Nazım Hikmet, Kuvayı Milliye Destanı’nda O’nu şöyle anlatıyor: “Ateşler yanıyordu. Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki.
Şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden,
güzel, rahat günlere inanıyordu.
… Ve gülen bıyıklarıyla duruyordu.
Ki mavzerinin yanında..
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar, “Üç” dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar.
Eğildi, durdu. Bıraksalar..
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak,
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak,
Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı.”
… En son 2 yıl önce, 10 Kasım’da Anıtkabir’deydik.
Oraya sadece Ankara’dan değil, yurdun dört bir yanından akın akın gelen, Ata’ya koşan aydınlık yüzlü insanlar gördük. 7’den 70’e.. Atatürkçü, çağdaş, Cumhuriyetçi, laik, Türkiye’min yarınlarına umut veren insanları oradaydı. On binler yine Ata’mıza koştuk.. Kadınlı, erkekli.. Genciyle, yaşlısıyla.. Ata’mıza saygı duruşunda bulunduk, Müze’yi bir kez daha dolaştık. O’nun, Kurtuluş Savaşı kahramanların bu ülke için, bu topraklar için, bir avuç toprak için verdikleri canları, akıttıkları kanlarını, mücadelelerini yüreklerimizde bir kez daha hissettik.
Gözleri yaşlı, heyecanlı dedeler, nineler.. Atatürk, Cumhuriyet, laiklik sloganları atan anneler, babalar.. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykıran gençler..
Ve, şiirler okuyan çocuklar.. Hepimiz oradaydık..
Yüreğimiz kabardı, içimiz coştu.. Anıtkabir’de, bu çocukları yetiştiren binlerce Zübeyde Hanım’lar, Ali Rıza Bey’ler, on binlerce Mustafa’lar, Kemal’ler de gördük.
Yüreklerimize sular serpildi.
Yarınlar için, daha bir umutlandık.
Sen çok yaşa Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
İyi ki varsın.
Sevgi, saygı, özlemle..
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Bursada Meydan
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Erdal Nural
SARIŞIN BİR KURDA BENZİYORDU..
Nazım Hikmet, Kuvayı Milliye Destanı’nda O’nu şöyle anlatıyor:
“Ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki.
Şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden,
güzel, rahat günlere inanıyordu.
… Ve gülen bıyıklarıyla duruyordu.
Ki mavzerinin yanında..
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar, “Üç” dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar.
Eğildi, durdu. Bıraksalar..
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak,
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak,
Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı.”
… En son 2 yıl önce, 10 Kasım’da Anıtkabir’deydik.
Oraya sadece Ankara’dan değil, yurdun dört bir yanından akın akın gelen, Ata’ya koşan aydınlık yüzlü insanlar gördük. 7’den 70’e.. Atatürkçü, çağdaş, Cumhuriyetçi, laik, Türkiye’min yarınlarına umut veren insanları oradaydı. On binler yine Ata’mıza koştuk.. Kadınlı, erkekli.. Genciyle, yaşlısıyla.. Ata’mıza saygı duruşunda bulunduk, Müze’yi bir kez daha dolaştık. O’nun, Kurtuluş Savaşı kahramanların bu ülke için, bu topraklar için, bir avuç toprak için verdikleri canları, akıttıkları kanlarını, mücadelelerini yüreklerimizde bir kez daha hissettik.
Gözleri yaşlı, heyecanlı dedeler, nineler..
Atatürk, Cumhuriyet, laiklik sloganları atan anneler, babalar..
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykıran gençler..
Ve, şiirler okuyan çocuklar.. Hepimiz oradaydık..
Yüreğimiz kabardı, içimiz coştu..
Anıtkabir’de, bu çocukları yetiştiren binlerce Zübeyde Hanım’lar, Ali Rıza Bey’ler, on binlerce Mustafa’lar, Kemal’ler de gördük.
Yüreklerimize sular serpildi.
Yarınlar için, daha bir umutlandık.
Sen çok yaşa Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
İyi ki varsın.
Sevgi, saygı, özlemle..