Bir Ramazan ayına daha kavuşmanın huzurunu yaşıyoruz. On bir ayın sultanı olarak anılan bu mübarek ay, sadece oruç tutmakla sınırlı kalmayan; paylaşmanın, sabrın, şükrün ve manevi arınmanın en güzel örneklerini bizlere sunan bir zaman dilimidir.

Ramazan ayı, Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı mübarek bir aydır. Yüce Allah, bu ayın önemini Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:

“Ramazan ayı, insanlara doğru yolu gösteren, hidayeti ve hak ile batılı ayırt eden apaçık delilleri içeren Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden kim bu aya erişirse, onu oruçlu geçirsin...” (Bakara, 2/185)

Bu ay, sadece açlık ve susuzlukla sınanmak değildir. Bedenimiz kadar ruhumuzu da arındırdığımız, sabır ve empatiyi daha derinden hissettiğimiz bir fırsattır. Günlük koşturmacanın içinde unuttuğumuz değerleri hatırlamak, yardımlaşmayı artırmak ve içsel huzuru yakalamak için eşsiz bir dönemdir.

Ramazan ayı aynı zamanda mağfiret ve bereket ayıdır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), Ramazan’ın faziletine dikkat çekerek şöyle buyurmuştur:

“Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluştur.” (Beyhakî, Şuabü’l-Îmân, 5/217)

Bu ayda sofralar bereketle dolar, dualar semaya yükselir, gönüller yumuşar. Paylaşmanın ve yardımlaşmanın verdiği huzur, iftar sofralarındaki tebessümlerle daha da anlam kazanır. İhtiyaç sahiplerini gözetmek, bir lokmayı bölüşmek, sadece Ramazan'ın değil, insaniyetin de temel değerlerindendir.

Ramazan ayında..

Oruç, sabrın ve iradenin en güzel sınavıdır. Açlığın ne demek olduğunu hissederek, bu duyguyu her gün yaşayanların halini anlamak ve onlar için bir şeyler yapma bilincine ulaşmak, bizleri daha iyi bir insan yapar. Ramazan, sadece midemizi değil, ruhumuzu da beslememiz gereken bir aydır. Rabbimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır:

“Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Umulur ki takvâya erişirsiniz.” (Bakara, 2/183)

Ramazan, bireysel ibadetin ötesinde bir topluluk bilinci oluşturur. Aile içi bağların güçlenmesine, dostlukların pekişmesine vesile olur. Geleneksel iftar sofraları, eski dostları bir araya getirirken, teravih namazları ise camilerde omuz omuza verilen manevi bir desteğin simgesi haline gelir. Camilerde yankılanan dualar, ibadetlerin cemaatle birlikte yapılması, birlik ve beraberliği daha da kuvvetlendirir.

Orucun sağlık açısından da önemli katkısı olduğunu biliyoruz.

Zira…

Ramazan ayı, fiziksel ve ruhsal sağlığımız açısından da birçok fayda barındırır. Bilinçli bir beslenme programıyla tutulan oruç, vücudu toksinlerden arındırırken, sindirim sistemine de dinlenme fırsatı sunar. Ancak, dengeli beslenmeye ve sahur öğününü ihmal etmemeye özen göstermek büyük önem taşır. Aşırı yağlı ve şekerli yiyeceklerden kaçınarak, bol su tüketerek oruç sürecini sağlıklı bir şekilde geçirmek mümkündür.

Ramazan’da yeterli ve dengeli beslenmek için iftar ve sahur öğünlerinde protein, karbonhidrat ve sağlıklı yağ dengesine dikkat edilmelidir. Hurma ile orucu açmak, sindirimi kolaylaştıran gıdalara yönelmek ve hafif bir şekilde beslenmek hem orucu kolaylaştırır hem de sağlığımızı korumamıza yardımcı olur.

Bu mübarek ayda kendimize bir söz verelim: Daha çok paylaşalım, daha çok şükredelim, daha çok dua edelim. Sadece aç kalmanın değil, kalbimizi kötülüklerden arındırmanın, kırdığımız kalpleri onarmanın ve hayırda yarışmanın ayı olduğunu unutmayalım.

Ramazan’ın huzuru, bereketi ve manevi güzellikleri hepimizin üzerine olsun. Hayırlı Ramazanlar!