31 Mart seçimlerinin ardından ortaya çıkan tablo başta Ak Parti olmak üzere bazı partilerde daha çok tartışılacak gibi duruyor.
Bursa’da bayramın ilk günü Ak Parti ve CHP’de Bayramlaşma vardı. MHP ve İYİ Partililer ise bir gün sonra bir araya gelerek bayramlaştı.
Esasen,seçim sonuçları yine Bayram sohbetlerinin ana gündemini oluşturdu.Her iki Partinin bayramlaşma töreni takip bir Gazeteci olarak şunu ifade edebilirim..
Seçim sonuçları doğrudan siyasilerin bayramlaşma törenlerine yansımış,Ak Parti’de kaybetmenin hüznü,CHP’de ise zafer sarhoşluğu vardı.
Ancak,her iki Partinin de bayramlaşma törenine yoğun katılımın olması önümüzdeki sürecin nasıl hiç de kolay olmayacağının bir işaret olarak görülebilir.
Eski yeni milletvekilleri, eski yeni İlçe Başkanları,Belediye başkanlarının tam kadro katıldığı Ak Parti bayramlaşma töreninde İl Başkanı Davut Gürkan kısa bir öz eleştiri yaptı.
Ama güne damgasını vuran konuşma “Bir itirafta bulunmak istiyorum” ifadeleriyle başlayan Eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı ve Bursa Milletvekili Mustafa Varank’ta geldi;
Varank,
“31 Mart seçimlerinden sonra hepimizin kalbi biraz buruktu. Ama bugün bu bayramlaşma programında tıpkı bizim gibi sizlerin de eminin coşkusu arttı. Allah’ın izniyle yolumuza devam edeceğiz. Yıldırım Belediyesi bundan sonra bizim gözbebeğimiz. Buradaki hizmetlerimizi ve gerçek belediyeciliği orada göstereceğiz.”
Seçimleri bir dönüm noktası olarak gördüklerini söyleyen Mustafa Varank, hatalarını düzelterek bugünkü tabloyu zafere çevireceklerini vurguladı.
Bursa Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere diğer Belediyelerde bundan sonra muhalefet yapacaklarının altını çizen Mustafa Varank daha son şunları söyledi;
“Muhalefet nasıl yapılır onlara göstereceğiz. Bizler onlar gibi yalan siyasetten anlamayız. Yalan ve iftira siyasetine de asla müsaade etmeyeceğiz.Bir hususun altını çizmek istiyorum. Gazze konusunda Erdoğan'ın hassasiyetini bilmeyen yok. Ama Cumhurbaşkanımıza iftira atmaya çalışan var. Bu dünyada İsrail'e özür diletmiş bir tek devlet var o da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.İftira atanlara  önümüzdeki dönemlerde gereken cevabı vereceğiz. ”
CHP’de ise durum biraz daha farklı idi..
İfade ettiğim gibi yıllar sonra Bursa’da yerel iktidarı ele geçirmenin heyecanı yaşanıyor.
Başkan Mustafa Bozbey ve Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın,ve Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir  partililerin ilgi odağı idi.İl Başkanı Nihat Yeşiltaş’ın  ardından kürsüye gelen Başkan Mustafa Bozbey konuşmasına seçim döneminde çalışan partililere teşekkür ederek başladı.
Bursa’da yaşayan herkesin Belediye Başkanı olacağını ayrıştırmadan Bursalılarla birlikte Bursa’yı yöneteceğini ifade ederek şu ifadeleri kullandı;
“Bu kentin evladı olarak sizleri mahcup etmeden, dürüstlükle, adaletle yol yürüyeceğimizi bilmenizi isterim. Bu göreve güzel şeyler yapmak için geldik. Çünkü bu kentin artık güzel şeyler yaşamaya ihtiyacı var. Bu kent keyifle yaşanabilir bir düzeye erişmek durumunda. Betonun yerine yeşilin, rantın yerine halkın önemli olduğunu göstermek için bu göreve geldik ve bunu başaracağız. Bursa’yı dünya kentleri ile yarışır hale getireceğiz. Bunun için bize düşen tek şey çok çalışmak. Bunu yapacak gücümüz, bilgimiz ve birikimimiz var”
Ak Parti ve CHP’de ki tabloya baktığımızda şunu söylemek isterim;
Her dönem iktidar gücünü elinde bulunduranlarla, gücüne güç katmak isteyenlerin işbirliğine sahne olan bu kentte, bazı insanların siyasete küsmesi,bazılarının koltuk için amuda kalkması  kadar doğal bir şey olamaz.
Siyasette dikkat edilmesi gereken hususların başında “Adalet” gelir. Bizim bahsettiğimiz adalet sadece kendine yakın olanlarla kalmamalıdır. Adalet herkesi kapsamalı evrensel olmalıdır. CHP’li Belediyeler bunu başarır mı onu zaman gösterecek.
Demokrasilerin olmazsa olmazları arasındadır siyaset. Halka hizmetin başka bir versiyonudur. Bayram sonrası yaşanan tablonun ardından, Ak Parti siyasetini yönetenler başlarını avuçlarının içine koyarak değerlendirme yapacaklardır. İl Başkanı  Davut Gürkan ve Varank’ın dediği gibi yeni bir yol haritasını ortaya koyacaklardır.
Bir hikaye ile bugünlük noktayı koyalım:
Nasreddin Hoca'nın evine hırsız girmiş ve yükte hafif, pahada ağır ne varsa götürmüş. Hoca, olayın şokunu yaşarken, gelen komşular tek tek konuşmaya başlamışlar;
"Yahu Hoca, insan evde hiç değerli eşya bırakır mı?"
"İnsan, kapıya hiç sağlam bir kilit takmadan dışarı çıkar mı?"
"Dışarı çıkarken, ev hiç boş bırakılır mı?"
Sorular yağmur gibi yağarken, Hoca sonunda dayanamayıp patlamış;
"İnsaf  be komşular...
Tüm suç benim mi?
Eve girenin hiç mi suçu yok!..."