Çok değerli okuyucularım bugün sizlerle birlikte biraz geçmişe gidip eski hatıralarımı yoklayacağım ve aklıma gelenleri sizlerle paylaşacağım. Umarım sıkılmazsınız.

Muhasebe meslek elemanıyım yani Mali Müşavirim; benimde ekmek kapım bu iş. Beceremesem de siyasete karşı hep ilgili olmuşumdur. Birkaç partide denedik ama siyaset çok kaygan bir zemin. Taban tutturamadık her seferinde kaydık gittik. Neyse birlikte bir partide görev yaptığımız bir başkanımız bu partiden ayrılınca kendisinin Genel Başkanı olduğu bir parti kurdu ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı parti listesinde yerini almayı becerdi.

Tahsil yok.

Para yok.

Çevre maalesef o da yok.

Neymiş efendim bir partinin Genel Başkanıymış.

Neymiş efendim devasa bütçelerle kurulan ve yönetilen partilerle mücadele edecek, rekabet edecek hepsini sollayacak ülkeyi yönetecek. Tam bir cahil cesareti başka bir şey söylemek aklıma gelmiyor.

Bu değerli başkanımız partiyi kurduktan bir müddet sonra Bursa İl binalarında Kalp krizi sonucu hakkın rahmetine mazhar oldu. Allah gani gani rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. Vefat ettiği için de çok fazla bir şey de hakkında yazmak istemiyorum.

Onunla alakalı bir anımı paylaşacağım sizlerle. Bir gün ofisimde oturuyorum telefon çaldı. Baktım Kurduğu Partinin Genel Başkanı Turgay Akbaş başkanım; Telefonumu açıp ‘’ Buyurun Başkanım ’’ diye cevapladım kendisini. Partiyi kurduğundan beri beni parti yönetimine katmak istediğini de biliyordum ama her zaman safa yatarak anlamamaya, görmemeye çalıştım. O’da anlamış olacak ki çok fazlada üzerime gelmedi. Şayet geçmiş olaydım maddi ve manevi partiyi ben yönetmiş olacaktım o da Genel Başkanlık yapacaktı. Böyle bir şeye müsaade edemezdim. Ben ülkemi seven bir insanım. Benim ülkemde kurulan bir partinin Genel Başkanı en az iki – üç yabancı dil bilmeli, ekonomiyi okuyabilecek bir kariyeri olmalı ve donanımlı olmalı. Birilerinin heveslerini giderebilecekleri makamlar değil buraları.

‘’ Buyurun Başkanım ’’ dedim. Bahri başkanım dedi ; ‘’ başa gelsek ülke ekonomisini düzeltirsin dimi ‘’ diye sordu şu fakire. Bir an terslemek ve kendisini bozmayı düşündüm ve sakinliğimi hiç bozmadan cevap verdim.

Başkanım dedim. Benim ülkeyi kurtarabilecek, feraha ulaştırabilecek, ülkenin ekonomik sorunlarına çözüm bulabilecek kadar çok ekonomi bilgim olsa, böyle bir yeteneğim olsa inan senin partinle hiç işim olmaz. Meclisin önünde elimde dolu bir benzin bidonuyla kendimi zincirle demir korkuluklara bağlar, bana altı ay, bir sene müsaade edin ülkeyi düze çıkaramazsam, beceremezsem beni asın diye bağıra bağıra ortalığı ayağa kaldırırım diye cevap verdim.

Beklediği cevabı alamayınca bir müddet sustu ve bir müddet sonra sadece ‘’ Niye? ‘’ diye sorabildi.

Başkanım dedim. Bak sadece yazıldığı gibi, söylendiği gibi olmuyor. Sen ne kadar profesyonel kadrolarla çalışsan, ne kadar itina ile kanunlarını düzenlesen, ne kadar bu konuda bilgi sahibi olsan da içerisinde insan faktörünün olduğu hiçbir işin garantisi olmaz. Ülkemizde yerleşmiş bir kanı var Ekonomimin başındaki kişi iyi bir ekonomi ( maliye ) bilgisine sahipse her şey düzelir. Oysaki Ekonomiden sorumlu başkanlarımızın ellerinden geleni yaptıklarını düşünüyorum. Ülke ekonomisinin bu halde olmasının en belirgin sebebi halkımız, bizim önce ben diyen, benim karnım doysun kim ne yaparsa yapsın diyen, vergi kaçıran, her zaman kendisinin kayırılmasını bekleyen ve ülkesini çok sevdiğini söyleyen ama ülkesine güvenemeyip yastık altındaki paraları, altınları çıkartıp ekonomiye katma fedakârlığını gösteremeyen bizim insanımız.

Kısacası herkes şapkasını çıkartıp önüne koymalı. Bu ülkenin ekonomik açıdan kurtulmasını sadece bir kadrodan beklemek büyük haksızlık olur.

Bildiğim kadarıyla sekiz yüz milyon nerdeyse bir milyara yakın Türk var bu dünyada. Ülkemizin bankalarının hesaplarını kullandığında yastık altında atıl vaziyette bekleyip hiçbir faydası olmayan paralarımızı ziynet eşyalarımızı ekonomimize katmış olsak bu ülke hiçbir sıkıntı yaşamaz. Dünyanın ekonomik olarak söz sahibi ülkelerinden birisi olur.

Oysaki canım halkım fedakârlığı hep başkasından bekliyor. Böyle bir dünya yok. Sen düzelirsen, herkes düzelecek ve sonuç olarak bu güzel ülkemiz daha güçlü bir ülke olacaktır.

Yastık altındakileri çıkartıp ekonomiye katın artık. Bizim ülkemize güvenmekten başka bir çaremiz yok.

Selametle kalınız…