Nüfusu her geçen gün artan Bursa’nın büyüyerek gelişmesi yönünde kim olumlu düşüncesini orta koyarsa, Bursa’ya katkı koymuş olur.
Zaten insanın özgür düşüncesine ve hür vicdanına tahakküm edilemediğinden, herkesin fikrini açık açık ifade etmesinden, yine bu kent kazançlı çıkar.
Kaldı ki, olumlu düşünceler, bu şehrin gelişmesine katkı koyuyorsa, hiç kimse düşünceyi değiştirmeye yeltenmemeli ve herkes bir başkasının düşüncesini olduğu gibi kabul etmelidir.
Ama ne yazık ki,bugüne kadar yapılan onca yatırım konusunda muhalefetin tek bir olumlu düşüncesine şahit olmadık.Hadi Parklar,yollar, restorasyonları rutin çalışma olarak değerlendirelim.
Ya diğerleri..
Bursa tarım şehri,Bursa Sanayi şehri ama Bursa Turizm kenti…
Tarihe ışık tutan hanlar Bölgesine aylardır devam eden çalışmaları tüm Bursa halkı gibi bizde izliyoruz.
Muhalefetten bu konuda olumlu bir düşünce ortaya koyan oldu mu?
Yıkım esnasında yaşanan bir talihsizlik günlerce konuşuldu.
İşin özeti şu;
20 yıldır İktidarda bulunan Ak Parti dahil bütün gelip geçen iktidarların denediği en büyük husus, düşünce özgürlüğüdür.Ülkede,vesayet rejiminin bitmesiyle düşünce özgürlüğünün önemi bir kat daha artmıştır.
(Kaldı ki ülkemiz, çok önemli süreçlerden geçerek bugünlere geldi.)
Bahsettiğimiz düşünce, siyaside olabilir, kentin ya da ülkenin gelişmesi yönünde ortaya konulan gerçeklerde olabilir.
Cumhurbaşkanının sağlık sorunları nedeniyle Bursa mitingini ertelemesi bile polemik konusu oldu.
Bu konuda bile muhalefetin düşüncesi “olumsuzluk” üzerine kurgulandı.
Bakın;
Bu güne kadar ülkeyi yönetmeye talip siyasi Parti İl Başkanları başta olmak üzere siyasi parti temsilcilerinden Bursa’nın hayrına bir görüş ortaya koyan oldu mu?
Geçmişte,bir mitingde şiir okuyarak,düşünce hissiyatını dile getirdiği gerekçesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan cezaevine konulmadı mı?
Pankart açtıkları gerekçesiyle belli bir süre cezaevinde tutularak ve üstüne üstlük bir de cezaya çarptırılarak sistemin dışına atılan öğrenciler günlerce konuşulmadı mı?
Bugün dünyada söz sahibi olan ülkemizde, hiç kimseyi bizim gibi düşünmüyor diye suçlama hakkına da sahip değiliz.
Ancak bir noktaya kadar düşünce özgürlüğü…
Bununda bir sınırı olmalı.
Bizim gibi düşünmüyorlar diye, insanları çamur politikasına bulaştırmak, aşağılamak, mahremine girmek, yada mahremine girip dedikodu yapmak hangi demokratik bir tavrın tezahürü olarak açıklanabilir.
Sizin karşınızda olan fikre saygı, çok önemli bir toplumsal tutkal olarak görünse de, her zaman düşüncemizdeki özgürlüğün sınırlarını belirlemek durumundayız.
Düşünce yada fikir özgürlüğünü savunurken, her zaman “Nereye kadar?” sorusunu sorma cesaretini kendimizde bulabilmeliyiz.
Düşüncelerimizi ulusaldan yerele indirgediğimizde de aynı durumla karşılaşırız.
Halkın yüzde 50’sine yakının oyunu alarak yerelde iktidar olan Ak Partinin, başarısı alkışlanırken, hezimete uğrayan muhalefeti bugün sorgulayan bir insana “Sen neden böyle düşünüyorsun, düşünemezsin” denebilir mi?
Bu, insanlık onur ve haysiyetine yakışacak tavır mıdır?
Burada aslolan, düşüncesinde içten olan, düşüncesine güvenen bir insan, düşüncesini her zaman karşıt düşünceyle yarıştırabilme cesaretini ortaya koymaktır.
“Bu bizim gibi düşünmüyor, Her ne kadar halk yoğun teveccüh gösterse de, bu bizim siyasi rakibimizdir, katli caizdir” türünden bir yaklaşım, şu içinde yaşadığımız çağda, iğrenç ve iğrenç olduğu kadar da ahlak dışıdır.
Özellikle sosyal medya üzerinden, devam eden salvolar kimseye bir şey kazandırmaz.
Bu ülkeye bir şey kazandırmaz.
Olumsuz düşündüğümüz kadar,güzel işleri de alkışlama cesaretimiz de olmalı.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
Muhalefetin “olumlu” bir düşüncesi oldu mu?
Nüfusu her geçen gün artan Bursa’nın büyüyerek gelişmesi yönünde kim olumlu düşüncesini orta koyarsa, Bursa’ya katkı koymuş olur.
Zaten insanın özgür düşüncesine ve hür vicdanına tahakküm edilemediğinden, herkesin fikrini açık açık ifade etmesinden, yine bu kent kazançlı çıkar.
Kaldı ki, olumlu düşünceler, bu şehrin gelişmesine katkı koyuyorsa, hiç kimse düşünceyi değiştirmeye yeltenmemeli ve herkes bir başkasının düşüncesini olduğu gibi kabul etmelidir.
Ama ne yazık ki,bugüne kadar yapılan onca yatırım konusunda muhalefetin tek bir olumlu düşüncesine şahit olmadık.Hadi Parklar,yollar, restorasyonları rutin çalışma olarak değerlendirelim.
Ya diğerleri..
Bursa tarım şehri,Bursa Sanayi şehri ama Bursa Turizm kenti…
Tarihe ışık tutan hanlar Bölgesine aylardır devam eden çalışmaları tüm Bursa halkı gibi bizde izliyoruz.
Muhalefetten bu konuda olumlu bir düşünce ortaya koyan oldu mu?
Yıkım esnasında yaşanan bir talihsizlik günlerce konuşuldu.
İşin özeti şu;
20 yıldır İktidarda bulunan Ak Parti dahil bütün gelip geçen iktidarların denediği en büyük husus, düşünce özgürlüğüdür.Ülkede,vesayet rejiminin bitmesiyle düşünce özgürlüğünün önemi bir kat daha artmıştır.
(Kaldı ki ülkemiz, çok önemli süreçlerden geçerek bugünlere geldi.)
Bahsettiğimiz düşünce, siyaside olabilir, kentin ya da ülkenin gelişmesi yönünde ortaya konulan gerçeklerde olabilir.
Cumhurbaşkanının sağlık sorunları nedeniyle Bursa mitingini ertelemesi bile polemik konusu oldu.
Bu konuda bile muhalefetin düşüncesi “olumsuzluk” üzerine kurgulandı.
Bakın;
Bu güne kadar ülkeyi yönetmeye talip siyasi Parti İl Başkanları başta olmak üzere siyasi parti temsilcilerinden Bursa’nın hayrına bir görüş ortaya koyan oldu mu?
Biliyoruz ki,düşünme özgürlüğü önemlidir kıymetlidir.
Ülkenin kat ettiği yolun bir göstergesidir.
Geçmişte,bir mitingde şiir okuyarak,düşünce hissiyatını dile getirdiği gerekçesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan cezaevine konulmadı mı?
Pankart açtıkları gerekçesiyle belli bir süre cezaevinde tutularak ve üstüne üstlük bir de cezaya çarptırılarak sistemin dışına atılan öğrenciler günlerce konuşulmadı mı?
Bugün dünyada söz sahibi olan ülkemizde, hiç kimseyi bizim gibi düşünmüyor diye suçlama hakkına da sahip değiliz.
Ancak bir noktaya kadar düşünce özgürlüğü…
Bununda bir sınırı olmalı.
Bizim gibi düşünmüyorlar diye, insanları çamur politikasına bulaştırmak, aşağılamak, mahremine girmek, yada mahremine girip dedikodu yapmak hangi demokratik bir tavrın tezahürü olarak açıklanabilir.
Sizin karşınızda olan fikre saygı, çok önemli bir toplumsal tutkal olarak görünse de, her zaman düşüncemizdeki özgürlüğün sınırlarını belirlemek durumundayız.
Düşünce yada fikir özgürlüğünü savunurken, her zaman “Nereye kadar?” sorusunu sorma cesaretini kendimizde bulabilmeliyiz.
Düşüncelerimizi ulusaldan yerele indirgediğimizde de aynı durumla karşılaşırız.
Halkın yüzde 50’sine yakının oyunu alarak yerelde iktidar olan Ak Partinin, başarısı alkışlanırken, hezimete uğrayan muhalefeti bugün sorgulayan bir insana “Sen neden böyle düşünüyorsun, düşünemezsin” denebilir mi?
Bu, insanlık onur ve haysiyetine yakışacak tavır mıdır?
Burada aslolan, düşüncesinde içten olan, düşüncesine güvenen bir insan, düşüncesini her zaman karşıt düşünceyle yarıştırabilme cesaretini ortaya koymaktır.
“Bu bizim gibi düşünmüyor, Her ne kadar halk yoğun teveccüh gösterse de, bu bizim siyasi rakibimizdir, katli caizdir” türünden bir yaklaşım, şu içinde yaşadığımız çağda, iğrenç ve iğrenç olduğu kadar da ahlak dışıdır.
Özellikle sosyal medya üzerinden, devam eden salvolar kimseye bir şey kazandırmaz.
Bu ülkeye bir şey kazandırmaz.
Olumsuz düşündüğümüz kadar,güzel işleri de alkışlama cesaretimiz de olmalı.