Yoz ve bağnaz düşüncelerden kurtularak, bu kentte hayallerin yetim kalmasına fırsat verilmemeli. Bu nedenle güzellikleri paylaşmak kadar içimizi acıtan reel manzara karşısında çirkinliklerin teşhiri de toplumsal huzurumuz için önemlidir diye düşünenlerdenim.
Esasen, ahlakın darmadağın edildiği, siyasetin akıl ve vicdan tanımayan yüzünün azmanlaştığı, sahte dostluklar ve iğrenç kahpelikler ardına saklanmış kent hayatının, geliştirilmeye ve güzelleştirmeye dönük hiçbir sağlam yapısı olamaz!
Tam tersine böyle bir kent hayatında, tercih niteliksizliğin gölgesinde barınırsa, “İnsanı ve dini ajitasyonu” kuvvetli kurnaz birileri çıkar, saf insanların aklına ve geleceğine ipotek koyar; hakkaniyetin, kültür ve sanatın gelişmesi bir yana, bu sefer o kentte tek büyüyen daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi “Göbek” olur!
İşte Bursa için kaygım budur!
Kurumaya başlayan damarlarımızdan asaletimizin en açık göstergesi olan kan yerine paranın ve çirkin maddi ilişkilerin akması, bir kent hayatını nerelere götüreceğini tartışmaya bile gerek yok.
Artık Bursa tam bir şehir olmanın gereklerini yerine getirerek, büyüyememenin sancılarına rağmen, nitelikli bir yapıyı bize öğütleyen beyinlerine inanmak ve güvenmek durumundadır.
Benim bildiğim kadarıyla toplumların hayatında büyümek ve gelişmek hep ileriye doğrudur; İstikamet hep daha çağdaş bir kalkınmışlığa doğrudur. Ama ne yazık ki Bursa istikrarlı büyüyememenin sancıları içinde kıvranıp duruyor.
Doğanbey örneği ortada..
Rahmetli Hikmet Şahin Kent meydanını yaptırdığında Bursa’da kızılca kıyamet kopmuştu. “Uludağ’ın önü kesildi. Son iki kat mutlaka yıkılmalıdır” serzenişleri hala kulaklarımızda.
Şimdi ise İstanbul yolundan gelenler Uludağ’ı hiç göremiyor.1400 konut olarak planlanan Doğanbey nasıl oldu da 2800 konuta çıktı. Aradan yıllar geçti hala tartışılıyor.
Çünkü; Doğanbey’de yükselen dev binaların Uludağ’da gelen rüzgarı tamamen kestiğinden,binalar arasında hava koridorları bırakılmadığından Sakarya,Ulu mahalle ve Gazcılar ’da özellikle yaz aylarında sivrisinekler insanları tehdit eder hale geldi.
Şunu ifade etmek istiyorum;
Kendi istek ve egoları doğrultusunda istemeden kent hayatını sevimsizleştiren kent insanını mutsuz edenler, Doğanbey’de yükselen binalarla birlikte Bursa’nın kimyasını da bozmuşlardır. İzmir yolunda ikinci bir Doğanbey rezaleti yaşanmasın. (Buraya bir kez daha not olarak düşelim.)
Bakın;
Yeşil Bursa bugüne kadar birçok şeyini kaybetme noktasına gelmiştir. Kayıp günlerin ardından bu kent kendi yağıyla kavrulan bir pozisyonda yılların akışına direnmeye çalışmıştır.
Tarım arazileri yok edilmiş, Kaçak inşaatlarla mahalleler oluşmuş, Turizm cenneti Uludağ yerinde saymaya devam ediyor. Binlerce metre derinliklere vurulan kaçak sondaj kuyuları Ovanın kanın emerek tarımı bitme noktasına getirmiştir. Kaplıca suları yine Osmanlı döneminde kalan kullanım hakkı nedeniyle birilerinin emrine verilmiş.
Beklenen ise alınacak radikal kararlarla Bursa’nın sağlıklı büyüyebilmesinin önünü açmaktır. Uludağ Alan Başkanlığı kurulmuş icraat bekleniyor. Bursa’nın yeniden termal merkezi olması yönünde hangi adımlar atılacak.6 Şubat büyük felaketin yıldönümü. Ders aldık mı?
Bursa’da yaşayan insanların aklının, gözünün ve gönlünün estetiğini ve zarafetini bozan olumsuzluklar ortadan kaldırılsın ki, Bursa bir nebzede olsa nefes alabilsin...
Yani her dönem bala konan sinekler uzaklaştırılsın. Bu şehirde Ranta kapı aralanırsa Bursa yerine göbekler büyür.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
“Göbekler” değil, Bursa büyüsün
Yoz ve bağnaz düşüncelerden kurtularak, bu kentte hayallerin yetim kalmasına fırsat verilmemeli. Bu nedenle güzellikleri paylaşmak kadar içimizi acıtan reel manzara karşısında çirkinliklerin teşhiri de toplumsal huzurumuz için önemlidir diye düşünenlerdenim.
Esasen, ahlakın darmadağın edildiği, siyasetin akıl ve vicdan tanımayan yüzünün azmanlaştığı, sahte dostluklar ve iğrenç kahpelikler ardına saklanmış kent hayatının, geliştirilmeye ve güzelleştirmeye dönük hiçbir sağlam yapısı olamaz!
Tam tersine böyle bir kent hayatında, tercih niteliksizliğin gölgesinde barınırsa, “İnsanı ve dini ajitasyonu” kuvvetli kurnaz birileri çıkar, saf insanların aklına ve geleceğine ipotek koyar; hakkaniyetin, kültür ve sanatın gelişmesi bir yana, bu sefer o kentte tek büyüyen daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi “Göbek” olur!
İşte Bursa için kaygım budur!
Kurumaya başlayan damarlarımızdan asaletimizin en açık göstergesi olan kan yerine paranın ve çirkin maddi ilişkilerin akması, bir kent hayatını nerelere götüreceğini tartışmaya bile gerek yok.
Artık Bursa tam bir şehir olmanın gereklerini yerine getirerek, büyüyememenin sancılarına rağmen, nitelikli bir yapıyı bize öğütleyen beyinlerine inanmak ve güvenmek durumundadır.
Benim bildiğim kadarıyla toplumların hayatında büyümek ve gelişmek hep ileriye doğrudur; İstikamet hep daha çağdaş bir kalkınmışlığa doğrudur. Ama ne yazık ki Bursa istikrarlı büyüyememenin sancıları içinde kıvranıp duruyor.
Doğanbey örneği ortada..
Rahmetli Hikmet Şahin Kent meydanını yaptırdığında Bursa’da kızılca kıyamet kopmuştu. “Uludağ’ın önü kesildi. Son iki kat mutlaka yıkılmalıdır” serzenişleri hala kulaklarımızda.
Şimdi ise İstanbul yolundan gelenler Uludağ’ı hiç göremiyor.1400 konut olarak planlanan Doğanbey nasıl oldu da 2800 konuta çıktı. Aradan yıllar geçti hala tartışılıyor.
Çünkü; Doğanbey’de yükselen dev binaların Uludağ’da gelen rüzgarı tamamen kestiğinden,binalar arasında hava koridorları bırakılmadığından Sakarya,Ulu mahalle ve Gazcılar ’da özellikle yaz aylarında sivrisinekler insanları tehdit eder hale geldi.
Şunu ifade etmek istiyorum;
Kendi istek ve egoları doğrultusunda istemeden kent hayatını sevimsizleştiren kent insanını mutsuz edenler, Doğanbey’de yükselen binalarla birlikte Bursa’nın kimyasını da bozmuşlardır. İzmir yolunda ikinci bir Doğanbey rezaleti yaşanmasın. (Buraya bir kez daha not olarak düşelim.)
Bakın;
Yeşil Bursa bugüne kadar birçok şeyini kaybetme noktasına gelmiştir. Kayıp günlerin ardından bu kent kendi yağıyla kavrulan bir pozisyonda yılların akışına direnmeye çalışmıştır.
Tarım arazileri yok edilmiş, Kaçak inşaatlarla mahalleler oluşmuş, Turizm cenneti Uludağ yerinde saymaya devam ediyor. Binlerce metre derinliklere vurulan kaçak sondaj kuyuları Ovanın kanın emerek tarımı bitme noktasına getirmiştir. Kaplıca suları yine Osmanlı döneminde kalan kullanım hakkı nedeniyle birilerinin emrine verilmiş.
Beklenen ise alınacak radikal kararlarla Bursa’nın sağlıklı büyüyebilmesinin önünü açmaktır. Uludağ Alan Başkanlığı kurulmuş icraat bekleniyor. Bursa’nın yeniden termal merkezi olması yönünde hangi adımlar atılacak.6 Şubat büyük felaketin yıldönümü. Ders aldık mı?
Bursa’da yaşayan insanların aklının, gözünün ve gönlünün estetiğini ve zarafetini bozan olumsuzluklar ortadan kaldırılsın ki, Bursa bir nebzede olsa nefes alabilsin...
Yani her dönem bala konan sinekler uzaklaştırılsın. Bu şehirde Ranta kapı aralanırsa Bursa yerine göbekler büyür.
Öyle değil mi?