Her bireyin yaşadığı topluma bir katkı sunma isteği, insanlık tarihinin en güçlü dinamiklerinden biridir. Toplumlar, üretken bireylerin ortaya koyduğu eserlerle şekillenmiş ve ileri taşınmıştır.
Ancak bu üretkenlik sadece bireysel çabayla sınırlı kalmamalı; ortak bir bilinçle toplumsal kalkınmayı hedeflemelidir. Üretmek, var olanı yeni bir forma dönüştürme sürecidir; bu süreç sadece maddi bir ürün yaratmayı değil, aynı zamanda manevi ve kültürel bir değer ortaya koymayı da kapsar.
Ülkemizde, tarihten bugüne yaratıcı ve üretken bireyler her zaman iz bırakmıştır.
Bakın;
Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde yapılan kurtuluş savaşıyla ulusal bağımsızlık fikri somut bir gerçeğe dönüştürmüştür. Aynı şekilde Mimar Sinan'ın eserleri, sadece birer mimari yapı değil, aynı zamanda medeniyetimizin estetik ve teknik gücünü dünyaya anlatan birer şaheserdir.
Mevlana'nın sevgi ve hoşgörü mesajları, insanlığın manevi yolculuğuna ışık tutmuştur. Bu kişiliklerin ortak özelliği, var olanı dönüştürerek gelecek nesillere rehberlik etmeleridir.
Esasen şunu ifade etmek istiyorum;
Bu üretkenliği destekleyen bir toplumsal zihniyete sahip olmak da hayati öneme sahiptir. Bugün, pek çok meselede olduğu gibi üretken bireylere yeterince alan tanımamak, onların önünü kesmek veya sırf muhalefet etmek adına çözümsüzlüğü körüklemek ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Özellikle uluslararası meselelerde, bireysel ve toplumsal akıl yürütme eksikliği, bizi kısa vadeli tepkilere sürükleyebilir. Suriye meselesi buna iyi bir örnektir.
Türkiye, yıllarca mülteci sorunuyla mücadele ederken, insani bir misyon üstlenmiş ve bu süreçte büyük fedakârlıklar yapmıştır. Dolayısıyla bugün gelinen noktada, bu politikaların meyve vermeye başladığını görüyoruz. Türk bayrağının Suriye’de yeniden dalgalanması ve geri dönüş projelerinin hayata geçirilmesi, devlet aklının uzun vadeli hedeflerini ortaya koyması açısından önemini ortaya koymaktadır.
Tüm bu gelişmeler ışığında bakıldığında içeride birlik ve beraberliğin önemi de giderek artmaktadır. İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği zulümler veya özgürleşen Suriye'de ortaya çıkan insanlık dışı uygulamalar, dünyayı daha karmaşık ve çatışmalı bir hale getirmektedir. Bu noktada, toplumsal dayanışmayı artırmak ve siyasi çıkarları bir kenara bırakarak ortak değerler etrafında birleşmek hayati bir gereklilik haline gelmiştir.
Hemen hemen herkes bilir Tilki ile keklik hikayesini. Dikkatsizliğin ve rehavetin nasıl büyük sonuçlar doğurabileceğini bizlere hatırlatır. Düşmanı uyurken gözlerini kapatanlar, yalnızca kendilerine değil, ait oldukları topluma da zarar verir. Bu yüzden, bireysel ve toplumsal bilinçle hareket etmek, her zamankinden daha önemli bir sorumluluk haline gelmiştir.
Unutmayalım, başka Türkiye yok. Ülkemiz ve insanlık için üretmeye, çalışmaya ve birlikte mücadele etmeye devam etmeliyiz. Bu, yalnızca bugünün değil, yarınların da inşasıdır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
Geleceğe yön verenler unutulur mu?
Her bireyin yaşadığı topluma bir katkı sunma isteği, insanlık tarihinin en güçlü dinamiklerinden biridir. Toplumlar, üretken bireylerin ortaya koyduğu eserlerle şekillenmiş ve ileri taşınmıştır.
Ancak bu üretkenlik sadece bireysel çabayla sınırlı kalmamalı; ortak bir bilinçle toplumsal kalkınmayı hedeflemelidir. Üretmek, var olanı yeni bir forma dönüştürme sürecidir; bu süreç sadece maddi bir ürün yaratmayı değil, aynı zamanda manevi ve kültürel bir değer ortaya koymayı da kapsar.
Ülkemizde, tarihten bugüne yaratıcı ve üretken bireyler her zaman iz bırakmıştır.
Bakın;
Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde yapılan kurtuluş savaşıyla ulusal bağımsızlık fikri somut bir gerçeğe dönüştürmüştür. Aynı şekilde Mimar Sinan'ın eserleri, sadece birer mimari yapı değil, aynı zamanda medeniyetimizin estetik ve teknik gücünü dünyaya anlatan birer şaheserdir.
Mevlana'nın sevgi ve hoşgörü mesajları, insanlığın manevi yolculuğuna ışık tutmuştur. Bu kişiliklerin ortak özelliği, var olanı dönüştürerek gelecek nesillere rehberlik etmeleridir.
Esasen şunu ifade etmek istiyorum;
Bu üretkenliği destekleyen bir toplumsal zihniyete sahip olmak da hayati öneme sahiptir. Bugün, pek çok meselede olduğu gibi üretken bireylere yeterince alan tanımamak, onların önünü kesmek veya sırf muhalefet etmek adına çözümsüzlüğü körüklemek ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Özellikle uluslararası meselelerde, bireysel ve toplumsal akıl yürütme eksikliği, bizi kısa vadeli tepkilere sürükleyebilir. Suriye meselesi buna iyi bir örnektir.
Türkiye, yıllarca mülteci sorunuyla mücadele ederken, insani bir misyon üstlenmiş ve bu süreçte büyük fedakârlıklar yapmıştır. Dolayısıyla bugün gelinen noktada, bu politikaların meyve vermeye başladığını görüyoruz. Türk bayrağının Suriye’de yeniden dalgalanması ve geri dönüş projelerinin hayata geçirilmesi, devlet aklının uzun vadeli hedeflerini ortaya koyması açısından önemini ortaya koymaktadır.
Tüm bu gelişmeler ışığında bakıldığında içeride birlik ve beraberliğin önemi de giderek artmaktadır. İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği zulümler veya özgürleşen Suriye'de ortaya çıkan insanlık dışı uygulamalar, dünyayı daha karmaşık ve çatışmalı bir hale getirmektedir. Bu noktada, toplumsal dayanışmayı artırmak ve siyasi çıkarları bir kenara bırakarak ortak değerler etrafında birleşmek hayati bir gereklilik haline gelmiştir.
Hemen hemen herkes bilir Tilki ile keklik hikayesini. Dikkatsizliğin ve rehavetin nasıl büyük sonuçlar doğurabileceğini bizlere hatırlatır. Düşmanı uyurken gözlerini kapatanlar, yalnızca kendilerine değil, ait oldukları topluma da zarar verir. Bu yüzden, bireysel ve toplumsal bilinçle hareket etmek, her zamankinden daha önemli bir sorumluluk haline gelmiştir.
Unutmayalım, başka Türkiye yok. Ülkemiz ve insanlık için üretmeye, çalışmaya ve birlikte mücadele etmeye devam etmeliyiz. Bu, yalnızca bugünün değil, yarınların da inşasıdır.
Fazla söze ne hacet..