Türkiye’nin stratejik konumu, tarihi ve coğrafi özellikleri, her zaman uluslararası güçlerin ilgi odağı olmuştur. Bu durum, istihbarat örgütleri ve diplomatik misyonların Türkiye üzerindeki faaliyetlerini artırmış, özellikle fahri konsoloslar gibi diplomatik aktörlerin rolleri sorgulanır hale gelmiştir.
Bugün ülkemizde yaşayan bir çok vatansever, fahri konsolosların çalışma biçimlerini ve bu kişilerin hangi amaçlara hizmet ettiğini benim gibi merak etmektedir.
Bana ulaşan bazı bilgi ve belgelere dayanarak kapsama alanımıza giren,fahri konsoloslukların işleyişi, yabancı vakıflar ve medya kuruluşları üzerinden gerçekleşen etki faaliyetleri ve bunların ulusal güvenlik açısından yeniden değerlendirilmesinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu.
Bakın;
Fahri konsolosluklar, bir ülkenin, diplomatik temsilcilik açamayacağı veya açmak istemediği bölgelerde görev yapan, temsilci konumundaki şahıslardır. Genellikle ilgili ülke ile ilişkisi bulunan, güvenilir kabul edilen ve o ülkelerin Cumhurbaşkanlarının onayıyla atanmış kişilerden seçilir.
Ancak fahri konsoloslar, klasik anlamda konsoloslar gibi resmi dokunulmazlık haklarına sahip değildir ve herhangi bir maaş almazlar. Viyana Sözleşmesi'nin 24 Nisan 1963 tarihli Konsolosluk İlişkileri Hakkında Anlaşması’na göre, fahri konsolosların binaları ve belgeleri dokunulmazdır; bu durum onları ayrıcalıklı kılmaktadır.
Türkiye’de yaklaşık 300, Bursa’da ise 26 fahri konsolosun bulunduğu bilinmektedir. Bu kişiler, bağlı bulundukları ülkelerin çıkarlarını koruma ve temsil etme görevlerini üstlenirler. Örneğin, Fransa’nın Bursa Fahri Konsolosu olan Mehmet H. Erbak, yaklaşık 20 yıl boyunca bu görevi yürütmüş ve ardından bu görev oğluna devredilmiştir. Burada dikkat çekmek istediğim konu ise bir tören sırasında Fransa İstanbul konsolosu hanım fendinin Mehmet Erbak’a “Ülkemize 20 yıl hizmet ettin” diyerek ard arda teşekkür etmesi. Bursalı bir iş insanına övgüler yağdıran o hanıma bakıyoruz gelinen noktada Fransız dış istihbarat DGSE’ de yönetici konumunda görev yaptığı ifade ediliyor.
Merak bu ya, merakla bekleyen insanlar adında soruyorum;
Görevleri ücretli olmamasına rağmen, bu kişilerin yabancı ülkelere nasıl hizmet ettiği sorusuna birileri çıkıp açık gönüllükle cevap vermelidir. Mehmet Erbak’ın kendi şirketlerine EBRD gibi finans kuruluşlarından kendisine kredi sağlayıp sağlamadığından çok Türkiye gibi jeopolitik öneme sahip bir ülkede, yabancı ülkelerin fahri konsoloslar aracılığıyla faaliyet göstermesi dikkatle incelenmesi gereken bir durum olarak karşımıza çıkıyor.
Fahri konsoloslar, temsil ettikleri ülkeler adına ekonomik, kültürel ve siyasi faaliyetlerde bulunabilirler. Ancak bu noktada iki kritik soru ortaya çıkar:
Fahri konsoloslar gerçekten yalnızca temsil ettikleri ülkenin resmi çıkarlarına mı hizmet ederler?
Diğer bir soru ise Yabancı istihbarat birimleri veya ülkeler tarafından dolaylı yollarla finanse edilip edilmedikleri nasıl tespit edilir?
Son yıllarda, yabancı vakıflar ve medya kuruluşları üzerinden Türkiye’de yürütülen etki operasyonları gündeme geldi. (Çokça da tartışıldı. Bir kısmı da deşifre edildi.)
Bu vakıfların, “Bazı medya kuruluşlarını ve gazetecileri fonladığı” iddiaları, ilgili yasaların değiştirilmesiyle daha sık tartışılır hale geldi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen yasa değişiklikleriyle, etki ajanlığı yeni bir suç olarak Türk Ceza Kanunu’na eklendi. Esasen bu düzenleme, yabancı güçlerin, bireyleri ve kurumları kendi ülkelerinin çıkarları doğrultusunda yönlendirmelerini engellemeyi hedefliyor.
Bir konuya daha açıklık getirelim;
Fahri konsoloslar, herhangi bir maaş almamalarına rağmen, temsil ettikleri ülkelere çeşitli şekillerde katkıda bulunmaktadırlar. Örneğin, ekonomik yatırımlara aracılık etmek, kültürel organizasyonlar düzenlemek veya akademik iş birliği projelerini koordine etmek gibi faaliyetler bu kapsamda yer alabilir. Ancak, bu faaliyetlerin sınırları belirsizdir ve denetimsiz kaldıkları takdirde riskler oluşturabilir:
Burada en önemli konu ise, Fahri konsolosların, bağlı bulundukları ülkeler adına istihbarat faaliyetleri yürütüp yürütmediği önemli bir güvenlik sorunudur. Özellikle Türkiye’nin stratejik bölgelerinde faaliyet gösteren fahri konsolosların, temsil ettikleri ülkelerin çıkarlarına hizmet ederken Türkiye’nin çıkarlarını zedeleyip zedelemediği dikkatle incelenmelidir.
Gelir kaynaklarının belirsiz olması, bu kişilerin yabancı ülkelerden dolaylı finansman alıp almadığını sorgulamayı gerektirir. Bu durum, ulusal güvenlik açısından bir tehdit oluşturabilir.
Daha fazla uzatmadan şunu ifade etmek istiyorum;
Bursa’da yada diğer şehirlerde faaliyet gösteren Fahri konsolosluklar, uluslararası diplomasi açısından önemli bir araç olsa da, Türkiye gibi stratejik bir ülkede bu yapının kötüye kullanım potansiyeli göz ardı edilmemelidir. Yabancı vakıflar, medya kuruluşları ve fahri konsolosluklar üzerinden yürütülen olası etki operasyonları, istihbarat birimleri ve devlet kurumları tarafından sıkı bir denetime tabi tutulabiliyor mu?
Önemli olanda bu..
Bu bakımdan, Fahri konsoloslukların faaliyet alanları daha net bir şekilde tanımlanmalı ve düzenlenmelidir.Bu kişilerin finansal kaynakları ve bağlı bulundukları ülkelerle ilişkileri düzenli olarak denetlenmelidir.Türkiye’de faaliyet gösteren tüm diplomatik misyonlar, yabancı etkisine karşı daha dikkatli bir şekilde izlenmelidir.
Türkiye’nin ulusal çıkarlarını koruyabilmesi, bu gibi sorulara açıklık getirilmesi ve gerektiğinde caydırıcı adımlar atılmasına bağlıdır. Fahri konsolosluk gibi yapılara yönelik kamuoyundaki şüpheleri gidermek adına şeffaf bir denetim mekanizması oluşturulması ülkemiz açısından hayati önem taşımaktadır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
Fahri Konsoloslar kime hizmet ediyor?
Türkiye’nin stratejik konumu, tarihi ve coğrafi özellikleri, her zaman uluslararası güçlerin ilgi odağı olmuştur. Bu durum, istihbarat örgütleri ve diplomatik misyonların Türkiye üzerindeki faaliyetlerini artırmış, özellikle fahri konsoloslar gibi diplomatik aktörlerin rolleri sorgulanır hale gelmiştir.
Bugün ülkemizde yaşayan bir çok vatansever, fahri konsolosların çalışma biçimlerini ve bu kişilerin hangi amaçlara hizmet ettiğini benim gibi merak etmektedir.
Bana ulaşan bazı bilgi ve belgelere dayanarak kapsama alanımıza giren,fahri konsoloslukların işleyişi, yabancı vakıflar ve medya kuruluşları üzerinden gerçekleşen etki faaliyetleri ve bunların ulusal güvenlik açısından yeniden değerlendirilmesinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu.
Bakın;
Fahri konsolosluklar, bir ülkenin, diplomatik temsilcilik açamayacağı veya açmak istemediği bölgelerde görev yapan, temsilci konumundaki şahıslardır. Genellikle ilgili ülke ile ilişkisi bulunan, güvenilir kabul edilen ve o ülkelerin Cumhurbaşkanlarının onayıyla atanmış kişilerden seçilir.
Ancak fahri konsoloslar, klasik anlamda konsoloslar gibi resmi dokunulmazlık haklarına sahip değildir ve herhangi bir maaş almazlar. Viyana Sözleşmesi'nin 24 Nisan 1963 tarihli Konsolosluk İlişkileri Hakkında Anlaşması’na göre, fahri konsolosların binaları ve belgeleri dokunulmazdır; bu durum onları ayrıcalıklı kılmaktadır.
Türkiye’de yaklaşık 300, Bursa’da ise 26 fahri konsolosun bulunduğu bilinmektedir. Bu kişiler, bağlı bulundukları ülkelerin çıkarlarını koruma ve temsil etme görevlerini üstlenirler. Örneğin, Fransa’nın Bursa Fahri Konsolosu olan Mehmet H. Erbak, yaklaşık 20 yıl boyunca bu görevi yürütmüş ve ardından bu görev oğluna devredilmiştir. Burada dikkat çekmek istediğim konu ise bir tören sırasında Fransa İstanbul konsolosu hanım fendinin Mehmet Erbak’a “Ülkemize 20 yıl hizmet ettin” diyerek ard arda teşekkür etmesi. Bursalı bir iş insanına övgüler yağdıran o hanıma bakıyoruz gelinen noktada Fransız dış istihbarat DGSE’ de yönetici konumunda görev yaptığı ifade ediliyor.
Merak bu ya, merakla bekleyen insanlar adında soruyorum;
Görevleri ücretli olmamasına rağmen, bu kişilerin yabancı ülkelere nasıl hizmet ettiği sorusuna birileri çıkıp açık gönüllükle cevap vermelidir. Mehmet Erbak’ın kendi şirketlerine EBRD gibi finans kuruluşlarından kendisine kredi sağlayıp sağlamadığından çok Türkiye gibi jeopolitik öneme sahip bir ülkede, yabancı ülkelerin fahri konsoloslar aracılığıyla faaliyet göstermesi dikkatle incelenmesi gereken bir durum olarak karşımıza çıkıyor.
Fahri konsoloslar, temsil ettikleri ülkeler adına ekonomik, kültürel ve siyasi faaliyetlerde bulunabilirler. Ancak bu noktada iki kritik soru ortaya çıkar:
Fahri konsoloslar gerçekten yalnızca temsil ettikleri ülkenin resmi çıkarlarına mı hizmet ederler?
Diğer bir soru ise Yabancı istihbarat birimleri veya ülkeler tarafından dolaylı yollarla finanse edilip edilmedikleri nasıl tespit edilir?
Son yıllarda, yabancı vakıflar ve medya kuruluşları üzerinden Türkiye’de yürütülen etki operasyonları gündeme geldi. (Çokça da tartışıldı. Bir kısmı da deşifre edildi.)
Bu vakıfların, “Bazı medya kuruluşlarını ve gazetecileri fonladığı” iddiaları, ilgili yasaların değiştirilmesiyle daha sık tartışılır hale geldi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen yasa değişiklikleriyle, etki ajanlığı yeni bir suç olarak Türk Ceza Kanunu’na eklendi. Esasen bu düzenleme, yabancı güçlerin, bireyleri ve kurumları kendi ülkelerinin çıkarları doğrultusunda yönlendirmelerini engellemeyi hedefliyor.
Bir konuya daha açıklık getirelim;
Fahri konsoloslar, herhangi bir maaş almamalarına rağmen, temsil ettikleri ülkelere çeşitli şekillerde katkıda bulunmaktadırlar. Örneğin, ekonomik yatırımlara aracılık etmek, kültürel organizasyonlar düzenlemek veya akademik iş birliği projelerini koordine etmek gibi faaliyetler bu kapsamda yer alabilir. Ancak, bu faaliyetlerin sınırları belirsizdir ve denetimsiz kaldıkları takdirde riskler oluşturabilir:
Burada en önemli konu ise, Fahri konsolosların, bağlı bulundukları ülkeler adına istihbarat faaliyetleri yürütüp yürütmediği önemli bir güvenlik sorunudur. Özellikle Türkiye’nin stratejik bölgelerinde faaliyet gösteren fahri konsolosların, temsil ettikleri ülkelerin çıkarlarına hizmet ederken Türkiye’nin çıkarlarını zedeleyip zedelemediği dikkatle incelenmelidir.
Gelir kaynaklarının belirsiz olması, bu kişilerin yabancı ülkelerden dolaylı finansman alıp almadığını sorgulamayı gerektirir. Bu durum, ulusal güvenlik açısından bir tehdit oluşturabilir.
Daha fazla uzatmadan şunu ifade etmek istiyorum;
Bursa’da yada diğer şehirlerde faaliyet gösteren Fahri konsolosluklar, uluslararası diplomasi açısından önemli bir araç olsa da, Türkiye gibi stratejik bir ülkede bu yapının kötüye kullanım potansiyeli göz ardı edilmemelidir. Yabancı vakıflar, medya kuruluşları ve fahri konsolosluklar üzerinden yürütülen olası etki operasyonları, istihbarat birimleri ve devlet kurumları tarafından sıkı bir denetime tabi tutulabiliyor mu?
Önemli olanda bu..
Bu bakımdan, Fahri konsoloslukların faaliyet alanları daha net bir şekilde tanımlanmalı ve düzenlenmelidir.Bu kişilerin finansal kaynakları ve bağlı bulundukları ülkelerle ilişkileri düzenli olarak denetlenmelidir.Türkiye’de faaliyet gösteren tüm diplomatik misyonlar, yabancı etkisine karşı daha dikkatli bir şekilde izlenmelidir.
Türkiye’nin ulusal çıkarlarını koruyabilmesi, bu gibi sorulara açıklık getirilmesi ve gerektiğinde caydırıcı adımlar atılmasına bağlıdır. Fahri konsolosluk gibi yapılara yönelik kamuoyundaki şüpheleri gidermek adına şeffaf bir denetim mekanizması oluşturulması ülkemiz açısından hayati önem taşımaktadır.