"KAVRAM" kelimesinin derinliği nedir?

Kavramlar soyuttur, manâyı çözümleyip gerçeği ortaya çıkarmak için bize ikram edilmiş en büyük değerlerdir.

Kelimeler somut olan şeyler içindir, maddeyi çözümlemeye yarar, üzerinde tartışma gerektirmez.
Mesela masa dendiği zaman aklınıza somut bir şey gelir. Bu anlattığın sandalye midir diyemezsiniz.

Soyut kelimelerde ise, meselâ Hedef, İrade, İnanç, Güven, Düşünce, Zekâ, Akıl, Zihin... bunlar derinliği olan muthiş kavramlardır, sadece birer kelime değillerdir. Bu kavramlar hem soyut oldukları için, hem de anlam, manâ ve derinlik taşıdıkları için herkeste aynı intibayı bırakmazlar.

Kavram, soyut olan gerçekçiliğin de özetini ifade eder. Gerçeği arayan samimi insanlar, kavramların içlerine daha yakından bakabilirlerse, hakikati daha çabuk fark edebilirler.

Meselâ, Inanmak başlı başına bir kavramdır, derinliği olan bir kavramdır. 
İnanıyorum, kabul ettim demekle Allah'a inanılmış oluyor mu..! 
Bir insan inanmanın şartlarını yerine getiremiyorsa, konunun içeriğini kavrayamıyorsa, yüz defa da inandım dese sadece varlığına inanmış oluyor, birliğine değil.

Kavram meselesi doğru anlaşılmadığı takdirde sorunlar bitmiyor, uzadıkça uzuyor, biteceğe de benzemiyor, sonuç olarakda bir işe yaramıyor ve tesadüflere kalıyor.

Kavram karışıklığının en zararlı noktası da, hassas olan iç dünya hayatımızla, dış dünya hayatı dediğimiz genel hayatı birbirinden ayırt edememekten başlıyor. Dünya insanları da ister, istemez böyle bir kavram karışıklığına kapılıyor.

Kavramları ve kelimeleri birbirlerine katmadan, birbirlerine karıştırmadan analiz edebiliyormuyuz..!

Eğer kelimeleri ve kavramları yerli yerlerine yerleştirerek kullanabilirsek, kısa zamanda olumlu ve doğru yollar alarak, geleceğe izler bırakabiliriz.

Yoksa vay halimize.