Biliyorsunuz bir süre önce bir okul müdürü ülke adına utanç duymamız gereken bir davranışta bulundu. Açık kıyafetler giydikleri gerekçesiyle bazı kız öğrenciler okul kapısından içeri alınmadı.

Bunun üzerine ülkenin aklı başında insanları tepki gösterdiler çünkü bu ülke birbirimizin kıyafetine karışıp da müdahalede bulunabileceğimiz bir ülke değil. Ve bu gibi durumlarda kapı arasında bekleyip hemen bir şeyler geveleyen ve halka nefret tohumları ekerek galeyana getirmeye çalışan kesimler de oluyor bildiğiniz üzere…

Bir avukat çıkıp kızlar üzerinden recm çağrısında bulundu…

Kimin ülkesinde olduğunu unutarak ve kimin ülkesinde o konuma geldiğini unutarak, utanmadan bir çağrı yaptı. Burası İslam hukukuyla yönetilmiyor. Yönetilmeyecek ve yönetilmesi üzerinden konuşulması bile suçtur.

Laik, demokrat ülkemizde kadınların öldürülmesi için çağrı yapan bir zihniyet kabul edilemez. O günlerin güzel günler olacağını düşünen zihniyet de kabul edilemez.

Diğer yandan,

Bu durum bir avukatın etik ve mesleki sorumluluklarına aykırı değil mi? Çünkü istediği recm cezası, birçok ülkede insan haklarına aykırı olarak kabul ediliyor ve kendisinin bağlı bulunduğu yasalara da aykırı.

Bir avukatın görevi, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmaktır. Dolayısıyla bir avukatın kadınlar için recm cezası gibi insanlık dışı veya ahlaki açıdan kabul edilemez cezaları savunması, mesleki etik kurallara aykırıdır. Mesleki itibarı da tartışılır.

Etik kurallar ve hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde hareket edilmesi beklenir. Avukatlar, adaletin sağlanması için çalışırken aynı zamanda insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı göstermelidirler.

Hele ki recm cezası gibi İslam hukukundan gelen cezaların uygulanmasına karşı çıkmış ve Türkiye'de laik, demokratik ve çağdaş bir hukuk düzeninin temellerini atmış büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkesinde recm cezasını isteyen cümleyi kullanan bir hukukçu (!) ayrıca utanmalıdır.