Türk siyasi tarihinin bir dönemine imzasını atan Necmettin Erbakan siyasi hicivleriyle de gündemde kalmayı başarmıştır.85 yaşında hayatını kaybeden Erbakan’ın siyasi Literatüre giren o meşhur sözleri bugün hala hafızalarda yerini koruyor..

Erbakan O dönem “ Bizim davamızda kimse kendi için yaşamaz, herkes kardeşi için yaşar. Menfaati öldürmenin en kolay yolu budur..”Bazı medya organları için “Bir kısım medya” tanımı yapmış, Muhalefete tepkisini dile getirirken de yaptığı konuşmalarda sık sık “hadi ordan” ifadelerini kullanmıştı..

Bugüne gelip baktığımız da Rahmetli Erbakan’ı hatırlamazsak olmaz…

Ülke bazında muhalefete değil Bursa siyasetine baktığımızda kalite açısından kırılma yaşandığını hep birlikte izliyoruz.Çapsız niteliksiz insanların “Dedikoduları” gerçekmiş gibi siyasi parti temsilcileri tarafından sosyal medyada servis ediliyor…

İtibarı toplumda ayaklar altına alınmış,ahlak-Edep ve töre değerlerini kaybetmiş bu insanların “Yalanlarını” alıp “Gerçekmiş” gibi servis edenleri görünce doğal olarak “Siyasetin çivisi koptu” ifadelerini rahatlıkla kullanabiliyorum.

Bakın;

Bursa’da görmek,duymak istemediğimiz nahoş durumlar yaşandı?

Birileri “siyasi rant” uğruna çakalları yemledi.

Rranklin D.Roosevelt şu ifadeleri kullanıyor;Politikada hiçbir şey kazayla olmaz.Olmuşsa öyle planlanmıştır..

Yada Oscar Wilde’in ifadeleriyle “İnsanları kandırmak, kandırıldığına inandırmaktan daha kolaydır”

Şunu ifade etmek istiyorum;

Sosyal medyada yada diğer yayın organlarında yer alan bir “iftira-Yalan haber” yazılıp son noktası konulduktan sonra kamuoyuna sunulur.Alınsın yada alınmasın..

Alındıktan sonra olumlu karşılansın yada karşılanmasın hiç kimse “Düşünce özgürlüğü” ekseninde bir yaklaşım sergilendiğini söyleyemez.Netice de servis edilen konu “Yalan ve iftira” ise..İftira zaten İrtifa kaybeden adamların işidir…

“Ben Özgür bir ülkede yaşıyorum.Bana ulaşan bilgileri bende kamuoyunun seçmenin kabulüne sunuyorum. Dileyen alır,dileyen almaz” gibi bir yaklaşım ne ahlakidir nede insani…

Oysa siyaset yapan cenahın şunu iyi bilmesi lazım;

Sosyal medyayı kullanan,iki farklı profil vardır.

Birinci profildeki paylaşımcının belli bir iz’anı ve belli bir sağduyusu vardır.Ve paylaşımcı bütün yazılanları dikkatlice süzer, elekten geçirir ve değerlendirir.Yalan ve iftiralara itibar etmez.Paylaşmaz..İnsanları yanıltmaz.

İkinci profilde ise,

Paylaşımcı yazılan her şeyi kendisiyle özdeşleştirir ve hemen tepki verir. Siz kalabalığa “Sahtekar” diye bağırırsınız, O hemen kopup gelir…

“Efendim, ne var, bana mı dediniz?” Al başına bela..

Onun için “Değeri düşük. Yalancı-İftiracı..” hatta aylak bir tutku peşinde koşan sahtekarların siyasete diğer bir ifade ile siyasetçiye katacağı hiçbir şey yoktur.

Yapılan hareketler Hukuki olabilir,ama ahlaki değildir..

Bu kısır döngü böylesi olağanüstü zamanlarda yaşanıyor.

Bundan sonrada yaşanacaktır.

Taa ki “Ahlakın evrensel ilkeleri” yerleşene ne kadar.