Dedikodu merkezlerinin konkordato ilan ettiği şu günlerde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Eylül ayı değerlendirme toplantısında yeniden kameralar karşına geçti..

CHP milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu ve Kayhan Pala ile birlikte belediye bürokratları salonda tam kadro yerini aldığı toplantının merkezinde “gençlik” vardı ama aslında ortaya çıkan başlıklar kentin geleceğine dair çok önemli uyarılar da içeriyordu.

Başkan Bozbey sözlerine “Gençler geleceğimizin teminatıdır” diyerek başladı. Sözde kalmayan bu yaklaşımın rakamlara da yansıdığını gördük. Uludağ Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen şenliklere 15 binden fazla öğrenci katılmış. 11 ve 12. sınıf öğrencilerine eğitim kampları düzenlenmiş, mesleki farkındalık için teknik geziler yapılmış. Hedef ise 30 gençlik merkezi. Bugün 15 merkezde gençlere ders çalışma ortamı, internet, kütüphane ve sosyal alanlar sağlanıyor.

Spor ayağında da tablo dikkat çekici: 2025’in ilk 8 ayında 1,2 milyon kişi spor tesislerinden yararlanmış. Yaz-kış spor okullarında 8 bin 271 çocuk eğitim görmüş, 110 engelli çocuğa özel programlar uygulanmış. 260 spor kulübünün lig katılım ücretleri Büyükşehir tarafından üstlenilmiş. Yeni yüzme havuzları, futbol sahaları, Atıcılar Sporcu Konaklama Tesisi ve Merinos Stadyumu’nun yenilenmesi gibi yatırımlar da yolda.

Bütün bunlar gençlik adına umut verici ama benim asıl dikkatimi çeken başlık “bağımlılıkla mücadele” oldu. Çünkü Bozbey’in ifadelerine göre Bursa’da bağımlılık yaşı 9’a kadar düşmüş. Düşünün, daha çocukluk döneminde bu illetle tanışıyor gençler. Bu noktada “önleyici eğitim” ve “erken müdahale” kavramlarının önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Yani spor yatırımları, gençlik merkezleri sadece sosyal bir hizmet değil, aslında bağımlılıkla mücadelenin en önemli cephesi.

Fakat bütün bu olumlu başlıkların gölgesinde daha da yakıcı bir konu vardı: Su krizi.

Başkan Bozbey’in sözleri hafife alınacak türden değil. Doğancı Barajı’ndaki doluluk oranı yüzde 6,81’e kadar düşmüş. Nilüfer Barajı’nda su kalmamış. Şu anda Bursa’yı ayakta tutan tek kaynak Çınarcık Barajı’ndan gelen by-pass hattı. O hat da olmasa tabloyu düşünmek bile istemiyorum. Başkan açıkça uyarıyor: “Hiç yağmur yağmaz ve planlı kesinti yapılmazsa 6 Ekim’de barajlarda su tükenmiş olacak.”

Bu cümle, aslında sadece teknik bir veri değil, hepimizin hayatına dokunan çok ciddi bir uyarı. Ben yıllardır bu köşede yazıyorum: Kaçak sondajlar Bursa Ovası’nın kılcal damarlarını kuruttu. 50-60 metreden çıkan su bugün 250 metrede bile zor bulunuyor. Ova, tabiri caizse can çekişiyor. Varın gerisini siz düşünün...

Bir de işin “arsenik” tartışmaları var. Meclis toplantısında bazı üyeler by-pass hattındaki suyun sağlıksız olduğuna dair iddialar ortaya attı. Başkan Bozbey sert tepki gösterdi: “Bu tür şeyleri araştırmadan söylemek doğru değil, suyumuz Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre arıtılıyor. Ben de çeşmeden içiyorum.” dediği gibi, bu mesele siyasi polemiklere malzeme edilecek bir konu değil, insan hayatını doğrudan ilgilendiren bir konu.

Toplantının bir başka dikkat çekici başlığı BUSKİ’nin mali tablosu oldu. Kurumun borcu 11,8 milyardan 22,5 milyara yükselmiş. Belediyenin BUSKİ’yi finanse ettiğini üstüne basa basa vurguladı Başkan Mustafa Bozbey...Yani su tartışmaları önümüzdeki günlerde sadece çevresel değil, ekonomik boyutuyla da gündemden düşmeyecek gibi duruyor..

Özetle…

Başkan Bozbey, gençlere yönelik hizmetleriyle umut verirken, su konusunda ciddi bir alarm zili çaldı. Gençlik merkezleri, spor tesisleri, eğitim kampları elbette çok önemli. Ama bütün bu çalışmaların anlamı, Bursa’da çeşmelerden su akmadığında sorgulanır hale gelir. Bir başka deyişle, gençlerin geleceği için eğitim kadar suyun da varlığı da hayati önem taşıyor..

Sanırım Bursa, önümüzdeki günlerde hem gençliğe yatırımın hem de suyun değerinin ne kadar kritik olduğunu yaşayarak görecek gibi…