Yeşillikler üzerinde kıştan kalma sararmış, kurumuş yaprakları gördükçe, "İnsan hayatıyla birebir nasıl da örtüşüyor" demekten kendimi alamıyorum.
Tıpkı önceki dönem Milletvekillerinden Niyazi Pakyürek abinin sessiz sedasız ebedi yolculuğa çıkması gibi...
Yaz aylarının ilk günlerinde Hazan mevsimi yaşandı.
Hüzünlenmemek mümkün mü?
Kendimizi dinlerken inanılmaz bu duygu yoğunlaşması insanın içini burkmaya yetiyor da artıyor bile..
Normal değil mi?
Bu günler yaz günleridir.
Yani tabiatın, mevsimlik doğum yaptığı günler.
Bu nedenle midir bilmem, fazla duygusal olmaya başladım galiba..
Büyüklerimizden kalma bir atasözü aklıma geldi;"Bir insanı tanımak isterseniz ya mevkiiyle, yada parayla test edeceksiniz"
Niyazi Pakyürek “Paranın ve makamın” değiştiremediği adam gibi adamdı.
Bazen zor gelir bu meslekte yazmak düşünceleri paylaşmak.
Bugün için şu cümleleri kurabilirim;“Bir hazan yaprağı daha düştü dalından. Mevsim yaz olmasına rağmen,Pakyürek-li bir insan geçti bu şehirden.”
Ailesi,dostları,arkadaşları bir süre matemini tutacak bu şehrin.Bu şehrin kahrını çeken,geride unutulmayacak anılar bırakan bir güzel yürek,değerli bir dost ayrıldı aramızdan.
Yıllardır tanırım..
Gittiği her yere önce sevgiyi, mukabilinde dostluğu da beraberinde götürmüştür.
Ömrü boyunca terk etmediği Vatan mahallesi Camii çevresinde hayat dururken, sevenleri dostları son yolculuğunda yalnız bırakmadı Pakyürek’li insanı..
Şunu biliyorum;
O gönül adamıydı.Dobraydı,dürüsttü.
Her sohbetimizde çekince koymadan açıklardı düşüncelerini..
Sevenlerinin,dostlarının,arkadaşlarının ve yakınlarının toplandığı Cami de gözümün önünden bir film şeridi gibi akıp gitti yıllar...
“25 yıl önce yaşadığımız bir olayda taşın altına elini nasıl koyduğuna şahit olmuştum. O günden sonra hukukumuz hep devam etti.
“Vefanın” ne olduğunu en iyi bilenlerden di.”
Cenaze töreninde herkes bir şeyler anlatıyor, herkesin yüzünde ayrı bir ifade vardı.
Kimileri inanamıyor, her şeyin yalan olduğuna kendini inandırmaya çalışıyordu.
Kimileri sohbetlerin de gönül adamı Niyazi Pakyürek’in hiç bir zaman unutulmayacağını söylüyordu.
Evet;
Amansız bir hastalığa yakalanan Niyazi Abi’nin hastane macerası sevenlerinin omzunda, Hamitler mezarlığında son buldu.
Gerçek sevenleri için için ağladı.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum;
Allah' tan başka hiç ama hiç kimse kimin nerede ne zaman nasıl hayata veda edeceğini bilemez.
Bu can bu bedende iken, hazır yaşıyorken ve nefes alıp verirken yapabileceklerinizi yapın, ertelemeyin...
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
Pakyürek’li bir adam geçti Bursa’dan
Yeşillikler üzerinde kıştan kalma sararmış, kurumuş yaprakları gördükçe, "İnsan hayatıyla birebir nasıl da örtüşüyor" demekten kendimi alamıyorum.
Tıpkı önceki dönem Milletvekillerinden Niyazi Pakyürek abinin sessiz sedasız ebedi yolculuğa çıkması gibi...
Yaz aylarının ilk günlerinde Hazan mevsimi yaşandı.
Hüzünlenmemek mümkün mü?
Kendimizi dinlerken inanılmaz bu duygu yoğunlaşması insanın içini burkmaya yetiyor da artıyor bile..
Normal değil mi?
Bu günler yaz günleridir.
Yani tabiatın, mevsimlik doğum yaptığı günler.
Bu nedenle midir bilmem, fazla duygusal olmaya başladım galiba..
Büyüklerimizden kalma bir atasözü aklıma geldi;"Bir insanı tanımak isterseniz ya mevkiiyle, yada parayla test edeceksiniz"
Niyazi Pakyürek “Paranın ve makamın” değiştiremediği adam gibi adamdı.
Bazen zor gelir bu meslekte yazmak düşünceleri paylaşmak.
Bugün için şu cümleleri kurabilirim;“Bir hazan yaprağı daha düştü dalından. Mevsim yaz olmasına rağmen,Pakyürek-li bir insan geçti bu şehirden.”
Ailesi,dostları,arkadaşları bir süre matemini tutacak bu şehrin.Bu şehrin kahrını çeken,geride unutulmayacak anılar bırakan bir güzel yürek,değerli bir dost ayrıldı aramızdan.
Yıllardır tanırım..
Gittiği her yere önce sevgiyi, mukabilinde dostluğu da beraberinde götürmüştür.
Ömrü boyunca terk etmediği Vatan mahallesi Camii çevresinde hayat dururken, sevenleri dostları son yolculuğunda yalnız bırakmadı Pakyürek’li insanı..
Şunu biliyorum;
O gönül adamıydı.Dobraydı,dürüsttü.
Her sohbetimizde çekince koymadan açıklardı düşüncelerini..
Sevenlerinin,dostlarının,arkadaşlarının ve yakınlarının toplandığı Cami de gözümün önünden bir film şeridi gibi akıp gitti yıllar...
“25 yıl önce yaşadığımız bir olayda taşın altına elini nasıl koyduğuna şahit olmuştum. O günden sonra hukukumuz hep devam etti.
“Vefanın” ne olduğunu en iyi bilenlerden di.”
Cenaze töreninde herkes bir şeyler anlatıyor, herkesin yüzünde ayrı bir ifade vardı.
Kimileri inanamıyor, her şeyin yalan olduğuna kendini inandırmaya çalışıyordu.
Kimileri sohbetlerin de gönül adamı Niyazi Pakyürek’in hiç bir zaman unutulmayacağını söylüyordu.
Evet;
Amansız bir hastalığa yakalanan Niyazi Abi’nin hastane macerası sevenlerinin omzunda, Hamitler mezarlığında son buldu.
Gerçek sevenleri için için ağladı.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum;
Allah' tan başka hiç ama hiç kimse kimin nerede ne zaman nasıl hayata veda edeceğini bilemez.
Bu can bu bedende iken, hazır yaşıyorken ve nefes alıp verirken yapabileceklerinizi yapın, ertelemeyin...
Bilerek - bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin...
Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın...
En önemlisi;
Kainatı sizin emrinize veren,sevdiklerinizle doyasıya kucaklaşmanızı sağlayan,her şey için tekrar tekrar şükredin Yüceler Yücesi Yaradan’a..
Buradan bir kez daha sevgili Niyazi Abiye Allahtan Rahmet,kederli ailesine sabırlar diliyorum..
Mekanın Cennet olsun Niyazi Abi
Seni unutmayacağım….