Ülke gündeminin yoğunluğu her geçen gün artıyor. Son dönemde yaşanan siyasi gelişmeler,özellikle bazı belediye başkanlarının tutuklanması ve partiler arası geçişlerle birlikte polemiklerin dozunu da yükseltti.İstanbul’dan Aydın’a kadar uzanan bu hareketlilik,ister istemez gözleri Bursa’ya çevirdi.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey hakkında da sosyal medyada çeşitli iddialar dolaşıyor.Kimileri operasyonlardan, kimileri ise Bozbey’in AK Parti’ye katılabileceğinden söz ediyor. Ancak tüm bu tartışmaların kaynağı, ne yazık ki çoğunlukla aslı astarı olmayan sosyal medya paylaşımları.

Bu noktada ise Başkan Mustafa Bozbey sessiz kalmayı tercih ediyor.

Aslında bu tavrı onun siyasi tarzını da yansıtıyor.Nilüfer’de dört dönem belediye başkanlığı yapmış, partizanlıktan uzak durmaya özen göstermiş bir isim.Bunu karşı mahallede oturan bir Gazeteci olarak ifade ediyorum' Büyükşehir koltuğuna oturduğunda da nisbeten aynı çizgiyi sürdürmeye gayret ediyor.

Hatta geçmiş dönemde yani AK Parti döneminde çalışan isimleri tekrar görevlendirmesi bunun en açık göstergesi olarak değerlendirilebilir. Kendisine bir dönem sorduğumda ise “Ben seçildikten sonra rozetimi çıkardım. Bursa’nın belediye başkanıyım” demişti.

Esasen,bugün yaşanan tartışmalar, bana rahmetli Necmettin Erbakan’ı hatırlatıyor.Erbakan, Türk siyasi tarihine damgasını vurmuş bir liderdi. Kendine has üslubuyla, özellikle “Hadi oradan!” çıkışlarıyla siyasetin dili üzerine iz bırakmıştı. Onun bir sözü hafızalardan hiç silinmedi: “Bizim davamızda kimse kendi için yaşamaz, herkes kardeşi için yaşar. Menfaati öldürmenin en kolay yolu budur.”

Bugüne baktığımızda, ne yazık ki siyasetin kalitesinde ciddi bir kırılma görüyoruz. Değeri olmayan dedikodular, sosyal medya üzerinden gerçekmiş gibi dolaşıma sokuluyor.Siyasi Parti ayrımı yapılmadan, Ahlaki değerleri zayıf insanların iftiraları, siyaset malzemesi haline getiriliyor.Oysa siyasetin çivisini çıkarmak bu kadar kolay olmamalı.

Bakın;

Bursa’da her dönemde nahoş tablolar yaşanmıştır.Siyasetin rant uğruna nasıl kullanıldığını,kimin kimlere “yem” verdiğini gördük. Ancak unutulmamalı ki,siyasette hiçbir şey tesadüf değildir. Eğer bir şey olmuşsa mutlaka planlanmıştır.

Bugün gece yarısı sıradan bir vatandaş başkanına ulaşıp derdini anlatabiliyorsa,Bursaspor taraftarı gönülden destek veriyorsa, o başkanın hangi partiden olduğu aslında ikinci planda kalır.

Önemli olan, şehrin sorunlarına çözüm üretmek, halkın güvenini kaybetmemektir.

Son olarak şunu ifade etmek istiyorum;

Yalanın, iftiranın, şahsi çıkarların siyasete katacağı hiçbir değer yoktur. Hukuken sorun teşkil etmeyen davranışlar, ahlaken doğru olmayabilir. Bu kısır döngü, maalesef olağanüstü zamanlarda hep yaşandımıştır. Bundan sonra da yaşanacak. Ta ki siyasete ahlakın evrensel ilkeleri hâkim olana kadar…

Başka söze gerek var mı?