Bazı zirveler vardır; yalnızca konuşmaların yapıldığı, kartvizitlerin dağıtıldığı ve birkaç klişenin tekrarlandığı etkinlikler olarak kalır. Ama bazıları da vardır ki; katılımcısına hem düşünsel bir zenginlik hem de içsel bir kıvılcım bırakır.

Bu bağlamda…

Günümüz iş dünyasında artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Belirsizlik, krizler, teknolojik dönüşüm derken liderlik anlayışımız da baştan aşağı yenilenmek zorunda kaldı. Bu dönüşümde en çok öne çıkan kavramlardan biri de “sürdürülebilir liderlik” Ama bu sadece çevre dostu politikalar ya da kurumsal sosyal sorumluluk projeleriyle sınırlı bir konu değil. Asıl mesele, insan odaklı, uzun vadeli düşünebilen, kriz anlarında bile yol gösterebilen liderlik anlayışı.

Ve evet, bu liderliğin en parlak örneklerini kadınlar sergiliyor.

Geçtiğimiz günlerde Swissôtel Uludağ Bursa’da düzenlenen “Sürdürülebilir Liderlik ve Stratejik Esneklik Zirvesi - C-SUMMIT 2025” önemli mesajlar verildi. BUİKAD ev sahipliğinde, GİFED çatısı altında gerçekleştirilen zirve, iş dünyasında kadınların artan etkisini yalnızca görünür kılmakla kalmadı, aynı zamanda bu etkiyi nasıl daha da derinleştirebileceğimize dair güçlü ipuçları sundu.

BUİKAD Başkanı Şeyda Şençayır’ın açılış konuşmasında söylediği şu cümle oldukça çarpıcıydı: “Sürdürülebilir liderlik yalnızca bir tercih değil, bir gerekliliktir.” Günümüzün hızlı, kırılgan ve değişken iş dünyasında stratejik esneklik olmadan ayakta kalmak zaten mümkün değil. Ama bu esnekliği insan merkezli, eşitlikçi ve vizyoner bir yaklaşımla birleştirmek, liderliği sıradanlıktan çıkarıp dönüştürücü bir güce dönüştürüyor. Kadın liderler işte tam da burada devreye giriyor.

Zirvenin dikkat çeken bir diğer yönü, organizasyonun sadece iş dünyası odağında kalmayıp toplumsal dönüşüm perspektifine de yer vermesiydi. GİFED Başkanı Oya Eroğlu’nun sözleri, bu vizyonun altını çizer gibiydi. Eroğlu, “Federasyonumuz yalnızca temsiliyet için değil, toplumsal dönüşüm için de çalışıyor” Eroğlu’nun, Balkanlar ve Türk Cumhuriyetleri başta olmak üzere 17 ülkede yürütülen iş birliklerine yaptığı vurgu, kadın liderliğinin artık yerel sınırların çok ötesinde bir güç olduğunun göstergesiydi.

Katılımcılar arasında yer alan BTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cüneyt Şener’in konuşması da zirveye farklı bir derinlik kattı. Kadın mimar Leman Tomsu’nun imzasını taşıyan Business School binasının restorasyonuyla ilgili detay, yalnızca bir bina değil; geçmişin kadın emeğiyle bugünün kadın liderliğini sembolik olarak birleştiren anlamlı bir hatırlatma oldu.

Zirvede yapılan panellerde, Eker Süt Ürünleri’nden Nevra Eker’in samimi konuşması, liderliğin sadece unvanla değil, dayanışma ve dirençle de mümkün olduğunu gösterdi. Google Cloud Türkiye’den Dr. Serhan Yılmaz ve yatırımcı Özge Bulut Maraşlı’nın katkıları, stratejik esnekliğin kriz dönemlerinde nasıl avantaja dönüştürülebileceğine dair somut örnekler sundu.

Elbette bu organizasyonun perde arkasındaki emek de takdire şayandı. Yaklaşık sekiz ay süren hazırlık süreci, BUİKAD’ın bu işe ne kadar yürek koyduğunu gösteriyor. Platin, altın ve gümüş sponsorların desteğiyle güçlenen zirve, kamu-özel sektör iş birliklerinin önemini de bir kez daha gözler önüne serdi.

Bugün, sürdürülebilirlik ve liderlik gibi kavramları konuşurken yalnızca teorik çerçevede kalmak artık yeterli değil. Kadınların bu kavramları nasıl ete kemiğe büründürdüğünü, bu tarz zirvelerde açıkça görebiliyoruz.

Ve bu liderlik, sadece ofislerde değil; hayatın her alanında büyüyor. Susturulmuş değil, söz sahibi kadınlar; geriden gelen değil, ön açan kadınlar… Geleceği birlikte inşa eden kadınlar…

Yazımı Şençayır’ın, dikkat çeken sözüyle noktalamak istiyorum: “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, liderliğin yıldızlara benzediği bir gecede, biz kadınlara düşen, o yıldıza dönüşmektir.”

SEVGİYLE KALIN!