SON DAKİKA
Hava Durumu

Depremi değil,dersleri unutuyoruz...

Yazının Giriş Tarihi: 09.11.2025 11:52
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.11.2025 11:54

Balıkesir Sındırgı’da 27 Ekim’de meydana gelen 6.1 büyüklüğündeki depremin ardından bölgede artçı sarsıntılar durmak bilmiyor. Adeta bir deprem fırtınası yaşanıyor. Bu sarsıntılar çevre illerde, özellikle de Bursa’da sık sık hissediliyor ve bize yıllardır sorduğumuz o soruyu yeniden hatırlatıyor:

Bursa olası bir depreme hazır mı?

Bu soruyu her defasında soruyoruz ama karşılığında “evet, hazırız” diyebileceğimiz somut bir tablo ortada yok. Ülke olarak unutmaya çok meyilliyiz. Yaşadığımız acıları, kaybettiğimiz insanları, enkaz altında günlerce umutla bekleyenleri, parçalanan aileleri, küçücük yaşta yetim kalan çocukları ve bir gecede yok olan mahalleleri unutuyoruz. Hafızamız, acılarla sınırlı bir süre yanıyor, sonra sönüyor.

Oysa 17 Ağustos 1999’da saat 03.02’de yaşanan Gölcük merkezli 7.4’lük depremin üzerinden 24 yıl geçti ama etkileri hâlâ taze olmalıydı. Resmi rakamlara göre 133 bin bina yıkıldı, 17 bin 480 insan hayatını kaybetti. Ardından 2003 Bingöl, 2004 Doğubayazıt, 2010 Elazığ, 2011 Van derken, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremde 53 binden fazla insanı yitirdik, 11 il yıkıldı, 13 milyon kişi doğrudan etkilendi.

Oysa o dönemlerde ekranlardan, sosyal medyadan bir an olsun gözümüzü afet haberlerinden ayırmadık. Üzüldük, öfkelendik, tartıştık. Sonra hayat yine kendi akışında bizi içine çekti. Afetler, yalnızca yaşandıkları bölgenin sorunuymuş gibi özelimize döndük. Kısacası unuttuk.

Gecen hafta Şirin medya bünyesinde faaliyet gösteren radyoların ortak canlı yayın programında Hasan Şirin'le birlikte Jeoloji Mühendisi Aysun Aykan’la depremleri konuştuk. Söyledikleri hem anlamlıydı hem de düşündürücüydü.

Bursa’nın içinden geçen aktif fay hatları üzerinde yapılaşmaya kesinlikle izin verilmemesi gerektiğini vurguladı. Zemin etütlerinin ve yapı kontrolünün hayati önem taşıdığını söyledi.

Uzmanların daha önce yaptığı uyarılara göre olası bir Bursa depreminde 1 milyon kişi doğrudan etkilenebilir. Bu tablo bile “tedbir” kelimesinin altını defalarca çizmeye yeter.

Ancak bugün gelinen noktaya baktığımızda, yapılan çalışmaların büyük bölümünü yalnızca medyatik bir refleks olarak tanımlamak mümkün. Büyük olsun, küçük olsun her afetin ardından aynı döngüyü yaşıyoruz: Bir süre konuşuyoruz, tartışıyoruz, üzülüyoruz, sonra gündem değişiyor ve unutuyoruz. Gölcük’ten bu yana yaşadıklarımızın bir televizyon dizisi kadar bile uzun etkisi olmuyor.

Belki de tartışılması gereken asıl soru şu: Afetleri unutmalı mıyız, unutmamalı mıyız?

Elbette acıları bir çuvala koyup ömür boyu omzumuzda taşımak mümkün değil. İnsan zamanla yorulur, tükenir. Ama problem acıları unutmamız değil; acıların bize öğretmesi gereken dersleri de unutmamız. İnsan, sosyal bir varlık olarak kendine, çevresine ve doğaya yabancılaşmamalı. Ne yazık ki bugün tam da bu yabancılaşmanın zirvesindeyiz. Çevremize, yaşananlara, hatta gelecekte yaşanacak felaketlere karşı kayıtsızız.

Bursa’da çürük binalar hâlâ insanların yaşam alanı olmaya devam ediyor. Olası bir afette koordinasyon sağlanabilecek mi, bunun bir garantisi yok. Temel afet bilinci eğitimi toplumun ne kadarına gerçekten ulaşıyor belli değil.

Son söz olarak şunu söylemek gerekiyor:

Biz sadece unutkan değiliz, ders de almıyoruz. Depreme hazır değiliz. Bursa da hazır değil. Vatandaşın günlük yaşamında afetlerin de bir karşılığı yok.

Gerisini siz düşünün.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.