Son yıllarda Türkiye'de sağlık hizmetlerine erişim kolaylaşmış olsa da, özellikle SGK ile anlaşmalı özel hastanelerle ilgili yaşanan sorunlar tepki çekmeye devam ediyor.Özel hastanelerin yüksek ücretlendirme politikaları ve sağlık hizmetlerini ticari bir kazanç kapısı olarak görmesi, sağlık sektöründe ciddi bir düzenleme ihtiyacını ortaya koyuyor.
Oysa Sağlık hiçbir zaman pazarlık konusu yapılamaz. Yapılmamalıdır da.Yapanlar hakkında ağır yaptırımlar getirilmeli..
Konuları gündeme getirdiğimiz andan itibaren ard arda iddialar geliyor. Siyasi kaygı içine girmeden konular mutlaka araştırılmalı.
Bakın;
Onkoloji hastalarına verilen kemoterapi ilaçlarının yetersiz dağıtımı, sezaryen oranlarındaki artış ve gereksiz anjiyo işlemleri, kamuoyunda tartışmaların odağında yer alıyor…
Kanser tedavisi gören hastaların en temel ihtiyacı olan “kemoterapi ilaçları eksik ya da yetersiz veriliyor” iddiaları büyük bir soru işareti oluşturuyor. SGK'nın belirlediği sınırlar dahilinde ilaç dağıtımı yapılması gerekirken, bu süreçte hem hastaların hem de devletin mağdur edildiği yönünde ciddi iddialar mevcut. Bu durum, ilaçların düzenli olarak denetlenmemesi ve hastane yönetimlerinin kâr odaklı yaklaşımından kaynaklanıyor olabilir mi?
Kayıtlara bakılırsa,Türkiye'de sezaryen doğum oranları, normal doğum oranlarını geçmiş durumda. Bunun en önemli nedenlerinden biri, sezaryen doğumun özel hastaneler için daha kazançlı bir işlem olması olarak gösteriliyor.
Normal doğum sürecinde SGK'nın ödediği sabit bir ücret bulunurken, sezaryen doğumlarda ameliyat, tedavi ve yatış süreçleriyle hastaneler ek gelir elde edebiliyor. Ancak sezaryen doğumların gereksiz şekilde arttırılması uzmanların açıklamasına göre hem anne hem de bebek sağlığı açısından riskler taşıyor.
Burada atılacak en önemli adım olarak da Sağlık Bakanlığı, normal ve sezaryen doğum oranlarını düzenli olarak denetlemeli ve gereksiz sezaryen uygulamalarını tespit etmelidir. Hastanelere, normal doğumu teşvik edecek şekilde SGK teşvikleri sağlanabilir. Anne adaylarına normal doğumun faydaları hakkında daha fazla bilgilendirme yapılmalıdır.
Özel hastanelerde anjiyo işlemlerinin gereksiz şekilde artırıldığı ve bu süreçte hem SGK'nın hem de hastaların yüksek maliyetlere maruz kaldığı iddiaları, sağlık hizmetlerindeki denetim eksikliğini ortaya koyuyor. Anjiyo gibi müdahaleler yalnızca tıbbi gereklilik durumunda yapılması gereken kritik işlemler olarak biliniyor. Ancak hastanelerin kâr amacı güderek bu işlemleri gereksiz yere uyguladığı yönündeki iddialar, hem vatandaşın güvenini zedeliyor hem de sağlık sistemini kötüye kullanıyor.
Her anjiyo işlemi öncesinde, farklı bir doktor tarafından ikinci bir değerlendirme yapılması zorunlu hale getirilebilir.SGK tarafından anjiyo işlemleri detaylı şekilde incelenmeli ve gereksiz uygulamalar tespit edildiğinde hastanelere daha sert yaptırımlar uygulanmalıdır.
Bu iddiaların sahipleri ve çözüm önerilerini sunan konun uzmanları. Bunları sıralamak mümkün.
Ancak tabloya baktığımızda şunu görüyoruz..
Bazı özel hastaneler, devlet hastanelerinde görev yapan tecrübeli doktorları yüksek maaşlarla transfer ederek haksız bir rekabet ortamı oluşturuyor. Ayrıca, bazı doktorların hastane içerisinde bölüm kiralayıp fatura kesmesi gibi uygulamalar, sistemin ne kadar ticari odaklı hale geldiğini gösteriyor.
Sağlık sektöründeki doktor transferleri ve özel bölüm kiralamalarına yönelik yasal düzenlemeler yapılarak,Hastanelerin doktor maaş politikaları ve anlaşmaları şeffaf şekilde denetlenmelidir.
Sorunların çözümündeki en önemli adımlardan biri de, vatandaşların bilinçlenmesi ve haklarını araması. Özel hastanelerin yüksek ücret taleplerine karşı vatandaşların SGK'ya ya da CİMER’e şikayette bulunmaları büyük önem taşıyor. Haksız ücretlendirme durumunda ödenen fazla tutarlar geri alınabiliyor ve hastanelere ceza kesilebilir.
Şikayet mekanizmaları daha etkili hale getirilmeli ve vatandaşlar bu konuda bilgilendirilmesi sanırım sorunların çözümüne büyük katkı sağlayacaktır.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum;
Sağlık hizmetleri ticari bir kazanç kapısı değil, bir kamu hizmeti olarak görülmeli ve bu anlayışla yönetilmelidir. Denetimlerin sıkılaştırılması ve vatandaşların bilinçlendirilmesi, sağlık sistemindeki bu haksızlıkların sona erdirilmesinde en etkili adımlar olacaktır.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
Sağlık “ Pazarlık” konusu olamaz…
Son yıllarda Türkiye'de sağlık hizmetlerine erişim kolaylaşmış olsa da, özellikle SGK ile anlaşmalı özel hastanelerle ilgili yaşanan sorunlar tepki çekmeye devam ediyor.Özel hastanelerin yüksek ücretlendirme politikaları ve sağlık hizmetlerini ticari bir kazanç kapısı olarak görmesi, sağlık sektöründe ciddi bir düzenleme ihtiyacını ortaya koyuyor.
Oysa Sağlık hiçbir zaman pazarlık konusu yapılamaz. Yapılmamalıdır da.Yapanlar hakkında ağır yaptırımlar getirilmeli..
Konuları gündeme getirdiğimiz andan itibaren ard arda iddialar geliyor. Siyasi kaygı içine girmeden konular mutlaka araştırılmalı.
Bakın;
Onkoloji hastalarına verilen kemoterapi ilaçlarının yetersiz dağıtımı, sezaryen oranlarındaki artış ve gereksiz anjiyo işlemleri, kamuoyunda tartışmaların odağında yer alıyor…
Kanser tedavisi gören hastaların en temel ihtiyacı olan “kemoterapi ilaçları eksik ya da yetersiz veriliyor” iddiaları büyük bir soru işareti oluşturuyor. SGK'nın belirlediği sınırlar dahilinde ilaç dağıtımı yapılması gerekirken, bu süreçte hem hastaların hem de devletin mağdur edildiği yönünde ciddi iddialar mevcut. Bu durum, ilaçların düzenli olarak denetlenmemesi ve hastane yönetimlerinin kâr odaklı yaklaşımından kaynaklanıyor olabilir mi?
Kayıtlara bakılırsa,Türkiye'de sezaryen doğum oranları, normal doğum oranlarını geçmiş durumda. Bunun en önemli nedenlerinden biri, sezaryen doğumun özel hastaneler için daha kazançlı bir işlem olması olarak gösteriliyor.
Normal doğum sürecinde SGK'nın ödediği sabit bir ücret bulunurken, sezaryen doğumlarda ameliyat, tedavi ve yatış süreçleriyle hastaneler ek gelir elde edebiliyor. Ancak sezaryen doğumların gereksiz şekilde arttırılması uzmanların açıklamasına göre hem anne hem de bebek sağlığı açısından riskler taşıyor.
Burada atılacak en önemli adım olarak da Sağlık Bakanlığı, normal ve sezaryen doğum oranlarını düzenli olarak denetlemeli ve gereksiz sezaryen uygulamalarını tespit etmelidir. Hastanelere, normal doğumu teşvik edecek şekilde SGK teşvikleri sağlanabilir. Anne adaylarına normal doğumun faydaları hakkında daha fazla bilgilendirme yapılmalıdır.
Özel hastanelerde anjiyo işlemlerinin gereksiz şekilde artırıldığı ve bu süreçte hem SGK'nın hem de hastaların yüksek maliyetlere maruz kaldığı iddiaları, sağlık hizmetlerindeki denetim eksikliğini ortaya koyuyor. Anjiyo gibi müdahaleler yalnızca tıbbi gereklilik durumunda yapılması gereken kritik işlemler olarak biliniyor. Ancak hastanelerin kâr amacı güderek bu işlemleri gereksiz yere uyguladığı yönündeki iddialar, hem vatandaşın güvenini zedeliyor hem de sağlık sistemini kötüye kullanıyor.
Her anjiyo işlemi öncesinde, farklı bir doktor tarafından ikinci bir değerlendirme yapılması zorunlu hale getirilebilir.SGK tarafından anjiyo işlemleri detaylı şekilde incelenmeli ve gereksiz uygulamalar tespit edildiğinde hastanelere daha sert yaptırımlar uygulanmalıdır.
Bu iddiaların sahipleri ve çözüm önerilerini sunan konun uzmanları. Bunları sıralamak mümkün.
Ancak tabloya baktığımızda şunu görüyoruz..
Bazı özel hastaneler, devlet hastanelerinde görev yapan tecrübeli doktorları yüksek maaşlarla transfer ederek haksız bir rekabet ortamı oluşturuyor. Ayrıca, bazı doktorların hastane içerisinde bölüm kiralayıp fatura kesmesi gibi uygulamalar, sistemin ne kadar ticari odaklı hale geldiğini gösteriyor.
Sağlık sektöründeki doktor transferleri ve özel bölüm kiralamalarına yönelik yasal düzenlemeler yapılarak,Hastanelerin doktor maaş politikaları ve anlaşmaları şeffaf şekilde denetlenmelidir.
Sorunların çözümündeki en önemli adımlardan biri de, vatandaşların bilinçlenmesi ve haklarını araması. Özel hastanelerin yüksek ücret taleplerine karşı vatandaşların SGK'ya ya da CİMER’e şikayette bulunmaları büyük önem taşıyor. Haksız ücretlendirme durumunda ödenen fazla tutarlar geri alınabiliyor ve hastanelere ceza kesilebilir.
Şikayet mekanizmaları daha etkili hale getirilmeli ve vatandaşlar bu konuda bilgilendirilmesi sanırım sorunların çözümüne büyük katkı sağlayacaktır.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum;
Sağlık hizmetleri ticari bir kazanç kapısı değil, bir kamu hizmeti olarak görülmeli ve bu anlayışla yönetilmelidir. Denetimlerin sıkılaştırılması ve vatandaşların bilinçlendirilmesi, sağlık sistemindeki bu haksızlıkların sona erdirilmesinde en etkili adımlar olacaktır.
Öyle diyor işin uzmanları..