Yıldırım Belediyesi’nin bu yıl beşincisini düzenlediği Geleneksel El Emekleri Festivali, sadece bir sergi ya da alışveriş alanı değil; kadın emeğinin, dayanışmanın, umudun ve yerel kalkınmanın ete kemiğe bürünmüş halidir.

Eski Yüksek İhtisas Hastanesi alanında kurulan stantlar, sadece ürün değil; alın teri, sabır, yaratıcılık ve inanç sergiliyor desek abartmış olmayız.

Festivalin açılışına katılan protokol oldukça kalabalıktı.

Kimler vardı diye baktığımızda…

Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’ın yanı sıra AK Parti Bursa Milletvekilleri Emine Yavuz Gözgeç ve Emel Gözükara Durmaz, Yıldırım Kaymakamı Metin Esen, bürokratlar ve birçok davetli oradaydı. Ancak asıl onur konukları; el emeğini cesurca tezgâhlara taşıyan kadınlardı.

Hele ki deprem bölgesinden kalkıp gelerek umutlarını ve dirençlerini ürünlere işleyen kadınlarımız… Onlar ki asrın felaketinden sağ çıkıp yeniden üretmeye koyulmuş kahramanlardır.

Başkan Oktay Yılmaz’ın “Şehir taşla değil, insanın emeği ve inancıyla kurulur” sözü, festivalin ruhunu özetliyor. Başkan Oktay Yılmaz, sözlerinin devamında ise, “Yıldırım’da sözün ve emeğin kıymetlidir. Şehir bir aynadır. Ben o aynaya baktığımda sadece yoları, meydanları değil; bir toplumun vicdanını, ahlakını, estetik anlayışını görüyorum. Ben Yıldırım’a baktığımda; üreten kadının emeğini, çocukların neşesini, büyüklerin duasını, ortak aklın, alın terinin yükselttiği bir şehir vizyonunu görüyorum. Bu festival işte bu vizyonun güçlü bir yansımasıdır” dedi.

Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere;

Yıldırım Belediyesi, sadece yol yapan, kaldırım döşeyen değil; insanı önceleyen, özellikle kadını hayatın merkezine alan bir belediyecilik anlayışıyla öne çıkıyor. Bu festival, bir vizyonun, bir iradenin ve bir gönül belediyeciliğinin eseri.

ÜRETEN KADIN, GÜÇLENEN TOPLUM

Kadının üretimdeki varlığı sadece bireysel değil, toplumsal kalkınmanın da anahtarıdır. Bu gerçek artık devlet politikası hâline gelmiş durumda. AK Parti milletvekillerinin açıklamaları da bunu net biçimde ortaya koyuyor. Kadın kooperatiflerinin desteklenmesi, kredi ve hibelerin artırılması, üretken kadınların teşvik edilmesi sadece bugünün değil, yarının Türkiye’sine yapılan bir yatırımdır.

Ancak bu noktada bir hassasiyeti de vurgulamak gerekir: Kadın emeğini alkışlamak yetmez. Onu sürdürülebilir hale getirecek altyapıyı da oluşturmak gerekir. Bugün festival alanında yer alan kadınlarımız, yarın ürünlerini satacak kalıcı pazarlara, e-ticaret imkanlarına ulaşamazsa, bu emek ne kadar görünür kalabilir? Dolayısıyla yerel yönetimlerin bu tür etkinlikleri yılın sadece birkaç günü değil, 365 güne yayacak projeler geliştirmesi şarttır.

FESTİVALİN SESSİZ KAHRAMANLARI

Festivalin perde arkasındaki kahramanları da unutmamak gerek: YIL-MEK kursiyerleri, öğretmenleri, kadın girişimciler, kooperatif çalışanları…

Hepsi bu festivalin taşıyıcı kolonları gibi. Bir kadın “Ben de yapabilirim” diyorsa, bu özgüveni onlara kazandıranlar da aynı alkışı hak ediyor.

Günün sonunda ise müzik sahneye çıktı. Rumelili Ekrem’in konseriyle festivalin ilk günü sona erdi. Ancak asıl konser; stantlardaki ürünlerde yankı bulan emek şarkısıydı. O şarkı, bir toplumun kültürüne, ekonomisine, vicdanına yön verecek kadar güçlüydü.

Yıldırım’da yankılanan bu şarkının tüm Türkiye’ye örnek olmasını diliyorum. Çünkü biliyoruz ki, kadın ürettikçe şehir kalkınır, toplum büyür, umut çoğalır.

SEVGİYLE KALIN!