Bir insan, değerler ekseninde kendi kimliğini ortaya koyduğu müddetçe insanlığını da yerine getirir. Buna kimsenin itirazı olamaz. Çünkü insanın asıl görevi; kendinden başlayarak, yaşadığı yere ve oradan evrensele yayılan değerleri savunmaktır..
İşte bu yüzden hep söylüyorum: Bursa susmamalıdır.
Bursa her platformda konuşmalıdır. Çünkü Bursa konuşursa, yine Bursa kazanır.
Bu kentin yerel kimliğini uygar dünyaya anlatma, kendini tanıtma ihtiyacı vardır. Bunun için adımlar atılıyor, atılmalı da…
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) bünyesinde faaliyet gösteren (KFA) Küresel Fuar Acentesi’nin art arda düzenlediği organizasyonlar bunun en güzel örnekleri. Yurt dışından getirilen alım heyetleri, düzenlenen fuarlar Bursa’nın uluslararası ölçekte ne kadar önemli bir şehir olduğunu da kanıtlıyor.
Son olarak gerçekleştirilen gıda fuarı, bunun somut göstergesi oldu.
Bu noktada, Bursa iş dünyasının ufkunu açmak için mücadele eden BTSO Başkanı İbrahim Burkay ve ekibini de kutlamak gerekir.
Bir dönem “salavatla girilen” odanın sistemini değiştirerek Bursa’ya çağdaş bir vizyon kazandırdı. Pandemi döneminde esnafın, sanayicinin sesi oldu. Ankara’da kurum kurum dolaşarak önlem alınmasını sağladı.
İşte konuşmanın önemi burada… Çünkü suskunluğun egemen olduğu yerde insanlık incinir.
Tarihin doğru okumasını yapan bir yazarın dediği gibi:
“Konuşan ülkelerde zafer, susan ülkelerde utanç vardır.”
Biz de bu memlekette yaşayan insanlar olarak konuşacağız, yazacağız ve daima bir adım önde olacağız. Artık çağ, susmayı değil konuşmayı dayatıyor.
Elbette bu konuşmanın merkezinde yine Bursa var.
İtiraf edelim: Bu kentte herkesin düşüncesini rahatça ifade edebilmesi son yıllara dayanıyor. Medyanın güçlenmesi, sosyal medyanın yükselişi çok sesliliği bir adım öteye taşıdı. Artık milletvekili de, Vali de, Belediye başkanı da kentin geleceği üzerine konuşabiliyor. Fikir ayrılıkları olsa da tartışma zemini var.
Son dönemdeki su kesintileri meselesi bunun en güncel örneği.
Kim suçlu, neden kesintiler yaşanıyor, Uludağ’ın kaynakları ne durumda derken herkes kendi görüşünü açıkça paylaştı. Vatandaş da sorguladı, çözüm önerilerini dile getirdi.
Bursa Ovası’nın yıllarca talan edilmesi, Uludağ’ın turizm adı altında birkaç işletmeciye teslim edilmesi, sıcak suların tekelleşmesi, kaçak yapılara tapu dağıtılması ve kaçak sondajlar, Uludağ’dan gelen pınarların özel şu firmalarına kiralanması bugünleri hazırladı.
Ama artık farklı bir dönem var:
Susmak yerine konuşan, çözüm arayan bir Bursa.
Belediyesinden iktidar temsilcilerine, sivil toplumundan iş dünyasına herkes elini taşın altına koyuyor. DSİ devrede, yerel yönetim bilgilendirme yapıyor. En önemlisi, şehir artık meselelerini sahipleniyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
Bursa konuşmalı, susarsa kaybeder...
Bir insan, değerler ekseninde kendi kimliğini ortaya koyduğu müddetçe insanlığını da yerine getirir. Buna kimsenin itirazı olamaz. Çünkü insanın asıl görevi; kendinden başlayarak, yaşadığı yere ve oradan evrensele yayılan değerleri savunmaktır..
İşte bu yüzden hep söylüyorum: Bursa susmamalıdır.
Bursa her platformda konuşmalıdır. Çünkü Bursa konuşursa, yine Bursa kazanır.
Bu kentin yerel kimliğini uygar dünyaya anlatma, kendini tanıtma ihtiyacı vardır. Bunun için adımlar atılıyor, atılmalı da…
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) bünyesinde faaliyet gösteren (KFA) Küresel Fuar Acentesi’nin art arda düzenlediği organizasyonlar bunun en güzel örnekleri. Yurt dışından getirilen alım heyetleri, düzenlenen fuarlar Bursa’nın uluslararası ölçekte ne kadar önemli bir şehir olduğunu da kanıtlıyor.
Son olarak gerçekleştirilen gıda fuarı, bunun somut göstergesi oldu.
Bu noktada, Bursa iş dünyasının ufkunu açmak için mücadele eden BTSO Başkanı İbrahim Burkay ve ekibini de kutlamak gerekir.
Bir dönem “salavatla girilen” odanın sistemini değiştirerek Bursa’ya çağdaş bir vizyon kazandırdı. Pandemi döneminde esnafın, sanayicinin sesi oldu. Ankara’da kurum kurum dolaşarak önlem alınmasını sağladı.
İşte konuşmanın önemi burada… Çünkü suskunluğun egemen olduğu yerde insanlık incinir.
Tarihin doğru okumasını yapan bir yazarın dediği gibi:
“Konuşan ülkelerde zafer, susan ülkelerde utanç vardır.”
Biz de bu memlekette yaşayan insanlar olarak konuşacağız, yazacağız ve daima bir adım önde olacağız. Artık çağ, susmayı değil konuşmayı dayatıyor.
Elbette bu konuşmanın merkezinde yine Bursa var.
İtiraf edelim: Bu kentte herkesin düşüncesini rahatça ifade edebilmesi son yıllara dayanıyor. Medyanın güçlenmesi, sosyal medyanın yükselişi çok sesliliği bir adım öteye taşıdı. Artık milletvekili de, Vali de, Belediye başkanı da kentin geleceği üzerine konuşabiliyor. Fikir ayrılıkları olsa da tartışma zemini var.
Son dönemdeki su kesintileri meselesi bunun en güncel örneği.
Kim suçlu, neden kesintiler yaşanıyor, Uludağ’ın kaynakları ne durumda derken herkes kendi görüşünü açıkça paylaştı. Vatandaş da sorguladı, çözüm önerilerini dile getirdi.
Bursa Ovası’nın yıllarca talan edilmesi, Uludağ’ın turizm adı altında birkaç işletmeciye teslim edilmesi, sıcak suların tekelleşmesi, kaçak yapılara tapu dağıtılması ve kaçak sondajlar, Uludağ’dan gelen pınarların özel şu firmalarına kiralanması bugünleri hazırladı.
Ama artık farklı bir dönem var:
Susmak yerine konuşan, çözüm arayan bir Bursa.
Belediyesinden iktidar temsilcilerine, sivil toplumundan iş dünyasına herkes elini taşın altına koyuyor. DSİ devrede, yerel yönetim bilgilendirme yapıyor. En önemlisi, şehir artık meselelerini sahipleniyor.
Bu, geçmişte çokta olmayan bir bilinçtir.
O yüzden diyorum ki;
Bursa konuşmalı.
Çünkü suskunluk Bursa’ya yakışmaz.
Ve konuşan Bursa, daima kazanan Bursa’dır.