek almak çok önemlidir.Başarılarını ödüllendirin. . Evde günlük yaşantı içinde sorumluluk verebilir ve öğretmenlerinden sınıf içinde görev verilmesini isteyebilirler.
Disleksi olan birine nasıl davranmalı?
Öncelikle karşımızdaki kişinin bizimle aynı şekilde düşünemediğini öğrenmek ve onun neyi nasıl anlayabildiğini ona nasıl ulaşacağımızı onunla bolca sohbet ederek ona dürüstçe sana nasıl yardımcı olabilirim diye sorarak destek olmak onun size kendisini açabileceği sizinle iletişime geçeceği bir etkili yöntemdir. Tabi bunun için onun sizinle disleksili olduğunu paylaşmış olması gerekir. Bu durumu sizinle açıkça paylaşmayan birini anlamış olsanız dahi onu rencide edecek şekilde davranmamak önemlidir. Sabırla, anlayışla ve teşvik ederek yaklaşılmalı. Eleştirmek yerine küçük başarıları bile takdir etmek çocuğun özgüvenini yükseltir.
Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda ne yapıyor?
Destek eğitim odaları, öğretmen eğitimleri ve Rehberlik Araştırma Merkezleri (RAM) aracılığıyla çalışmalar yürütülüyor. Ancak daha yaygın, kapsayıcı ve sürekli projelere ihtiyaç var.
Çok teşekkür ederim. Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Ben teşekkür ederim. Disleksi bir engel değil, farklı bir öğrenme yoludur. Çocuklarımızın içindeki potansiyeli görmek ve onları doğru yöntemlerle desteklemek hepimizin sorumluluğu. Farkındalık yaratmak, en büyük ilk adımdır.Bunun içinde; Disleksi Farkındalık Haftası, her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü başlayan Ekim ayının ilk tam haftasıdır. Bu nedenle, Disleksi Farkındalık Haftası 2025 yılında 6-12 Ekim tarihleri arasında düzenlenecektir. Bu haftada okullarda, aile sağlığı merkezlerinde, muhtarlıklarda, TV programlarında, Haberlerde farkındalık çalışmalarının yapılması Disleksinin anlaşılması açısından büyük bir destek olacaktır. Çocukların her biri birinden farklıdır. Hepsinin ortak yanı, normal veya normalin üzerinde zekâya sahip olmalarıdır. Özgül öğrenme güçlüklerinin hepsinin bir bireyde aynı seviyede ve baskın şekilde görüleceği anlamına gelmez. Farklı seviyelerde ve çeşitlikte görülebilir.Disleksili çocuklar akademik yaşamlarında eğitimsel uyarlamalara ve farklı yöntemlere gereksinimi vardır. Çalışsa yapar, dikkatini verse yapar, istese yapar, kafası başka şeylere basıyor değildir. Uygun eğitim sistemi olmadığından çabalamadıkları ve tembel oldukları söylenir.Konuşma güçlüğü veya geç konuşma, beraberinde akıcı okuma sorunları, okuduğunu anlamada güçlükler ve bu güçlükler ile birlikte sözcük bilgisi, dilbilgisi gibi dil becerilerindeki yetersizlikleri getirir. Okullarda Milli Eğitim Bakanlığının bize hak olarak verdiği Bireyselleştirilmiş Eğitim Programlarının (BEP TOPLANTISI) Okulların ilk ayında toplanmasını, Destek Eğitim Odalarının açılmasını ve burada görev alacak eğitmen/öğretmenlerin gönüllülük esasından çıkarılıp zorunlu olarak öğretmen atamalarının yapılmasının çocuğun yaşadığı bölgeden uzaklaşarak değil bulunduğu bölgede en iyi eğitim almasının sağlanması en önemli eğitim haklarından biridir. Bunun sağlanması hususunda Milli Eğitim Bakanlığımızdan ve Özel Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğümüzden Disleksili bir çocuk annesi ve eğitimci olarak ricamızdır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Farkındalık yaratmak, en büyük ilk adımdır…Kim korkar ‘Disleksi’den
Zuhal Dizlek “Çocuklarımızın içindeki potansiyeli görmek ve onları doğru yöntemlerle desteklemek hepimizin sorumluluğu. Farkındalık yaratmak, en büyük ilk adımdır.”
RÖPORTAJ: Funda AVCI
Disleksi, çocuklar arasında sıklıkla karşılaşılan öğrenme güçlüklerinden biridir. Son yıllarda disleksi ile ilgili bilincin arttığı görülse de, ilaçla tedavisi olmayan bu öğrenme güçlüğünün anlaşılmasına yönelik çalışmalar giderek önem kazanmaktadır. Nitel araştırma yöntemlerinden yola çıkarak tasarlanan bu çalışmada disleksili çocukların sosyal deneyimlerinde yaşadıkları süreçleri anlamak ve disleksi ile ilgili farkındalık oluşturmak amaçlanmıştır. Unutmayın ve bilin her beş çocuktan birinde disleksi görünmektedir… Bizlerin ‘Disleksiyi’ tanımasını sağlayan Yerdeki Yıldızlar ‘Taare Zameen Par’ olmuştur. Filimde görselliğiyle ve anlatım gücüyle etkileyen disleksi sorunu yaşayan bir çocuğun hikayesi gerçekten izleyiciye derin hisler bırakmıştır.
GİZLİ DAHİ…
Aamir Khan, Amole Gupte ve Ram Madhvani'nin yaptığı bu dramadaki sahnelerin içerikleri betimsel analiz yöntemleriyle teorik çevrede yorumlanmıştır. Filmin sahnelerini başrolde yer alan iki kahraman Safary ve Aamir Khan’ın gerçekçi oynaması ise (ayrı bir yetenek derim…) çalışma sonuçlarında, öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların toplum içinde ve eğitim hayatlarında psikolojik olarak zorlayıcı süreçlerden geçtikleri, fakat doğru bir yaklaşım ile mutlu ve başarılı olabilecekleri ortaya koyulmaktadır. Bu doğrultuda bende sizlere bu güzel filimin etkisiyle… hem de önü müzedeki hafta Ekim ayına geçmemiz ile, ‘Ekim ayının ilk haftası Disleksi Haftası’ olması nedeniyle ‘Disleksi’ konusunda dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için Ankara’da yaşayan ve orada görev yapan çocukluk arkadaşım… şimdi ise Çocuk gelişimi, Yaratıcı Drama ve Hızlı okuma ve Anlama Eğitmeni dostum Zuhal DİZLEK ile anlamlı bir röportaj gerçekleştirdim. Disleksi öyle kokulanacak, üstünden gelinemeyecek çaresi olmayan …aman aman…amansız bir hastalık değildir. Çünkü Disleksi Bir Hastalık Değildir. Sadece bu konuda yeterli Bilgi, farkında olmak ve farkındalık yaratmanız yeterli buna karşılıkta ‘ KİM KORKAR DİSLEKSİ’DEN’ diyelim röportajımıza geçelim …Buyurun umarım beğenirsiniz.
Merhaba arkadaşım, uzun yıllar sonra seninle böyle bir farkındalık çalışmasında buluşmak benim için çok değerli. Öncelikle seni tanıyabilir miyiz?
Merhaba öncelikle ben de seninle yıllar sonra böyle bir konuyla bulaşmaktan büyük mutluluk duydum. Farkındalığınız ve desteğiniz için teşekkür ederim. Ben Zuhal DİZLEK. İstanbul üniversitesi Çocuk Gelişimi Mezunuyum.. Uzun yıllardır özel gereksinimli çocuklarla, özellikle de özgül öğrenme güçlüğü yaşayan bireylerle çalışıyorum. Amacım, toplumda disleksi ve benzeri farklılıkların bir “engel” değil, Öğrenme Farklılığı olduğunu anlatmak.
Toplumda “disleksi” denince genellikle korku ve endişe algısı oluşuyor. Özellikle annelerin yeterli bilgiye sahip olmadığını görüyoruz. Bazı aileler çocuklarını saklıyor ya da eğitim desteği almakta gecikiyor. Ailelerin bu farkındalığı kazanması için neler yapılmalı?
En büyük sorun bilgi eksikliği. Disleksi bir hastalık ya da zeka geriliği değildir. Nörogelişimsel bir Farklılıktır. Ailelerin ilk yapması gereken şey, önce durumu kabul etmek. Çocuklarını suçlamadan, utanmadan destek almak. Ne kadar erken destek alınırsa, o kadar sağlıklı bir gelişim süreci yaşanır.
Öğretmenlerin Rolü ve MEB Çalışmaları…
İlköğretim öğretmenlerinin bu konuda yeterli bilgiye sahip olduklarını düşünüyor musunuz? Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlere destek sağlıyor mu?
Öğretmenler çok kıymetli ama disleksiyle ilgili yeterli eğitimleri yok ya da konuya karşı biraz duyarsız kalıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı son yıllarda seminerler, hizmet içi eğitimler ve bazı destek materyalleri hazırladı. Öğretmenlerin MEBBİS sistemlerinde birçok konu ile ilgili olduğu gibi DİSLEKSİ ile ilgili de çok güzel hazırlanmış bir video ve dokümanlar mevcut. Ama yeterli mi değil. Öğretmenlerin daha sistemli, sürekli ve uygulamalı eğitimlerle desteklenmesi gerekiyor. Çünkü öğretmen, disleksiyi ne kadar erken fark ederse, çocuğun hem akademik hem de duygusal hayatı o kadar olumlu etkileniyor.
Disleksi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular…
Disleksi nedir?
Aslında Disleksi ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ başlığı içinde olan 4 ana farklılıktan biri ve ağırlıklı olarak okuma ve anlamada güçlük olarak tanımlandığı ve Özgül Öğrenme Güçlüğü tanısının %80 gibi bir çoğunluğunu kapsadığı için toplum tarafınan ve diğer eğitimciler akademisyenler tarafından da daha anlaşılır olabilmek adına Özgül Öğrenme Güçlüğü yerine Disleksi Tanımı kullanılıyor. Ama doğrusu Özgül Öğrenme Güçlüğü. Çok genel tanımı ile Özgül Öğrenme Güçlüğü ; Okuma, anlama, yazma, matematik öğrenme, ardıl işlem becerilerinin olmaması, motor koordinasyon sorunlarının yaşanması gibi akademik becerilerde görülen gelişimsel bir özel öğrenme güçlüğüdür. Amerika Psikiyatri Birliği’nin ( APA 2001 ) tanımına göre Özel Öğrenme Güçlüğü; zekası normal ya da normalin üstünde olan bireylerin, standart testlere göre yaş, zeka düzeyi ve aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda okuma, matematik ve yazılı anlatım düzeyinin beklenenin önemli ölçüde altında olmasıyla tanısı konulan bir bozukluktur.
Disleksi bir hastalık mıdır?
Hayır, ‘Disleksi ’bir hastalık değildir. Beynin bilgiyi işleme biçimindeki farklılıktır.
Belirtileri nelerdir?
Harfleri karıştırma, okuma-yazmada akıcılık sorunu, yönergeleri takipte güçlük, kısa süreli hafıza sorunları en yaygın belirtilerdir.
Neden olur?
Genetik veya çevresel faktörlerin sebep olduğu dil, okuma, yazma, matematik ve motor becerilerde GÜÇLÜKLERİN yaşanmasıdır.
Dikkat eksikliği ile farkı nedir?
Aslında ‘’Dikkat’’ etrafta ve aklımızda, bir çok akıp giden ‘şey’ varken istenen ‘şeye’ odaklanabilmektir. Disleksi ise özel olarak okuma-yazma ve dil işleme alanındaki güçlükle ilgilidir. Bazen birlikte görülebilir.
Çeşitleri nelerdir?
Okuma disleksisi, yazma disleksisi (disgrafi), matematik disleksisi (diskalkuli) gibi türleri vardır. 4 Ana Başlıkta Toplanmıştır. Disleksi, Diskalkuli, Disgrafi, Dispraksi…
DİSLEKSİ - OKUMA GÜÇLÜĞÜ
Disleksi; harfleri ve konuşma seslerini öğrenip tanısa da, harfleri birleştirmede güçlük yaşar doğru ve akıcı şekilde okuyamazlar. Kelimelerin sonuna hece ekleme-çıkarma ve satır atlama yapabilirler. Bütün bunlar birleştiğinde okuduğunu anlayamama, yavaş okuma, okumada zorlanma ve dolayısı ile akranlarından geri kalmasına sebep olur.
DİSGRAFİ - YAZMA GÜÇLÜĞÜ
Disgrafi; harfleri ve rakamları yazamama, birleştirememe, kelime ve hece temelini anlamada zorluk, temel dilbilgisi kurallarını anlamada ve uygulamada güçlük yaşanmasıdır. Cümleyi yazarken büyük harf- küçük harf kuralına uymama, ayrık yazma, ters yazma gibi sorunlar olarak kendini göstermektedir. Şekil ve sembolleri karıştırabilirler.
DİSKALKULİ - MATEMATİK GÜÇLÜĞÜ
Diskalkuli; matematik işlemlerini öğrenmede, hesaplamada, sayısal sembolleri tanımada ve kullanmada, basit işlemleri yapmakta ve problem çözmekte güçlük yaşanmasıdır.
Hafızadan dört işlem hesabı yapmakta güçlük, çarpım tablosunu ezberleyememe, saati öğrenememe durumudur.
DİSPRAKSİ - MOTOR BECERİLERİNDE GÜÇLÜK
Dispraksi; Motor hareketini tamamlayamama yetersizliğidir. Denge ve koordinasyon gerektiren hareketlerde zorluk, düğme ilikleme, fermuar açma- kapatma gibi becerilerde zorlanma, merdiven inip çıkarken zorlanma, kalem tutamama, düğüm atamama, ayakkabı bağlayamama gibi sorunlar olarak görülmektedir.
Geçer mi?
Doğum itibari ile başlar ve ömür boyu sürer. Genetik geçişlerin veya çevresel faktörlerin sebep olduğu nöroçeşitliliktir.Kişiden kişiye geçmez (bulaşıcı değildir.)…Çok iyi Eğitim ve sosyal yaşam desteği sayesinde, yaşadıkları güçlüklerle baş etmeyi öğrenebildikleri gibi bu güçlüklerin birçoğu ortadan da kalkabilmektedir.
Otizm türü müdür?
Hayır.. Otizm spektrum bozukluğu, doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk yıllarında fark edilen karmaşık bir nöro-gelişimsel farklılıktır. Otizmli bireylerin başkalarıyla iletişim kurma, etkileşimli oyunlar oynama, arkadaş edinme gibi sosyal becerilerinde akranlarına kıyasla belirgin yetersizlikler görülür. Otizmin bir diğer özelliği tekrarlı davranışlar, takıntılar ve sıra dışı ilgilerdir. Otizmli bireylerde sallanma, parmak ucunda koşuşturma gibi tekrarlı davranışlar görülür. Stres ya da sevinç gibi yoğun duygular yaşadıkları zamanlarda bu davranışlarda artış olur. Ayrıca otizmli bireyler her şeyin alışkın oldukları biçimde ve düzende olması konusunda da takıntılı ve ısrarcı olabilmektedir.
Disleksi otizm değildir. Özgül öğrenme güçlüğü de nörogelişmsel bir farklılıktır fakat bu bireylerde sosyalleşme, etkileşim kurma, takıntılı davranışlar gibi davranış sorunları mevcut değildir. Normal veya normal üstü zekaya sahip bireylerde oluşan nörogelişmsel farklılıktır.
Engelli sayılır mı?
Biz herhangi bir engel grubuna dahil değiliz. Yani Özgül Öğrenme Güçlüğü Engelli değildir. Bununla ilgili yıllardır birçok çalışma yapıldı bazı kurum ve kıymetli avukat sayın Burcu Akar Muratoğlu’nun desteği ile engelli ibaresi bizim Raporlarımızdan kaldırıldı.
18 yaşına kadar raporlarımız ÇÖZGER olarak alınmakta. (Çocuklar İçin Özel Gereksinim Raporu ) Özgül öğrenme güçlüğü tanısının da bu rapordaki karşılığı DSM -5 e göre Skolastik becerilerde bozukluk olarak kayıt altına alınmakta bu da çeşitliliklerine göre ( F81 ile –F81.9 arasında gelişimsel duruma göre adlandırılmaktadır)Resmî tanımlarda “özel öğrenme güçlüğü” olarak geçer ve destek eğitim hakkı vardır. Bu eğitim haklarımız da;
T.C Anayasası
* 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu
* Türk Ceza Kanunu
* 2017/78 Sayılı Kaynaştırma/Bütünleştirme Yoluyla Eğitim Uygulamamaları genelgesi
* Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hiz. Yönetmeliği
* 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu
* Destek Eğitim Odası Açılması Genelgesi
* Okul Öncesi Kaynaştırma Eğitiminin Yaygınlaştırılması Genelgesi
* 21.07.2012 R.G.28360 – Milli Eğitim Bakanlığı-Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği
* 26.07.2014 -29072 Sayılı MEB Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği
* 5378 Sayılı Engelliler Hakkında Kanun
* 573 No.lu Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
* Aileler için, 2010/2 No.lu genelge
* Özel Eğitim Okulları Yönetmeliği
* MEB Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği İle tüm yasal haklarımızı kullanma hakkımız mevcuttur ve korunmaktadır.
Ailelerin dikkat etmesi gerekenler nelerdir?
Yasal haklarını öğrenmeleri ve doğru zamanda ihtiyaca göre kullanmaları. Mutlaka uzmanlardan destek almalılar. Çocuk özelinde ise; Çocuğu suçlamamak, kıyaslamamak, güçlü yönlerini desteklemek ve profesyonel destek almak çok önemlidir.Başarılarını ödüllendirin. . Evde günlük yaşantı içinde sorumluluk verebilir ve öğretmenlerinden sınıf içinde görev verilmesini isteyebilirler.
Disleksi olan birine nasıl davranmalı?
Öncelikle karşımızdaki kişinin bizimle aynı şekilde düşünemediğini öğrenmek ve onun neyi nasıl anlayabildiğini ona nasıl ulaşacağımızı onunla bolca sohbet ederek ona dürüstçe sana nasıl yardımcı olabilirim diye sorarak destek olmak onun size kendisini açabileceği sizinle iletişime geçeceği bir etkili yöntemdir. Tabi bunun için onun sizinle disleksili olduğunu paylaşmış olması gerekir. Bu durumu sizinle açıkça paylaşmayan birini anlamış olsanız dahi onu rencide edecek şekilde davranmamak önemlidir. Sabırla, anlayışla ve teşvik ederek yaklaşılmalı. Eleştirmek yerine küçük başarıları bile takdir etmek çocuğun özgüvenini yükseltir.
Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda ne yapıyor?
Destek eğitim odaları, öğretmen eğitimleri ve Rehberlik Araştırma Merkezleri (RAM) aracılığıyla çalışmalar yürütülüyor. Ancak daha yaygın, kapsayıcı ve sürekli projelere ihtiyaç var.
Çok teşekkür ederim. Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Ben teşekkür ederim. Disleksi bir engel değil, farklı bir öğrenme yoludur. Çocuklarımızın içindeki potansiyeli görmek ve onları doğru yöntemlerle desteklemek hepimizin sorumluluğu. Farkındalık yaratmak, en büyük ilk adımdır.Bunun içinde; Disleksi Farkındalık Haftası, her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü başlayan Ekim ayının ilk tam haftasıdır. Bu nedenle, Disleksi Farkındalık Haftası 2025 yılında 6-12 Ekim tarihleri arasında düzenlenecektir. Bu haftada okullarda, aile sağlığı merkezlerinde, muhtarlıklarda, TV programlarında, Haberlerde farkındalık çalışmalarının yapılması Disleksinin anlaşılması açısından büyük bir destek olacaktır. Çocukların her biri birinden farklıdır. Hepsinin ortak yanı, normal veya normalin üzerinde zekâya sahip olmalarıdır. Özgül öğrenme güçlüklerinin hepsinin bir bireyde aynı seviyede ve baskın şekilde görüleceği anlamına gelmez. Farklı seviyelerde ve çeşitlikte görülebilir.Disleksili çocuklar akademik yaşamlarında eğitimsel uyarlamalara ve farklı yöntemlere gereksinimi vardır. Çalışsa yapar, dikkatini verse yapar, istese yapar, kafası başka şeylere basıyor değildir. Uygun eğitim sistemi olmadığından çabalamadıkları ve tembel oldukları söylenir.Konuşma güçlüğü veya geç konuşma, beraberinde akıcı okuma sorunları, okuduğunu anlamada güçlükler ve bu güçlükler ile birlikte sözcük bilgisi, dilbilgisi gibi dil becerilerindeki yetersizlikleri getirir. Okullarda Milli Eğitim Bakanlığının bize hak olarak verdiği Bireyselleştirilmiş Eğitim Programlarının (BEP TOPLANTISI) Okulların ilk ayında toplanmasını, Destek Eğitim Odalarının açılmasını ve burada görev alacak eğitmen/öğretmenlerin gönüllülük esasından çıkarılıp zorunlu olarak öğretmen atamalarının yapılmasının çocuğun yaşadığı bölgeden uzaklaşarak değil bulunduğu bölgede en iyi eğitim almasının sağlanması en önemli eğitim haklarından biridir. Bunun sağlanması hususunda Milli Eğitim Bakanlığımızdan ve Özel Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğümüzden Disleksili bir çocuk annesi ve eğitimci olarak ricamızdır.
Kaynak: (HABER MERKEZİ)
En Çok Okunan Haberler