SON DAKİKA
Hava Durumu

#Mahkeme

Bursada Meydan - Mahkeme haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mahkeme haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Uludağ imar planı mahkemeye takıldı Haber

Uludağ imar planı mahkemeye takıldı

TMMOB Mimarlar Odası, yaptığı yazılı açıklamayla 'Bursa Uludağ Milli Parkı II. Gelişim Bölgesi Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planları'nın 3.İdare Mahkemesi'nin kararıyla iptal edildiğini duyurdu. Yapılan açıklamada şu cümlelere yer verildi; "Uludağ bölgede bulunan orman alanları, alpin dağ çayırları, su kaynakları, endemik türler ve canlı yaşamının korunması hedefiyle 1961 yılında Milli Park ilan edilmiştir. Uludağ, taşıdığı önem itibariyle uzun vadeli kalkınma planı yapılan ilk milli parkımızdır. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 31 Temmuz 2012 tarih ve 5561 sayılı Kararı ile Uludağ Milli Parkı II. Gelişim Bölgesi 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı onaylanarak yürürlüğe girmiştir. İmar planları ile 1/25.000 ölçekli Uludağ Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Revizyon Planı ve plan notları dikkate alınmaksızın; bölgede yapılaşma baskısı artırılmış, kontrollü kullanım alanı sınırlarının nasıl belirleneceği ve koruma-kullanma dengesinin nasıl sağlanacağı belirsizleştirilmiştir. Üst ölçekli planlarda tahsisi yapılmayan alanlar turizm alanı olarak belirlenmiştir. Kongre merkezi ve otopark işlevi yapılarak alan yapılaşmaya açılırken büyük yer altı inşaat faaliyetleri öngörülmüştür. Günübirlik tesis alanlarında üst ölçekli planda yer alan gereklilikler yerine yapılmaksızın uygulama yapılmasının önü açılmıştır. Böylece mevcut yapılaşma yoğunluğu artırılmıştır. Uludağ Milli Parkı’nın kamu yararı gözetilerek korunması ve topluma açık kullanılmasına yönelik düzenlemeler yapmak yerine; bireysel ve belirli kullanımları öncelik alan, korunan alanı ve orman alanlarını yapılaşmaya açan, mevcut yoğunluğu artırarak yapılaşma baskısını genişleten, gerek uluslararası sözleşmelere gerekse koruma mevzuatına aykırı İmar Planlarının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Mimarlar Odası tarafından dava açılmıştır. Bursa 3.İdare Mahkemesi 2023/881 sayılı kararıyla; üst ölçekli plan ilke ve hedefleriyle çeliştiği, kamu yararına, planlama esaslarına ve şehircilik ilkelerine aykırılık gösterdiği ve hukuka uygun tesis edilmediği gerekçeleriyle Bursa Uludağ Milli Parkı II. Gelişim Bölgesi Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planlarını iptal etmiştir. Alınan yargı kararının gerekçesinde; orman alanları üzerindeki baskının arttığı ve bu alanların milli park alanındaki yapılaşma ve plan değişiklikleri ile tahrip edilmekte olduğu, dava konusu alan ve yakın çevresinde yakın dönemde yeni bina yapımları ile orman alanlarının ve orman toprağı özelliği taşıyan alanların olumsuz etkilendiği belirtilmiştir. Yeni yapılaşma çalışmalarıyla alanda artacak insan yoğunluğunun olumsuz etkiler doğuracağı uyarısı yapılmış; plan raporlarının çevre ile alakalı etkilerin önlenmesi konusunda yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bölgedeki su kaynaklarının koruma-kullanma dengesinin sağlanmasına yönelik hükümlerin eksik ele alındığı, planın uygulanmasına yönelik denetim ilkelerinin belirlenmediği ve alan özelinde koruma kullanma dengesinin oluşturulmadığı belirtilmiştir. Bursa 3.İdare Mahkemesi kararında; Bursa Uludağ Milli Parkı II. Gelişim Bölgesi Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planlarının üstün kamu yararına ve hukuka aykırı olduğu vurgulanmıştır. Mimarlar Odası olarak; Uludağ Milli Parkı ve orman alanlarının korunması hedefiyle, koruma güvencelerini ortadan kaldırarak bu alanları yapılaşmaya açan tüm düzenleme ve uygulamalara karşı verdiğimiz mücadeleye devam edeceğimizi değerli kamuoyumuza saygı ile duyuruyoruz."

Evlenmeyi meslek haline getirmişti...Yargıtay onun için üzücü kararı açıkladı Haber

Evlenmeyi meslek haline getirmişti...Yargıtay onun için üzücü kararı açıkladı

İçtihat Bülteni'nden edinilen bilgiye göre, davacı erkek tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca açılan boşanma davası sonunda ilk derece mahkemesince, davalının evlendikten 5 gün sonra hiçbir sebep yokken düğün takıları ile gittiğini, aramak için "davalının memleketine gittiklerinde muhtar dahi, davalının ailesinin davalıyı bu şekilde pek çok kez evlendirdiklerini, bu şekilde dolandırıcılık yaptıklarını beyan etmiş, davalının üvey babası bu hususu doğrular nitelikte tanıklık etmiştir. Ceza dosyası dikkate alınarak davalının evlenme niyetiyle hareket etmediği" gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmasına karar verildi. Bu karara karşı davalı kadın tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunuldu ve dosya istinaf incelemesine gönderildi. Bölge Adliye Mahkemesi, boşanma davasının reddine karar verdi Bölge Adliye Mahkemesi'nce yapılan inceleme sonunda “müşterek evi terk etmenin TMK'nın 166/1. maddesine dayalı olarak açılan davalarda tek başına boşanma nedeni olan kusurlu bir davranış niteliğinde kabul edilemeyeceği, kaldı ki; kadının erkek hakkında ceza davası açılmasını gerektirecek bir takım iddialar gerekçesiyle evi terk ettiği, bunun dışında mahkemece dinlenen davacı tanık beyanlarından da davalının evlilik birliği içerisinde kusurlu bir davranışının ispatlanamadığı, gerçekleşen bu duruma göre taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikle bir geçimsizliği kabule elverişli ciddi sebep ve delillerin tespit edilemediği” gerekçesi ile hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine karar verdi. Bu karara karşı davacı erkek temyiz başvurusunda bulundu ve dosya Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'ne gönderildi. Yargıtay 2.Hukuk Dairesi, kadının evlenmeyi kazanç sağlamak üzere yapmasının boşanma davasının kabulünü gerektirdiğine dikkat çekti. Temyiz incelemesi sonunda Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bozma ilâmında şu ifadelere yer verdi. “Bölge Adliye Mahkemesi'nce her ne kadar ‘Bu ceza dosyası içerisinde tanık olarak dinlenilen ve eldeki boşanma dosyasında beyanının hükme esas alındığı anlaşılan İsmail D.'nın beyanlarının, davalının evlilikten önceki yaşantısına ilişkin olduğu' gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de davalı kadın evlilik öncesinde gerçekleştirdiği olaylar nedeniyle evlilik sırasında da yaygın söylentiye neden olmakla evliliğin onurunu gözetmeyerek birlik görevlerini ihmal etmiştir. Kaldı ki, çıkar amacıyla evlilik yapma iradesinin halen devam ettiği, önceki olayların da bu evliliğinde karine teşkil edeceği, birlik görevlerini yerine getirmemek üzere evi terk edip gittiği, erkeğin usulüne uygun şekilde dayandığı ceza dosyası ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde kadının evlenmeyi kazanç sağlamak üzere yaptığı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken ilk derece mahkemesinin davanın kabulü kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.”

Senet üstündeki TL yerine USD yazılmasına yargı vizesi Haber

Senet üstündeki TL yerine USD yazılmasına yargı vizesi

Adına düzenlenmiş senedi ödemediği gerekçesiyle hakkında icra takibi başlatılan borçlu, mahkeme yolunu tuttu. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibinde, senetteki 'TL'nin üzeri çizilerek 'USD' yazılmak suretiyle senette tahrifat yapıldığını öne sürdü. Davacı borçlu, alacaklının 140 bin TL'lik borcunu ödemesi üzerine takip konusu senedin imza atılarak alacaklıya verildiğini, yaptığı ödemeler sonucu 26 bin 400 TL borcu kaldığını, taraflar arasında tarlanın kira bedelinin artırılması sebebiyle ihtilaf çıkması üzerine, hukuka aykırı şekilde aleyhine takip başlatıldığını ileri sürerek takibin iptalini aksi halde borcun TL cinsinden olduğunun tespitini talep etti. Alacaklı avukatı ise, senette maktu şekilde yazılı olan 'TL' ibaresinin üstünün çizilerek 'USD' yazılmasının senedin mahiyetine etki etmediğini belirterek davanın reddini talep etti. Mahkeme, davanın reddine hükmetti. Davacı borçlu, kararı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, itirazı reddetti. Bu kez davacı kararı temyiz edince devreye Yargıtay 12. Hukuk Dairesi girdi. Emsal nitelikteki kararda şöyle denildi: "Konu senet kambiyo senedi vasfında olup senet üzerinde herhangi bir çizinti, kazıntı veya silinti yoktur. Senetteki 'TL' ibaresinin çizilerek yerine 'USD' yazılması senet matbu olduğundan tahrifat olarak kabul edilemez. Diğer taraftan senedin sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu da yazılı delille kanıtlanmamıştır. Yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre Bölge Adliye Mahkemesi kararı usul ve kanuna uygun olup davacı borçlu vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Kararın onanmasına oy birliği ile hükmedilmiştir."

Yargıtay'dan emsal senet kararı Haber

Yargıtay'dan emsal senet kararı

Senet borçlusu vatandaş, mahkemenin kapısını çalarak, hakkında başlatılan icra takibine dayanak gösterilen senedin teminat senedi olduğunu bildirdi. Takip dayanağı senedin taraflar arasında geçerli olan bayilik sözleşmesinin “Teminat” başlıklı 12. maddesi uyarınca düzenlendiğini ve alacaklıya teslim edildiğini, anılan madde metnindeki bedel, keşideci ve lehtardan da bu durumun anlaşıldığını, ayrıca senedin arka yüzüne “teminattır” şerhinin yer aldığını öne sürdü. Senedin teminat için boş olarak verildiğini, tanzim ve vade tarihlerinin sonradan doldurulduğunu, senette tahrifat yapıldığını ve bedelinin semeresiz kaldığını ileri sürerek itirazın kabulü ile takibin iptaline ve alacaklının asıl alacağın yüzde 40'dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etti. Davalı ise borçlunun takip konusu senedi düzenleyerek alacaklıya verdiğini kabul ettiğini, senedi geçersiz kılmaya yönelik tüm iddiaların senetle ispatlanması gerektiğini, borçlu tarafın iddiasını ispatlar nitelikte herhangi bir yazılı delil sunmadığını iddia etti. 9. İcra Mahkemesi; takibin iptaline hükmetti. Kararı davalı avukatı temyiz edince devreye giren Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, kararı bozdu. Yeniden yapılan yargılamada Mahkeme, ilk kararında direndi. Davaylı temyiz müracaatında bulununca devreye bu kez Hukuk Genel Kurulu girdi. Takip dayanağı senedin arka yüzünde “teminat senedidir.kullanılamaz” ibaresinin bulunduğu anlaşıldığının vurgulandığı kararda şu ifadelere yer verildi: "Bonoda teminat kaydı var ise de neyin teminatı olduğu belirtilmediğinden bu kayıt bononun mücerrettik vasfını ortadan kaldırmaz. Sadece teminat olduğuna dair eklenen bu kayda doktrinde mücerret teminat kaydı denilmektedir. Hâl böyle olunca, takip konusu bonodaki kaydın senedin kambiyo vasfını etkilemeyeceği, borçlunun teminat senedi olduğuna ilişkin iddiasının alacaklının imzasını taşıyan ve senede açık atıf yapan İİK'nın 169/a maddesinde yazılı belgelerle kanıtlanamadığından, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir."

Yol ve yemek parası hesabına son noktayı Yargıtay koydu Haber

Yol ve yemek parası hesabına son noktayı Yargıtay koydu

Bir elektrik dağıtım şirketinde çalışan işçi, işten çıkarıldıktan sonra soluğu İş Mahkemesi'nde aldı. Davacı işçi; davalı şirket tarafından 200 TL yol, 300 TL yemek yardımı yapılacağı söylenmesine rağmen bu şekilde bir ödeme yapılmadığını öne sürdü. İhale ile işçilere nakdi yemek yardımı yapıldığının ve servis tahsis edilmesi için de alt işveren şirketlere ödeme yapılmış olduğunun belirtildiğini, kendisine yol ve yemek ücreti adı altında bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek yemek ve yol ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti. Davalı şirket avukatı ise yol ve yemek ücreti taleplerinin yasadan veya sözleşmesinden kaynaklı olmadığını, davacının yüklenici firmada çalıştığını, tüm sosyal haklardan ve ödemelerden yüklenici firmanın sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istedi. Davacının emsal yol ve yemek maliyetleri dikkate alınarak hazırlanan bilirkişi raporunda hesaplanan miktarda yol ve yemek yardımı alacağına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildi. Kararı davalı istinafa götürdü. Davalı avukatı şartname ve sözleşmelerde yemek ve yol ücreti ödeneceğine dair yasal dayanak bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tatiller, bayramlar ve izinlerin hesaplamadan dışlandığını, ıslaha karşı zaman aşımı def'nin dikkate alınmadığını, davacının alacaklarından sorumluluklarının bulunmadığını belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle İş Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini talep etti. Bölge Adliye Mahkemesi, itirazları reddetti. Davalı kararı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. . Emsal nitelikteki kararda; "Dava konusu yol ve yemek ücreti alacaklarının hesabında, davacının fiilen çalıştığı günlerin dikkate alınması gerektiği gözetilmeden aylık otuz gün üzerinden (izin, rapor günleri ve hafta tatilleri dış olmaksızın) yapılan hesaplamaya itibar edilerek hüküm kurulması da hatalı olduğundan bozmayı gerektirmiştir. BAM kararının ortadan kaldırılmasına oy birliği ile hükmedildi."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.