Bazı insanlar neden bencil ve kötü karakterlidir, başkalarına acı çektirmekten hoşlanır?
Bu var olduğumdan beri beynimi kemiren bir soru.
İnsan beyninin en karanlık köşelerini inceleyen psikologlar açıklıyor.
Diyelim ki zararsız böcekleri kahve öğütme makinasına atıyorsunuz; bu iş hoşunuza gider miydi? Ya da sokaktan geçen herhangi bir insanı sağır edici bir sesle korkutmak? Bunlar Delroy L. Paulhus’ın içimizdeki “kötü insanları” anlamak için yaptığı deneylerden bazıları.
Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nde psikoloji profesörü Paulhus bazı insanların neden başkalarına acı çektirmekten hoşlandığı sorusuna cevap aramış ve ilginç bir tez ortaya koymuş.
Paulhus'a göre kötülük kavramındaki bu tür insanlar sadece psikopatlar ve katiller değil; okuldaki zorbalardan internet trollerine, politikacı ve polis hatta sizler, işyerindeki insanlar, ailenizdeki bireyler vbz. herhangi gibi biri, toplumun üst kesimine mensup kişiler bile bu kategoriye girebiliyor.
Paulhus, bu insanlar hakkında hemen yargıya varmanın kolay olduğunu söylüyor.
“Tanıştığımız insanlar hakkında melek ve şeytan kalıbını kullanma eğilimi taşıyor, dünyamızı iyi ve kötü insanlar olarak basitleştirmek istiyoruz” diyor. Zalimliği mazur görmeye çalışmasa da onun bu tür insanlara yaklaşımı tıpkı bir zoologun zehirli böcekleri incelemesine benzetiyor.
DOĞUŞTAN MI?
Paulhus’ın bu karanlık beyinlere küçük bir pencere açmasıyla bu konuda birçok farklı araştırma gündeme geldi. Örneğin insanların doğuştan mı bu özellikleri taşıdıkları sorusuna yanıt bulmak için tek ve çift yumurta ikizleri incelendi. Narsistlik ve psikopatlığın genetikle ilgili olabileceği, fakat Makyavelcilikte çevresel etkenlerin önemli olduğu sonucuna varıldı. Fakat genetik olarak devralınan miras insandaki bireysel sorumluluk duygusunun ortadan kalktığı anlamına gelmiyordu.
TROL TAKİBİ...
Paulhus internet trolleri için de aynı şeyin geçerli olduğunu belirtiyor. “Bunlar acı çektirecekleri insanları internette aradıkları için sıradan sadistlerin internet versiyonu gibidir. Diğer üç özellik de görülmekle beraber sadistlik biraz daha ağır basar. Böcek ezme deneyinin gösterdiği gibi sıradan sadistler her türlü zevk verici eyleme karşı duygusal tepkilerini bastırdıkları için belki de rastgele zalimce girişimler yoluyla bu duygusal uyuşma halini kırmış oluyorlar.
Bu teorinin doğruluk payı tartışmalı olabilir, fakat Paulhus insan toplumun karmaşık olduğunu, her konuda başarı şansını artırmak için insanların farklı yollar tutabileceğini ve bunun bazen iyiliği, bazen de kötülüğü içerdiğini ifade ediyor.
Kısacası bu bahsettiği insan tiplemeleri içimizde var olanlar ve bizi tüketenler değil mi?
Paulhus bu yaklaşımlarını hepsi doğrumu değilmi diyemem ama 'Her konuda başarı şansını artırmak için insanların farklı yollar tutabileceğini ve bunun bazen iyiliği, bazen de kötülüğü içerdiğini' demesi doğru.
Narsistlik, Psikopatlık, Sosyopatlık doğuştan olabilir. Kötülük doğuştan değil sonradan insana entegre edilen bir kavramdır…desem yanılır mıyım bilemem.
Fakat , kötülüğü dizginlemek yine insanların elinde.
Yine bir kuşku içinde de şunu ifade etmek istiyorum, dizginler elinde de olmasına rağmen insan gider yine kötülüğü seçer.
Yani yapılan araştırmalarda, tezlerde boşa çıkmış olur.
Gün gelir, gün geçer yine sorarız 'Dünya Bu Kadar Güzelken İnsanlar Neden Kötü' diye.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Bursada Meydan
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Funda Avcı
Dünya bu kadar güzelken, insanlar neden kötü?
Bazı insanlar neden bencil ve kötü karakterlidir, başkalarına acı çektirmekten hoşlanır?
Bu var olduğumdan beri beynimi kemiren bir soru.
İnsan beyninin en karanlık köşelerini inceleyen psikologlar açıklıyor.
Diyelim ki zararsız böcekleri kahve öğütme makinasına atıyorsunuz; bu iş hoşunuza gider miydi? Ya da sokaktan geçen herhangi bir insanı sağır edici bir sesle korkutmak? Bunlar Delroy L. Paulhus’ın içimizdeki “kötü insanları” anlamak için yaptığı deneylerden bazıları.
Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nde psikoloji profesörü Paulhus bazı insanların neden başkalarına acı çektirmekten hoşlandığı sorusuna cevap aramış ve ilginç bir tez ortaya koymuş.
Paulhus'a göre kötülük kavramındaki bu tür insanlar sadece psikopatlar ve katiller değil; okuldaki zorbalardan internet trollerine, politikacı ve polis hatta sizler, işyerindeki insanlar, ailenizdeki bireyler vbz. herhangi gibi biri, toplumun üst kesimine mensup kişiler bile bu kategoriye girebiliyor.
Paulhus, bu insanlar hakkında hemen yargıya varmanın kolay olduğunu söylüyor.
“Tanıştığımız insanlar hakkında melek ve şeytan kalıbını kullanma eğilimi taşıyor, dünyamızı iyi ve kötü insanlar olarak basitleştirmek istiyoruz” diyor. Zalimliği mazur görmeye çalışmasa da onun bu tür insanlara yaklaşımı tıpkı bir zoologun zehirli böcekleri incelemesine benzetiyor.
DOĞUŞTAN MI?
Paulhus’ın bu karanlık beyinlere küçük bir pencere açmasıyla bu konuda birçok farklı araştırma gündeme geldi. Örneğin insanların doğuştan mı bu özellikleri taşıdıkları sorusuna yanıt bulmak için tek ve çift yumurta ikizleri incelendi. Narsistlik ve psikopatlığın genetikle ilgili olabileceği, fakat Makyavelcilikte çevresel etkenlerin önemli olduğu sonucuna varıldı. Fakat genetik olarak devralınan miras insandaki bireysel sorumluluk duygusunun ortadan kalktığı anlamına gelmiyordu.
TROL TAKİBİ...
Paulhus internet trolleri için de aynı şeyin geçerli olduğunu belirtiyor. “Bunlar acı çektirecekleri insanları internette aradıkları için sıradan sadistlerin internet versiyonu gibidir. Diğer üç özellik de görülmekle beraber sadistlik biraz daha ağır basar. Böcek ezme deneyinin gösterdiği gibi sıradan sadistler her türlü zevk verici eyleme karşı duygusal tepkilerini bastırdıkları için belki de rastgele zalimce girişimler yoluyla bu duygusal uyuşma halini kırmış oluyorlar.
Bu teorinin doğruluk payı tartışmalı olabilir, fakat Paulhus insan toplumun karmaşık olduğunu, her konuda başarı şansını artırmak için insanların farklı yollar tutabileceğini ve bunun bazen iyiliği, bazen de kötülüğü içerdiğini ifade ediyor.
Kısacası bu bahsettiği insan tiplemeleri içimizde var olanlar ve bizi tüketenler değil mi?
Paulhus bu yaklaşımlarını hepsi doğrumu değilmi diyemem ama 'Her konuda başarı şansını artırmak için insanların farklı yollar tutabileceğini ve bunun bazen iyiliği, bazen de kötülüğü içerdiğini' demesi doğru.
Narsistlik, Psikopatlık, Sosyopatlık doğuştan olabilir. Kötülük doğuştan değil sonradan insana entegre edilen bir kavramdır…desem yanılır mıyım bilemem.
Fakat , kötülüğü dizginlemek yine insanların elinde.
Yine bir kuşku içinde de şunu ifade etmek istiyorum, dizginler elinde de olmasına rağmen insan gider yine kötülüğü seçer.
Yani yapılan araştırmalarda, tezlerde boşa çıkmış olur.
Gün gelir, gün geçer yine sorarız 'Dünya Bu Kadar Güzelken İnsanlar Neden Kötü' diye.