Vay arkadaş, bu ne yüzsüzlük ne ahlaksızlık! Son günlerde gündüz kuşağı bir programda konu olan bir hadise hepimizi şok etti. Bir damat, karısını aldatmakla yetinmiyor, bir de kaynanasıyla kaçıyor! İnsan utanır, ar eder, içinde birazcık vicdan kırıntısı taşır! Bu iğrenç olay, magazin dedikodusundan çok daha öte; ahlakın, namusun, insanlığın dibine vurulmuş bir darbe. Toplum olarak bu kepazeliğe ya kahkaha atıyoruz ya da öfkeden köpürüyoruz, ama asıl mesele bu çürümüşlüğü görüp kendimize çeki düzen vermek.
Evlilik, iki insanın sevgiyle, güvenle, sadakatle kurduğu kutsal bir yemin. Ama bu sözde damat, karısına verdiği sözü, ailenin onurunu, insanlığın erdemini çöpe atıp kaynanasıyla sıvışmış. Bu ne arsızlık ne vicdansızlık! Akıl almıyor: Bir insan nasıl bu kadar alçalır? Kaynana desen, ayrı bir felaket. Kendi kızına bu ihanet nasıl yapılır? Annesi olacak kadın, evladının yuvasını yıkıp bu rezalete ortak oluyor. Bu, ahlakın değil, insanlığın iflası!
Toplum olarak bu skandala tepkimiz genelde alay ya da öfke. Ama durup düşünmek lazım: Bu iğrençlik nasıl bu kadar normalleşti? Medya, bu tür rezaletleri allayıp pullayıp önümüze sunuyor, sanki her gün olan bir şeymiş gibi. Hayır, bu normal değil! Bu, ahlaki değerlerimizin nasıl çöktüğünü, sadakatin, dürüstlüğün nasıl unutulduğunu gösteren bir utanç tablosu. Ailede, okulda, sokakta ahlakı öğretmezsek, daha çok damat kaçar, daha çok kaynana yüzsüzlük yapar.
Bu olay, hepimize ayna tutuyor. Eğer vicdan, utanma, namus gibi değerleri yitirdiysek, vay halimize! Toplumun temeli olan aileyi ayakta tutan bu erdemler, bir bir kayboluyor. Medyanın bu kepazelikleri şov malzemesi yapması yerine, ahlaki çöküşü konuşmamız lazım. Ailede başlayan değerler eğitimi, gençlere dürüstlüğü, sadakati öğretmeli. Yoksa bu gidişle ne yuva kalır ne insanlık. Bu rezilliğe kim, nasıl dur diyecek merak ediyorum.