Yeni bir yıl geldiğinde, herkesin zihninde aynı soru belirir: "Yeni yıldan ne bekliyoruz?"
Esasen,bu sorunun ardında, geçmişe duyulan özlem, günümüz şartlarına dair eleştiriler ve geleceğe yönelik umutlar yatar. Özellikle ahlaki erozyonun hissedildiği günümüzde, bu sorunun cevabı geçmişin güzelliklerini aramakta saklı olabilir.
Konuyu Bursa ekseninde irdelersek;
Eskiden, Bursa sadece bir şehir değil, insani değerlerin, ahlakın ve dayanışmanın bir merkeziydi. Şehir, doğaya saygılı, vicdanlı ve erdemli insanların yuvasıydı.
İnsanlar, komşusuna yardım ederken gösterişten uzak, sessiz bir tevazu sergilerdi. Akşamın karanlığında bir tabak yemeği ihtiyaç sahibine bırakırken dahi kimse görmesin diye çaba gösterirlerdi. O dönemlerde iyilik, reklam değil, vicdan meselesiydi.
Bursa’nın eski ahlak anlayışı, doğayı koruma ve üretimle de kendini gösterirdi. İnsanlar tüketici değil, üreticiydi. Zahiresini, salçasını, turşusunu, ekmeğini kendisi yapar, hazır yiyici olmaktan kaçınırdı.
Ticareti dahi bir ahlak çerçevesinde yürütülürdü. Esnaf, malının kusurunu saklamaz, kazanç hırsına kapılmazdı. Çünkü vicdanlı olmayı büyüklerinden öğrenmişlerdi.
O yıllarda, ibadet bile sade ve samimiydi. Gösterişten uzak, sadece inancın bir yansımasıydı. Ticaretle ya da siyasetle dini araçsallaştırmaya yeltenenler hoş karşılanmazdı. İnsanlar, Allah inancı doğrultusunda yaşamlarını şekillendirir, kötü söz ve davranışlardan sakınırlardı. Faizcilik ve açgözlülük toplum nezdinde kınanırdı.
Bugün ise bu değerlere olan özlem daha da derinleşiyor. Gıybet etmek, birbirinin açığını aramak, kazanç hırsıyla vicdanı bir kenara bırakmak gibi davranışlar yaygınlaştı. Eskiden insanların dayanışma ve yardımlaşma ruhu vardı. Cenazeler komşuların omzunda kalkar, cenaze evleri aşsız bırakılmazdı. Şimdi ise menfaat ilişkileri, dayanışmanın önüne geçmiş durumda.
Yeni yılda herkesin beklentisi farklı olabilir, ancak ortak bir dileğimiz var: Geçmişin güzelliklerini yeniden canlandırmak. Doğayı seven, vicdanlı, çalışkan, tok gözlü, erdemli insanların dünyasını geri getirmek.
Çünkü bir şehrin güzelliği, içinde yaşayan insanların ahlakında saklıdır. Bursa’yı eski güzelliğine kavuşturmak için belki de hepimizin kendimize sorması gereken soru şu: "Yeni yılda biz ne yapabiliriz?"
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
Yeni Yıldan Ne Bekliyoruz?
Yeni bir yıl geldiğinde, herkesin zihninde aynı soru belirir: "Yeni yıldan ne bekliyoruz?"
Esasen,bu sorunun ardında, geçmişe duyulan özlem, günümüz şartlarına dair eleştiriler ve geleceğe yönelik umutlar yatar. Özellikle ahlaki erozyonun hissedildiği günümüzde, bu sorunun cevabı geçmişin güzelliklerini aramakta saklı olabilir.
Konuyu Bursa ekseninde irdelersek;
Eskiden, Bursa sadece bir şehir değil, insani değerlerin, ahlakın ve dayanışmanın bir merkeziydi. Şehir, doğaya saygılı, vicdanlı ve erdemli insanların yuvasıydı.
İnsanlar, komşusuna yardım ederken gösterişten uzak, sessiz bir tevazu sergilerdi. Akşamın karanlığında bir tabak yemeği ihtiyaç sahibine bırakırken dahi kimse görmesin diye çaba gösterirlerdi. O dönemlerde iyilik, reklam değil, vicdan meselesiydi.
Bursa’nın eski ahlak anlayışı, doğayı koruma ve üretimle de kendini gösterirdi. İnsanlar tüketici değil, üreticiydi. Zahiresini, salçasını, turşusunu, ekmeğini kendisi yapar, hazır yiyici olmaktan kaçınırdı.
Ticareti dahi bir ahlak çerçevesinde yürütülürdü. Esnaf, malının kusurunu saklamaz, kazanç hırsına kapılmazdı. Çünkü vicdanlı olmayı büyüklerinden öğrenmişlerdi.
O yıllarda, ibadet bile sade ve samimiydi. Gösterişten uzak, sadece inancın bir yansımasıydı. Ticaretle ya da siyasetle dini araçsallaştırmaya yeltenenler hoş karşılanmazdı. İnsanlar, Allah inancı doğrultusunda yaşamlarını şekillendirir, kötü söz ve davranışlardan sakınırlardı. Faizcilik ve açgözlülük toplum nezdinde kınanırdı.
Bugün ise bu değerlere olan özlem daha da derinleşiyor. Gıybet etmek, birbirinin açığını aramak, kazanç hırsıyla vicdanı bir kenara bırakmak gibi davranışlar yaygınlaştı. Eskiden insanların dayanışma ve yardımlaşma ruhu vardı. Cenazeler komşuların omzunda kalkar, cenaze evleri aşsız bırakılmazdı. Şimdi ise menfaat ilişkileri, dayanışmanın önüne geçmiş durumda.
Yeni yılda herkesin beklentisi farklı olabilir, ancak ortak bir dileğimiz var: Geçmişin güzelliklerini yeniden canlandırmak. Doğayı seven, vicdanlı, çalışkan, tok gözlü, erdemli insanların dünyasını geri getirmek.
Çünkü bir şehrin güzelliği, içinde yaşayan insanların ahlakında saklıdır. Bursa’yı eski güzelliğine kavuşturmak için belki de hepimizin kendimize sorması gereken soru şu: "Yeni yılda biz ne yapabiliriz?"
Varın, bu tahlili siz yapın.