Bu hayatta her şeyin bir karşılığı vardır,olmalıdır da.Zaten her şey de zıddıyla muktedir sayılır.Gece-gündüz,İyi-kötü,Güzel-Çirkin gibi sıralamak mümkün. Karşılığı olmayan hiçbir şeyin anlam ifade etmeyeceği de ortadadır.
Ortada bir ateş varsa, mutlaka onun söndürücüsü de vardır. Alev yükseliyorsa su at, zehire panzehirle karşı koy,kadere sabırla cevap ver,ve gözden ırak oluşla set çek!
Ama,kadına nefret,yada şiddet ateşini hangi ilaç söndürebilir?
Son günlerde yine TV kanallarında Sosyal Medyada sıkça karşılaşmaya başladık. Adam diye ortalıkta dolaşan birileri hala içinde nefret besliyor. Hayatını paylaştığı kadına şiddet uyguluyor. Kendinden fiziki olarak güçsüz hanımı dövüyor,sövüyor,bıçaklıyor,yaralıyor yada öldürebiliyor.
Uzun zamandır yazmak istediğim bir konudur.
Kadına karşı şiddet haberlerinin ekranlarda yer alması, İktidarı da harekete geçirmiş olacak ki, hukuki düzenlemeler kusursuz uygulanarak önlem alınmaya çalışılıyor.
Cadde ve sokaklar utanmadan sıkılmadan eşine yada nişanlısına şiddet uygulayan gözü dönmüşler, tutuklanıp cezaevine konuluyor.
Şunu ifade etmek istiyorum;
Kadına şiddeti ahlaksızlık olarak değerlendirsek de, kullandığımız ifadeler hafif kalır.
Düşünebiliyor musunuz, bir kız çocuğunuz oluyor. El bebek gül bebek büyütüyorsunuz, tüm imkanlarınızı “kız çocuğudur” diye seferber ediyorsunuz. Belli bir yaşa geldikten sonra yuva kursun diye belki de hiç tanımadığınız, üzerinde gram emeği olmayan birisiyle evlendiriyorsun…
Sonra büyük umutlarla gelin ettiğiniz kız çocuğu evlendiği kişi tarafından şiddete uğruyor.Üzerinde hiç emeği olmayan bir insan tarafından darp ediliyor..Hatta bir adım öteye gidilip katlediliyor.
İfade ettiğim gibi bunun adı, ahlaksızlık değil, düpe düz şerefsizliktir, alçaklıktır.
Peki, bu adam kırıntılarına kim dur diyecek?
Devlet her ne kadar, tedbir almaya çalışsa da,yakalanarak gözaltına alınan bu insan müsveddeleri bir süre sonra serbest kalıyor.Yasalardaki boşluklardan sonuna kadar yararlanıyorlar…
Bu konuda radikal önlemlerin artırılması lazım. Toplum olarak da birey olarak da herkes üzerine düşen görevi yerine getirmeli. Bugün toplumsal bir yaradır “kadına şiddet”
Bakın;
Dünya hayatında her şey bir denge üzerine kurulmuş ise,olup biteni anlamanın bir yolu da dengeyi sağlamaktan geçer.Neden tezatlar üzerine bina edilmiştir bu gerçekler.
Sıcağın karşılığı soğuksa, yazın karşılığı kış ise, güzelin karşılığı çirkinse, suçun da bir karşılığı olmalı. Bunu da kocaman harflerle yazalım ceza yetmez AĞIR CEZA…
Hayatımızda ne varsa onu kaybettiğimiz zaman değerini anlarız. Acaba kaybettiklerimiz kazandıklarımızdan daha mı değersiz?
Her şey olması gerektiği yerde bir anlam taşır. Hayatını kendi hayatıyla birleştiren bir insanı,gözünü kırpmadan paspas yapanlara karşı önlemler daha da arttırılmalı.
Gereği ne ise yapılmalı…
Bırakın birileri gibi “kadın dövülür” safsatasını. Kadın üzerinden insanı yaratan Allah bile buna razı olmazken, hangi ayet,hangi hadisle açıklanıyor kadına şiddet.
Hemen, önleyici kanunlar çıkarılarak cezalar arttırılmazsa, zaman bir su gibi akıp gittiğinde hayatımızda “Keşkelerden” başka hiçbir şey kalmaz elimizde…
Kin ve nefreti ancak eğitimle yok edebiliriz diye düşünüyordum.
Olmuyor, olmuyor…
Görünen o ki,tek çözüm şimdilik;Kadına şiddet suçuna ceza artırımı…
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
Kadına şiddet Ahlaksızlıktır…
Bu hayatta her şeyin bir karşılığı vardır,olmalıdır da.Zaten her şey de zıddıyla muktedir sayılır.Gece-gündüz,İyi-kötü,Güzel-Çirkin gibi sıralamak mümkün. Karşılığı olmayan hiçbir şeyin anlam ifade etmeyeceği de ortadadır.
Ortada bir ateş varsa, mutlaka onun söndürücüsü de vardır. Alev yükseliyorsa su at, zehire panzehirle karşı koy,kadere sabırla cevap ver,ve gözden ırak oluşla set çek!
Ama,kadına nefret,yada şiddet ateşini hangi ilaç söndürebilir?
Son günlerde yine TV kanallarında Sosyal Medyada sıkça karşılaşmaya başladık. Adam diye ortalıkta dolaşan birileri hala içinde nefret besliyor. Hayatını paylaştığı kadına şiddet uyguluyor. Kendinden fiziki olarak güçsüz hanımı dövüyor,sövüyor,bıçaklıyor,yaralıyor yada öldürebiliyor.
Uzun zamandır yazmak istediğim bir konudur.
Kadına karşı şiddet haberlerinin ekranlarda yer alması, İktidarı da harekete geçirmiş olacak ki, hukuki düzenlemeler kusursuz uygulanarak önlem alınmaya çalışılıyor.
Cadde ve sokaklar utanmadan sıkılmadan eşine yada nişanlısına şiddet uygulayan gözü dönmüşler, tutuklanıp cezaevine konuluyor.
Şunu ifade etmek istiyorum;
Kadına şiddeti ahlaksızlık olarak değerlendirsek de, kullandığımız ifadeler hafif kalır.
Düşünebiliyor musunuz, bir kız çocuğunuz oluyor. El bebek gül bebek büyütüyorsunuz, tüm imkanlarınızı “kız çocuğudur” diye seferber ediyorsunuz. Belli bir yaşa geldikten sonra yuva kursun diye belki de hiç tanımadığınız, üzerinde gram emeği olmayan birisiyle evlendiriyorsun…
Sonra büyük umutlarla gelin ettiğiniz kız çocuğu evlendiği kişi tarafından şiddete uğruyor.Üzerinde hiç emeği olmayan bir insan tarafından darp ediliyor..Hatta bir adım öteye gidilip katlediliyor.
İfade ettiğim gibi bunun adı, ahlaksızlık değil, düpe düz şerefsizliktir, alçaklıktır.
Peki, bu adam kırıntılarına kim dur diyecek?
Devlet her ne kadar, tedbir almaya çalışsa da,yakalanarak gözaltına alınan bu insan müsveddeleri bir süre sonra serbest kalıyor.Yasalardaki boşluklardan sonuna kadar yararlanıyorlar…
Bu konuda radikal önlemlerin artırılması lazım. Toplum olarak da birey olarak da herkes üzerine düşen görevi yerine getirmeli. Bugün toplumsal bir yaradır “kadına şiddet”
Bakın;
Dünya hayatında her şey bir denge üzerine kurulmuş ise,olup biteni anlamanın bir yolu da dengeyi sağlamaktan geçer.Neden tezatlar üzerine bina edilmiştir bu gerçekler.
Sıcağın karşılığı soğuksa, yazın karşılığı kış ise, güzelin karşılığı çirkinse, suçun da bir karşılığı olmalı. Bunu da kocaman harflerle yazalım ceza yetmez AĞIR CEZA…
Hayatımızda ne varsa onu kaybettiğimiz zaman değerini anlarız. Acaba kaybettiklerimiz kazandıklarımızdan daha mı değersiz?
Her şey olması gerektiği yerde bir anlam taşır. Hayatını kendi hayatıyla birleştiren bir insanı,gözünü kırpmadan paspas yapanlara karşı önlemler daha da arttırılmalı.
Gereği ne ise yapılmalı…
Bırakın birileri gibi “kadın dövülür” safsatasını. Kadın üzerinden insanı yaratan Allah bile buna razı olmazken, hangi ayet,hangi hadisle açıklanıyor kadına şiddet.
Hemen, önleyici kanunlar çıkarılarak cezalar arttırılmazsa, zaman bir su gibi akıp gittiğinde hayatımızda “Keşkelerden” başka hiçbir şey kalmaz elimizde…
Kin ve nefreti ancak eğitimle yok edebiliriz diye düşünüyordum.
Olmuyor, olmuyor…
Görünen o ki,tek çözüm şimdilik;Kadına şiddet suçuna ceza artırımı…
Yada toplumsal duyarlılık… Ne dersiniz..