Film, 1910’larda Amerikan kadınlarının seçme ve seçilme hakkı edinmek için verdikleri mücadeleyi anlatırken kadın hakları aktivistleri Alice Paul ve Lucy Burns’ün hikayesini de izleyiciye anlatıyor.
Bir taraftan da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne gönderme yapıyor. Dönemin mücadeleci ve cesur kadınlarının emekleri, cesaretleri ve kararlılıkları mücadelelerinin başarıya ulaşmasının en büyük etkeni elbette. Önceleri elit kesimin yani üst sınıf kadınlarının desteklediği mücadele hızla farklı sınıf ve etnik kökenlerden kadınlar arasında yayılıyor. Çalışan kadının iş güvenliğine de değinilen filmde “bir oy, bir yangın merdiveni” sloganı etrafında toplanıyor kadınlar…
Film boyunca bir yandan da toplumun ve özellikle de farklı toplumsal kesimlerden erkeklerin bu mücadeleye karşı olumsuz ve saldırgan tavrını izliyoruz. Erkek senatörler, avukatlar, askerler ve sıradan vatandaşların zaman zaman şiddete varan tutumları çok net bir şekilde izleyene aktarılıyor.
Başarılı oyunculuklar akıcı kurgu ve tabii ki kadınların oy hakkı kazanma mücadelesi gibi heyecanlı ve günümüzü anlamak adına çok önemli bir olaydan bahsetmesi özellikle canının derdine düşmüş hemcinslerimin bir akşam çayı eşliğinde izleyebileceği samimi bir film…
Diri diri yakılan,
Daha bebeğiyle oynarken gelin olan,
Çocuklarını korurken kendi canından olan,
Boşanmak istediği için vurulan,
Tecavüze uğrayan,
Kendi isteğiyle sevemeyen, okuyamayan, evlenemeyen
Yok sayılan,
Eksik anılan,
Yine de, ille de her şeye rağmen dişlerini sıkarak mücadele eden hemcinslerimin adı da Demir çeneli melekler…
İşte bu yüzden demir çeneli melekler….
Bu filmi izlenmesini tavsiye ediyorum evet. Ama sadece izlemek değil umut ediyorum ki tüm ülkedeki hemcinslerim bir demir çeneli melek olacak ve hep birlikte özgürlük içinde nefes aldığımız günleri getireceğiz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Emel Demir Akdeniz
Demir çeneli meleklere…
Film, 1910’larda Amerikan kadınlarının seçme ve seçilme hakkı edinmek için verdikleri mücadeleyi anlatırken kadın hakları aktivistleri Alice Paul ve Lucy Burns’ün hikayesini de izleyiciye anlatıyor.
Bir taraftan da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne gönderme yapıyor. Dönemin mücadeleci ve cesur kadınlarının emekleri, cesaretleri ve kararlılıkları mücadelelerinin başarıya ulaşmasının en büyük etkeni elbette. Önceleri elit kesimin yani üst sınıf kadınlarının desteklediği mücadele hızla farklı sınıf ve etnik kökenlerden kadınlar arasında yayılıyor. Çalışan kadının iş güvenliğine de değinilen filmde “bir oy, bir yangın merdiveni” sloganı etrafında toplanıyor kadınlar…
Film boyunca bir yandan da toplumun ve özellikle de farklı toplumsal kesimlerden erkeklerin bu mücadeleye karşı olumsuz ve saldırgan tavrını izliyoruz. Erkek senatörler, avukatlar, askerler ve sıradan vatandaşların zaman zaman şiddete varan tutumları çok net bir şekilde izleyene aktarılıyor.
Başarılı oyunculuklar akıcı kurgu ve tabii ki kadınların oy hakkı kazanma mücadelesi gibi heyecanlı ve günümüzü anlamak adına çok önemli bir olaydan bahsetmesi özellikle canının derdine düşmüş hemcinslerimin bir akşam çayı eşliğinde izleyebileceği samimi bir film…
Diri diri yakılan,
Daha bebeğiyle oynarken gelin olan,
Çocuklarını korurken kendi canından olan,
Boşanmak istediği için vurulan,
Tecavüze uğrayan,
Kendi isteğiyle sevemeyen, okuyamayan, evlenemeyen
Yok sayılan,
Eksik anılan,
Yine de, ille de her şeye rağmen dişlerini sıkarak mücadele eden hemcinslerimin adı da Demir çeneli melekler…
İşte bu yüzden demir çeneli melekler….
Bu filmi izlenmesini tavsiye ediyorum evet. Ama sadece izlemek değil umut ediyorum ki tüm ülkedeki hemcinslerim bir demir çeneli melek olacak ve hep birlikte özgürlük içinde nefes aldığımız günleri getireceğiz.