“Yoksullaştık. Tükendik” başlıklı bir yazıyı kaleme aldığımda aslında önemli bir noktaya dikkat çekmek istemiştim. Ama ifadelerimiz o dönemde farklı algılandı. Hatta bazı dostlar olayı öyle bir noktaya getirdiler ki, sanki ülkede hiçbir anlamda sıkıntı yaşanmadığı, hatta yazının ana temasını “tarafgirlik” olarak değerlendirdiler…

Oysa burada esas konu,insanlar arasındaki makasın her geçen açılmasına,zenginin daha fazla zenginleştiğini,rahmetli Özal döneminde çok konuşulan “Orta direk” teriminin anlamını yitirmeye başladığı ifade etmekti. Ak Partiyi 22 yıldır iktidarda tutan o kesimin “Yoksulluk edebiyatıyla” muhalefetin algı operasyonlarına malzeme yapılmasına bir anlamda dikkat çekmekti.

1718-1730 yılları arasında yaşamış Osmanlı dönemi hatta Lale devrinde ünlendiği ifade edilen Divan Edebiyatının usta şairlerinden Nedim bir beytinde şöyle diyor;

Gülen çehremi görüp/Sanmayın beni bahtiyar

Her kahkahanın içinde/Bir damla gözyaşı var

Bu ifadeler sanırım ne ifade etmek istediğimizi açıkça ortaya koyuyor dur.

Makas açılıyor beyler..Bir tarafta lüks otomobillerle şaşalı hayat.Bir tarafta kebap kuyrukları.Bir tarafta geceliği milyonları bulan kar tatilleri.Bir tarafta zengin semtlerinde oturan hayatından yoksulluk nedir bilmeyen sol entelektüellerin yoksulluk edebiyatı…

Diğer tarafta ise bu mübarek Ramazan ayında evine gelen Elektrik ve Doğalgaz faturalarıyla cebelleşen gerçek yoksul bir kesim.

İşte o kesim ki “Vatansız,Bayraksız yaşayamam” diye kanaatkar mütedeyyin “HAMD” kelimesinin ne anlam ifade ettiğini bilen ve en önemlisi Ak Parti’yi yıllardır iktidarda tutan kesim..

Şimdi o kesim gerçekten zor günler geçiriyor.Faturalara mahkum olmuşlar.Akşam işten avuç işleri parçalanmış gelen bir babanın,sabah okula gidecek çocuğunu harçlık vermek için kıvranmasını gözünüzün önüne getiriniz…Sonra da başınızı avuç içine alıp bir kez daha düşündüğünüzde sizin de içinizi hüzün kaplayacaktır…Şahit oldum..Buna eminim..

Tüm bunları niye yazıyorum biliyor musunuz? Gelir adaletsizliğini önüne geçelim. Sadece Ramazan dolayısıyla iftar sofralarının kurulması evlere yardım paketlerinin gönderilmesi yetmiyor. Doğalgaz dağıtım şirketlerine ve Elektrik dağıtım şirketlerine karşı ortaya bir duruş ortaya koyalım. Mesela Bursa elektrik dağıtım işini TEDAŞ'ın özelleştirilmesiyle UEDAŞ aldı. Bursa’ya taahhütleri vardı.Bazı mahallelerde elektrik telleri yer altına alınacaktı…Takip ediyor muyuz?

Faturasını 1 hafta ödemeyen o vatandaşların kapısına dayanıp, bu kış döneminde elektriklerini kesen firmalar Bursa’da taahhütlerini yerine getiriyor mu?

Yada el değiştiren Bursagaz…Rutin hizmetleri bile başarı sayan bu firmaları insafa davet etmek,hatta uyarmak siyasi iradenin inisiyatifinde olmalıdır.Bir önceki aya oranla yüzde yüzlere varan fiyat artışları..Patır patır kesilen elektrikler,doğal gazlar..Mağdur olan vatandaşlar…İnsanın aklına hemen şu geliyor…

Oyun içinde oyun mu var?

Ak Parti iktidarını, dolar spekülasyonuyla, stokçulukla, fahiş fiyat artışlarıyla, yabancı vakıflar tarafından sağlanan finansmanla, medya salvoları ile, sosyal medya kampanyalarıyla yıkamayacaklarını anlayanların eline yeni bir argüman mı veriliyor. Bilerek yada bilmeyerek…İsteyerek yada istemeyerek..Hem de İktidar tarafından…FATURALAR

Bakın;

Hareketli bi o kadar da soğuk geçen kış döneminde, İktidarın kucak açması, omuz vermesi gereken kesimden yükselen tepkiler bugünlerde kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Müdahale etmemek sessiz kalmak, görmemezlikten gelmek kime hizmet anlamına gelir; sorusunun cevabını sanırım siyasi otorite verecektir.

Dünyada yaşanan ekonomik krize bağlı olarak fiyatlar yükseliyor sa, altyapısını tamamlamış bir ülke bu işi finanse edebilmenin bir yolunu bulmalı. Vatandaşın yükünü hafifletmelidir. “Üretim artışına bağlı olarak enerji tüketimi arttı” şeklindeki açıklamalardan vatandaş anlamıyor. Hele “Şu saatlerde elektrik kullanın. Bin TL nin üzerinde elektrik kullananlar 2 bin TL ödeyecek. Bu saatlerde peteklerinizi açık tutun” gibi açıklamaların bir hükmü kalmadı… İnsanlarda bahar havası estiren maaş zamları yavaş yavaş unutuluyor. Kısaca Faturalar cep yakıyor, el yakıyor…

Yürekleri gerçekten memleket aşkıyla yananlar ne demek istediğimizi çok iyi anlayacaktır. Bunda bir beis de yoktur; Lakin memlekete zarar vermede bir mikrop gibi üreyen “siyasi tarafgirliğin” algı sorunu olabilir. Yazılarımızdaki düşüncelerin nasıl algılanması gerektiği artık bir izan ve ahlak düzlemindedir…

İsteyen itiraz edebilir..