SON DAKİKA
Hava Durumu

İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN ÇIĞLIĞI

Yazının Giriş Tarihi: 14.07.2025 10:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.07.2025 10:32

Türkiye’nin ekonomik lokomotifi olarak görülen inşaat sektörü, son yıllarda adeta bir fırtınanın içinde mücadele veriyor. İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İMSİAD) ve İnşaat Müteahhitleri Sanayici İş İnsanları Federasyonu (İMSİFED) Başkanı Şeref Demir’in Bursa’da düzenlediği basın toplantısında dile getirdiği sorunlar, sektörün karşı karşıya olduğu zorlukları bir kez daha gözler önüne serdi. Demir’in konuşması, sadece sektör temsilcileri için değil, toplumun her kesimi için bir uyarı niteliğinde: İnşaat sektörü can çekişiyor, ve bu durum sadece betonla değil, toplumun geleceğiyle de doğrudan bağlantılı.

***

Şeref Demir’in vurguladığı gibi, inşaat sektörü 250’den fazla alt sektörü besleyen, milyonlarca insana istihdam sağlayan dev bir ekosistem. Barınmadan ulaşıma, eğitimden sağlığa kadar hayatın her alanında izi olan bu sektör, adeta ekonominin can damarı. Ancak, yüksek faiz oranları, artan inşaat maliyetleri, arsa fiyatlarındaki fahiş yükseliş, konut kredilerine erişim zorluğu ve bürokratik engeller gibi sorunlar sektörü nefes alamaz hale getirdi. Demir’in “Konut üretimi azaldı, arz düştü, talep birikiyor” sözleri, sektördeki tıkanıklığın özeti niteliğinde.

Özellikle son dönemde Bursa’da yaşanan 4.2 ve 4.3 büyüklüğündeki depremler, kentsel dönüşümün ne kadar hayati olduğunu bir kez daha hatırlattı. Demir’in “Bursa’da binlerce bina deprem riski taşıyor, kentsel dönüşüm bir tercih değil, zorunluluk” ifadesi, sadece Bursa için değil, Türkiye’nin dört bir yanı için geçerli bir alarm. Ancak, kentsel dönüşüm projelerinin finansman eksikliği ve ruhsat süreçlerindeki aksamalar nedeniyle sekteye uğraması, bu hayati meselenin çözümünü daha da zorlaştırıyor.

***

Toplumun Huzuru Tehdit altında Demir’in dikkat çektiği bir diğer kritik nokta, barınma krizi.

Yüksek kira fiyatları ve yeni konut üretimindeki yavaşlama, özellikle dar ve orta gelir grubunu ev sahibi olma hayallerinden uzaklaştırıyor. “Bu durum sosyal dengeleri bozuyor, toplumsal huzuru tehdit ediyor” diyen Demir, haklı bir endişeyi dile getiriyor. Konut, sadece bir yatırım aracı değil; bir ailenin güvenliği, bir çocuğun geleceği, bir toplumun huzuru demek. Ancak, mevcut ekonomik koşullarda, bu temel ihtiyacın karşılanması giderek zorlaşıyor.

Burada bir parantez açmak gerek!

Türkiye’de barınma krizinin çözümü, sadece özel sektörün çabalarına bırakılamaz. Demir’in önerdiği gibi, faiz oranlarının kademeli düşürülmesi, konut kredilerine erişimin kolaylaştırılması ve “Yarısı Bizden” kampanyasının Bursa gibi deprem riski yüksek şehirlerde uygulanması, devletin bu sürece aktif katılımını gerektiriyor. İstanbul’da başlatılan bu kampanya, riskli yapıların yenilenmesi için bir umut ışığı olsa da, diğer illere yaygınlaştırılmaması, çözümün eksik kalmasına neden oluyor.

Konkordato ve İtibar Krizi Şeref Demir’in konuşmasında en çok dikkat çeken noktalardan biri, konkordato ilan eden firmalara yönelik önyargılar. Ekonomik zorluklar nedeniyle ayakta kalmaya çalışan firmaların “suçlu” gibi gösterilmesi, sadece o firmaları değil, taşeronları, işçileri ve ev alan aileleri de mağdur ediyor. Demir’in “Konkordato ilan eden firmaları itibarsızlaştırmak zincirleme bir ekonomik kırılmaya yol açar” uyarısı, sektördeki dayanışma ihtiyacını net bir şekilde ortaya koyuyor.

***

Bu noktada, medya ve kamuoyuna da büyük bir sorumluluk düşüyor. Dedikodu ve asılsız iddialarla sektörün güvenilirliğini zedelemek, uzun vadede yatırımları ve kalkınmayı baltalıyor. Demir’in “Güven olmazsa yatırım, yatırım olmazsa kalkınma olmaz” sözü, bu gerçeği çarpıcı bir şekilde özetliyor. Gazeteciler olarak bizlerin de bu süreçte sağduyulu davranması, bilgi kirliliğini önlemek için teyit mekanizmalarını güçlendirmesi şart.

***

Demir’in önerileri, sektörün toparlanması için bir yol haritası sunuyor: Faizlerin düşürülmesi, konut kredilerine erişimin kolaylaştırılması, kentsel dönüşüm için özel teşvikler ve ruhsat süreçlerinin hızlandırılması. Ancak, bu önerilerin hayata geçmesi için kamu, özel sektör ve toplumun el ele vermesi gerekiyor. Özellikle yerel yönetimlerin, kentsel dönüşüm projelerinde bürokrasiyi azaltarak yatırımcıyı desteklemesi, sadece sektörü değil, vatandaşların güvenliğini de doğrudan etkileyecek bir adım.

Ayrıca, Doç. Dr. Filiz Eryılmaz’ın toplantıda yaptığı sunumda Türkiye ve dünya ekonomisindeki makroekonomik gelişmelere dair verdiği bilgiler, sektörün küresel dinamiklerle de bağlantılı olduğunu hatırlattı. İnşaat sektörü, sadece yerel değil, global ekonomik dalgalanmalardan da etkileniyor. Bu nedenle, teşviklerin ve reformların, dünya ekonomisindeki gelişmeler göz önünde bulundurularak tasarlanması gerekiyor.

Şeref Demir’in “Zorlukla beraber kolaylık vardır” sözü, sektörün içindeki umudu yansıtıyor.

***

Evet…

İnşaat sektörü zor günlerden geçiyor, ancak bu zorluklar aşılmaz değil. İMSİAD ve İMSİFED’in dayanışma ruhu, sektör temsilcilerinin kararlılığı ve kamuoyunun desteğiyle, bu krizden çıkış mümkün. Ancak, bu süreçte dedikodu yerine diyalog, karalama yerine çözüm odaklı yaklaşımlar benimsemek zorundayız.

Gazeteci olarak benim bu tablodan çıkardığım sonuç şu…

İnşaat sektörü, sadece binalar inşa etmiyor; toplumun geleceğini, güvenliğini ve huzurunu da inşa ediyor. Bu nedenle, sektörün sesine kulak vermek, hepimizin ortak sorumluluğu.

Şeref Demir’in çağrısına kulak verelim! “Bu şehir için, bu ülke için, bu sektör için mücadeleye devam edeceğiz.”

Peki, biz bu mücadelede nerede duruyoruz?

SEVGİYLE KALIN!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.