BTSO Başkanı İbrahim Burkay, kent ekonomisini ortak akılla geleceğe taşımak amacıyla “Yüksek İstişare Kurulu”nu kurdu. 22 kişiden oluşan istişare kurulu, Bursa’nın kanaat önderi sayılacak sanayici ve işadamlarından oluşturuldu.
Kurula biraz baktığımızda, aklımıza meslekler geldi ve makine sanayiden tekstile, gıda sektöründen sağlık sektörüne kadar bir çok isimi gördük.
Alfabetik sıralamaya göre kurul da, Ahmet Özkul, Ali Moral, Cavit Çağlar, Celal Sönmez, Erol Türkün, Faik Çelik, Fatma Durmaz Yılbirlik, Hasan Aslanoba, Hüseyin Özdilek, Mehmet Burkay, Mehmet Celal Gökçen, Muhammed Etkeser, Muharrem Yılmaz, Mustafa Gürses, Nezir Gencer, Oya Coşkunöz, Ömer Kızıl, Önder Matlı, Sabahattin Gazioğlu, Steven Young ve Yusuf Akkaş gibi isimler yer aldı.
Geçmişte, birçok siyasi partide, SİAD’larda da kurulmuştu. Hatta Yüksek İstişare Konseyi olarak isimlendiren gruplar bile var.
İstişare, “bir insana bir konuyu danışmak, görüşünü sormak” demektir. Şura ve müşavere gibi.
İstişarenin ilmi ve bilimsel temel dayandığı meseleler vardır.
Mesela planlamanın, danışarak yapılması İslam’ın ilkelerinden biridir. Kuran’da Hz.Muhammed (a.s)’e, dolayısıyla bütün müminlere hitaben; (Yapacağın) işler hakkında onlara ashabına (Arkadaşına) danış. Azmedip karar verince de Allah’a dayanıp güven…(Al-i İmran,3/159) buyrulmuştur.
Peygamberimiz (a.s.), bu emre uyarak yapacağı işleri ashabı ile görüşmüş, onların fikirlerini almış, alınan kararları uygulamıştır.
Danışılacak kimsenin; akıllı, tecrübeli, sağlam fikirli, ihlaslı ve dost insan olması gerekir. Akılsız, tecrübesiz, bozuk fikirli, sahtekâr ve düşman insandan danışman olmaz.
Kur’ân’ın 42. sûresinin adı da Şûrâ’dır. Bu sûrenin 36-39. âyetlerinde Allah’ın mükâfât va’dettiği insanların 10 özelliği zikredilmiştir. Bu özelliklerden biri de “onların işlerini aralarında danışarak yapmalarıdır.” (Şûrâ, 42/38) İşlerini istişare ile yapan insan, yanılma ve başarısızlığını en alt düzeye indirmiş olur.
Atalarımız “işlerini danışarak yapan dağları aşar, danışmayan düz yolda şaşar” diyerek konunun önemini çok güzel dile getirmişlerdir.
Peki istişarenin bilimsel altyapısı nedir?
Dünyada ‘Akıl çağı’ diye bir durum vardır; Felsefede 17. yüzyılın ikinci yarısında başlayıp ,19. yüzyılın ilk yarısına dek uzanan ve her alanda aklı temele alan aydınlanma çağına ‘Akıl çağı’ deniliyor.
Akil adamlar.
Akil adamlar kimilerine göre bilim adamları, sosyologlar, politikacılar, yazarlar, sanatçılar, popüler kanaat önderleri gibi..
İşte bu akil adamlar ilmi ve bilimsel birliktelikle bir kent için istihdamdan, kalkınmaya, planlamadan yatırıma kadar bir çok önemli konuyu masaya yatırır.
BTSO’nun 40’ı aşkın projesini hayata geçirmişti. Özellikle katma değeri yüksek olan yüksek teknoloji TEKNOSAB’ın, GUHEM (Gökmen Uzay Havacılık Eğitim Merkezi) gibi makro projelerde bugüne kadar İbrahim Burkay tek başına ortaya koydu ise YİK’in ortaya koyacağı daha ne projeler olabilir.
Yeter ki, bir kentin tarihsel geçmişini bilerek ilim ve irfan ve teknolojilerinin bu yüzyılda nasıl ve ne şekilde hizmet edebilir bunları istişare etmek gereklidir.
Zeytin ağacı dikilecek toprağa şeftali ağacı dikmemek lazım.
Sanayi mi, tekstil mi, turizm mi, sağlık mı, otomotiv mi, nedir Bursa’nın toprağına uygun yatırımlar?
Veya bu yatırımların bu coğrafyadaki planlaması nasıl olmalı?
Bursa, Türkiye’nin hangi alanlarda abisi olmalı doğru strateji ne olmalı?
Konu yelpazesi oldukça geniş işin içinden çıkmak zor işte bu yüzden de Yüksek İstişare Kurulu bir kent yatırım planlaması yapmalı ve ilk toplantıda da bu konu görüşülmelidir diye düşünüyorum.
Yani YİK’in kurulması ne kadar önemliyse ilk toplantı da bir o kadar önemlidir, hatta 1000’inci toplantı değil mi?
Bursa’ya hayırlı olsun.