Aradan yıllar geçmesine rağmen mütedeyyin kesime karşı yapılan 28 Şubat darbesinin psikolojik tesiri bugün hala devam ediyor. “İrtica geliyor” fikrini içselleştiren sözde aydınların başını çektiği bir grubun bunu topluma inandırmaya çalışması sonucu “yaşananlarla birlikte” oluşan travmanın etkisi  hala geçmiş değil..

O dönemin en kötü armağanları arasında yer alan “aşağılık kompleksi” aradan yıllar geçmesine rağmen nerdeyse kurumsal hale gelmiş.20 yıllık Ak Parti iktidarına rağmen,sol takım bugün bile zihinlere yerleştirdiği “Aman ha” anlayışının meyvelerini toplamaya devam ediyor.Bakmayın onların yakınmalarına.Onlar ellerindeki argümanları o kadar iyi kullanıyorlar ki İtibarlarına itibar katıyor…Bir taraftan da ceplerini dolduruyor..

Avrupalı Gavurlara benzemeden aydın olunamayacağını topluma inandırmaya çalışan o dönemki zihniyetin kırıntıları bugün bile at oynattığı memlekette yerli ve milli düşünceyi savunanları görmezden geliyor.Her ne kadar “Dövülen dövene meylederse de” bahsettiğim kesimin durumu ötesinde bir yer..

Bursa eksenin de bile muhafazakar kesimin sol cenaha karşı komplekslerine bakıldığında, ki bu düpedüz “aşağılık kompleksi” ilginç fotoğraflar ortaya çıkıyor.Şimdilik kısır tartışmalardan uzak polemiklere girmenin doğru olmadığını düşündüğünden şu kurum,bu kurum yada şu kişi bu kişi şeklinde isim nakletmenin kimseye bir faydası olacağını düşünmüyorum.

Oysa siyasette kartlar yeniden karılıyor..Gücü hala elinde bulunduran Ak Parti-MHP-BBP yani Cumhur ittifakını oluşturan milliyetçi-muhafazakarların kendilerinden olanları görmezden gelmesi, hatta sol-Kemalistlere karşı hala “ezik” bir tavır içinde bulunmalarını kimin izah edeceğini gerçekten merak ediyorum..

Maalesef, mütedeyyin kesimin içinde bulunduğu siyaset dünyasında bu ezikliği yaşayan çokça siyasetçiye şahit olduk.Hatta konuşurken bile nasıl iki büklüm olduklarını, konuşulan her kelimeyi emme basma tulumbası gibi başını sallayarak adeta bir noter edasıyla onayladıklarını gördü bu gözler..

Şunu ifade etmek istiyorum..

2023’ün Haziran ayında yapılacak seçimlerde “Ben Ak Partiye kesinlikle oy vermem” diyerek acımasızca eleştirenlerin kendi mahallelerinden görmediği itibarın kat be katını Ak Parti iktidarında görmeye devam ettiği dönemlerden geçiyoruz. Esasen önemli olan söz konusu kesimin itibar görüp görmemesinden çok, bir  “öcü” gibi görülen kesimin ayaklarının üstüne kalkmasına rağmen “ ezik” yaşamaya devam etmesi dikkatlerden kaçmıyor.

Aman ha…Kimse ötekileştirmek gibi bir arzu içinde olduğumuzu düşünmesin. Bir olguya dikkat çekmek,avuçlarının içi patlayacak kadar gezicilere alkış tutan zihniyetin karşısında muhafazakar bürokratların,danışmanların süklüm püklüm olması hatta alan açmaya çalışması irdelenmesi gereken bir durum..

Zannedilmesin ki görünmüyor..Tebessüm ederek izleniyor..

Burada herkese tü-ka-ka yapıp muhafazakar kesim içine dönsün,dünya irtibatını kessin gibi anlayıştan bahsetmiyoruz.Nankör olmayan,vicdan sahibi ideolojisinin esiri olmayan, bu memleketin menfaatleri için bulunduğu konumda omuz veren,manevi değerlerimize ve ülkenin kurucu değerlerine dil uzatmayan,Türk Bayrağının gölgesinde serinlemek isteyen herkesle ortak zeminde hareket edilebilir..Bu Başka bir şey..

Tam tersi bir durum içinde hareket eden her kim olursa olsun bir dostun ifadesiyle “Baş üstünde taşımak baştaki boşluğun içteki kompleksin bir sonucudur.” Bu tavır İnançlı bir insanın izzetine hakarettir. Ezik bir ruh hali içinde sol cenaha şirin görünme çabası da neyin nesi..

Allahın “Habibim “ yani “Sevgilim” dediği  inançlı bir insan tavır koyabilmeli…Oysa hikayeler unutturuluyor. 28 şubatta,gezi kalkışmasında 15 Temmuz’da ortak zeminler ortadan kaldırılmaya çalışılmadı mı?

Kimse muhafazakar kesime  “kavgaya girilsin” gibi bir anlayış içinde değil. Komplekse girilmesin. Oturdukları mahalleden rahatsız olup taşınanların komplesi altına eğilip-bükülmesin…Dik dursun dikkk

Var mı itirazı olan…?