Televizyon ekranlarında bir döneme damga vuran Muhteşem Yüzyıl dizisi, Kanuni Sultan Süleyman’ın dönemini haremler üzerinden anlatmaya çalışsa da dikkatli bir izleyici, satır aralarında dönemin karmaşık güç dengelerine,insan ilişkilerine ve trajik kaderlere dair pek çok ipucunu yakalayabilir.
Ne var ki dizinin ötesinde, tarih kitaplarına göz atınca bu toprakların aslında ne denli derin dersler taşıdığını daha iyi anlayabiliyoruz.
Herkes gidip görebilir..Lütfü Taşcı Hoca'nın sorumluluğundaki Muradiye Külliyesi’nde yatan Şehzade Mustafa, bu derslerin en çarpıcı örneklerinden biridir.
Bakın;
Gençliğinde babası Kanuni tarafından çok sevilen Mustafa, zamanla bu sevginin yerini korku ve endişeye bıraktığını görür. Cömertliğiyle, adaletiyle ve cesaretiyle halkın gönlünde taht kuran bu genç şehzade, zamanla teamüllere aykırı davranışlarla hem halk nezdinde hem sarayda farklı tepkiler uyandırır.
Ve bir gün Kanuni, oğlunun gücünü bizzat hissedince şöyle der: “Oğlum, sen büyüdükçe masumiyetimiz bozuldu.”
Şimdi bu cümle sanki bugün Bursa'da da yankılanıyor..
Bir yanda şehrin ulaşım yükünü omuzlayan Büyükşehir Belediyesine bağlı iştiraklerden Burulaş, diğer yanda demir-yol işçilerini temsil eden sendika. Taraflar arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçsuz kaldı.
20 Mayıs itibariyle sendika tarafından grev kararı alındı. Buda şu anlama geliyor.. Trenler, otobüsler duracak. Ulaşım aksayacak. Şehir hayatı sekteye uğrayacak.
Hemen şunu ifade etmek isterim;
Başkan Bozbey'in de ifade ettiği gibi Demiryol-İş Sendikası Şube Başkanı Cemal Yaman'ın açıklamalarında geçen "burası yanar" gibi tehditkâr ifadeler, bu toprakların tarihine ve insanına yakışmıyor.
Hak aramak elbette meşrudur, ancak üslup da en az talep kadar önemlidir. Hele ki böylesine kritik bir hizmetin başındaysanız.
Nihayetinde Burulaş'ta yaşanan gelişmelere bizzat müdahil olduğunu söyleyen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, yaptığı açıklamada önemli bir dengeye dikkat çekti. “Sendikanın istediği maaşı verirsek bir biniş 60 lirayı buluyor,” dedi. Zaten aylık 300–350 milyon lira destek sağlanan Burulaş’ta, bu taleplerin karşılanması durumunda sistemin sürdürülemez hale geleceğini vurguladı.
Rakamlar ortada: En düşük maaş 50 bin liraya çıkarken, teknik personel maaşı 78 bin liraya yükseliyor. Otobüs şoförleri için de ekstra artış yapılmış..
Peki bu durumda sosyal barış ne olacak?
Şehirdeki diğer çalışanlar, sabit gelirliler, emekliler... Ayda 100 milyon liralık ek yükün belediye bütçesinden nasıl karşılanacağı da sorgulanabilmeli...Mevcut durumda dikkate alınabilmeli...
Bu yalnızca bir maliyet meselesi değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk meselesidir.
Yeniden tarihimize bakarsak; Anadolu, Haçlı seferlerinden, yangınlara kadar birçok acıya tanıklık etti. Ancak her dönem sonunda halkın feraseti, yöneticilerin sağduyusu galip geldi. Bugün de Bursa gibi bir kadim şehirde aynı sağduyuya ihtiyaç var.
İş kollarında yetkili sendikalar, hak ararken sosyal dengeyi de gözetmeli. Taleplerin meşruiyeti kadar uygulanabilirliği de önemlidir. Zira masumiyetin bozulduğu yerde yalnızca sistem değil, toplum da yara alır. Hatta sıkıntıya girer..
O yüzden şunu rahatlıkla söyleyebilirim;
Taraflar aklı selimle yeniden masaya dönmeli, tehdidi değil diyaloğu tercih etmeli. Bursa, bu krizi de tarihten aldığı ilhamla aşacağına inanıyorum..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ercan Akyıldız
BURULAŞ'da Grev çıkmazı; Masumiyetin sonu mu?
Televizyon ekranlarında bir döneme damga vuran Muhteşem Yüzyıl dizisi, Kanuni Sultan Süleyman’ın dönemini haremler üzerinden anlatmaya çalışsa da dikkatli bir izleyici, satır aralarında dönemin karmaşık güç dengelerine,insan ilişkilerine ve trajik kaderlere dair pek çok ipucunu yakalayabilir.
Ne var ki dizinin ötesinde, tarih kitaplarına göz atınca bu toprakların aslında ne denli derin dersler taşıdığını daha iyi anlayabiliyoruz.
Herkes gidip görebilir..Lütfü Taşcı Hoca'nın sorumluluğundaki Muradiye Külliyesi’nde yatan Şehzade Mustafa, bu derslerin en çarpıcı örneklerinden biridir.
Bakın;
Gençliğinde babası Kanuni tarafından çok sevilen Mustafa, zamanla bu sevginin yerini korku ve endişeye bıraktığını görür. Cömertliğiyle, adaletiyle ve cesaretiyle halkın gönlünde taht kuran bu genç şehzade, zamanla teamüllere aykırı davranışlarla hem halk nezdinde hem sarayda farklı tepkiler uyandırır.
Ve bir gün Kanuni, oğlunun gücünü bizzat hissedince şöyle der: “Oğlum, sen büyüdükçe masumiyetimiz bozuldu.”
Şimdi bu cümle sanki bugün Bursa'da da yankılanıyor..
Bir yanda şehrin ulaşım yükünü omuzlayan Büyükşehir Belediyesine bağlı iştiraklerden Burulaş, diğer yanda demir-yol işçilerini temsil eden sendika. Taraflar arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sonuçsuz kaldı.
20 Mayıs itibariyle sendika tarafından grev kararı alındı. Buda şu anlama geliyor.. Trenler, otobüsler duracak. Ulaşım aksayacak. Şehir hayatı sekteye uğrayacak.
Hemen şunu ifade etmek isterim;
Başkan Bozbey'in de ifade ettiği gibi Demiryol-İş Sendikası Şube Başkanı Cemal Yaman'ın açıklamalarında geçen "burası yanar" gibi tehditkâr ifadeler, bu toprakların tarihine ve insanına yakışmıyor.
Hak aramak elbette meşrudur, ancak üslup da en az talep kadar önemlidir. Hele ki böylesine kritik bir hizmetin başındaysanız.
Nihayetinde Burulaş'ta yaşanan gelişmelere bizzat müdahil olduğunu söyleyen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, yaptığı açıklamada önemli bir dengeye dikkat çekti. “Sendikanın istediği maaşı verirsek bir biniş 60 lirayı buluyor,” dedi. Zaten aylık 300–350 milyon lira destek sağlanan Burulaş’ta, bu taleplerin karşılanması durumunda sistemin sürdürülemez hale geleceğini vurguladı.
Rakamlar ortada: En düşük maaş 50 bin liraya çıkarken, teknik personel maaşı 78 bin liraya yükseliyor. Otobüs şoförleri için de ekstra artış yapılmış..
Peki bu durumda sosyal barış ne olacak?
Şehirdeki diğer çalışanlar, sabit gelirliler, emekliler... Ayda 100 milyon liralık ek yükün belediye bütçesinden nasıl karşılanacağı da sorgulanabilmeli...Mevcut durumda dikkate alınabilmeli...
Bu yalnızca bir maliyet meselesi değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk meselesidir.
Yeniden tarihimize bakarsak; Anadolu, Haçlı seferlerinden, yangınlara kadar birçok acıya tanıklık etti. Ancak her dönem sonunda halkın feraseti, yöneticilerin sağduyusu galip geldi. Bugün de Bursa gibi bir kadim şehirde aynı sağduyuya ihtiyaç var.
İş kollarında yetkili sendikalar, hak ararken sosyal dengeyi de gözetmeli. Taleplerin meşruiyeti kadar uygulanabilirliği de önemlidir. Zira masumiyetin bozulduğu yerde yalnızca sistem değil, toplum da yara alır. Hatta sıkıntıya girer..
O yüzden şunu rahatlıkla söyleyebilirim;
Taraflar aklı selimle yeniden masaya dönmeli, tehdidi değil diyaloğu tercih etmeli. Bursa, bu krizi de tarihten aldığı ilhamla aşacağına inanıyorum..